AB Komisyonu uzmanlarınca Türk Yargısı Hakkında Hazırlanan 2003, 2004, 2005, 2008 yıllarına ait “İstişari Ziyaret Raporları” hazırlandı. Yararlanmadılar ve okumadılar bile!

Ondan bana kalan. Onun öğretisine saygı duymak ve yaşatmak isteğidir, benim tutkum. Gülümsemektir hayata…

Sakın ölümden sorumlu tutan bir anlayışla ve buyruklarla avukatlara saldırmayın. Saraylarınızın güvenliğini sağlayamadığınız için adliyedeki ölümlerin sorumlusu avukatlar değildir.

Anayasa'nın 26. maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanımında başvurulabilecek araçlar "söz, yazı, resim veya başka yollar" olarak ifade edilmiş ve "başka yollar" ifadesiyle her türlü ifade aracının anayasal koruma altında olduğu gösterilmiştir.

Günümüzde olup bitenleri anlamakta güçlük çekmemek için, anımsamak gerekli. Günü geldi, 24 Mart 1978 tarihinde katledilen Savcı Doğan Öz’ü anımsadım.

Yaşar Kemal böyle anlatıyor… Kuşun sesi duyuluyor ama kendisi görülemiyorsa eğer; bir gören gördüğünde ölümsüz oluyorsa, acaba hangisi gerçek ve hangisi düş? Belki de o kuşun sesini duymak gibidir romanlarını okumak!

Gazetecinin tutuklanması ifade ve basın özgürlüğüne etkili bir müdahaledir, “varsayımsal bir risk” değildir. Geçmiş yıllarda bu “risk” ciddi bir tehditti. 2015 yılında ileri demokrasi rejiminde bu risk hala devam etmektedir.

Sadece yayın yasağı nedeniyle ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği iddiasına dayalı olarak yapılmış bir bireysel başvuru var. Acaba bireysel başvuru anlaşılamadı mı yoksa anlatılamadı mı?

İstekleri çok açık. Tasarıyla ayırım gözetmeksizin tüm “arama” yetkilerinin polise verilmesini ve hakim kararı olmadan önleme araması dahil tüm aramaları yapmayı sağlamak istiyorlar.

İç Güvenlik Kanun Tasarısı ile 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. ve 66. maddesi değişiyor. Vali ve kaymakamlar geniş adli yetkilerle donatılıyor. Tıpkı, olağanüstü Hal Bölge Valilileri gibi…

Özellikle Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nda esaslı değişiklikler getiren bu yeni tasarı kanunlaşırsa polis devletinin temelleri sağlam biçimde atılmış olacaktır.

Yargıyı etkisi altında tutmaya çalışan ve bunun için torba kanunlar yapanlardan demokrasi, yargının bağımsızlık ve tarafsızlığını teminat altına alacak bir hukuki düzen yaratılmasını beklemek saflık olur.

“Gerekçesiz” kararlar hakkında ciddi olarak düşünülmesi gerekiyor. Mahkemelerin kararları gerekçeli olmalıdır. Hukukta gerekçe; bir görüşün ikna edici olmasının, mantıklı ve adaletli olmasının kanıtıdır.

14 Ocak 2015 günü sabaha karşı dağıtım şirketinin kamyonları durdurularak diğer yayınlar dâhil olmak üzere Cumhuriyet gazetesinin dağıtımının fiilen engellenmiş olması basın özgürlüğünün ihlalidir, Anayasanın 28 ve Basın Kanunun 25. maddesine aykırıdır.

Dünyanın en genç Nobel ödülü sahibi Malala Yusufzai ödülü alırken yaptığı konuşmasında "Bilmiyor musunuz; Kur'an-ı Kerim’in Hz Muhammed'e (SAV) verdiği ilk emrin 'oku' olduğunu?" demişti.

Kanun yapılırken hukuk dışlanmaz, yargıya etkin başvuru yolları tıkanmaz. Kamu düzenini bozacak kanun yapılmaz.

Bu ülkede Cumhurbaşkanına hakaret suçtur ve tutuklanabilirsiniz. Sakın şaşırmayın, çünkü bu ülkede çocuklar bile tutuklanmıştır.

Prof. Dr. Çetin Özek’e göre halkın gerçekleri öğrenme hakkı vardır. Gerçekten özgür haber dolaşımının varlığı demokratik siyasal düzenin temel ölçütüdür ve özgür haber dolaşımını engelleyen, sınırlayan yasal düzenleme yapılamaz, uygulama gerçekleştirilemez.

Dün gazetecileri suçlu sayarak, gazete sayfalarında, ekranlarda mahkemeler kurarak onları peşinen mahkûm eden zihniyetin bugün savunmalarında ileri sürdükleri gibi sadece devletin basın özgürlüğünü ihlal etmesi midir olup bitenler?

Ceza Muhakemesi Kanununda “Arama ve El Koyma” başlıklı bölümde yapılan ilk değişiklikten on ay sonra vazgeçilerek kısa sürede maddenin ilk haline geri dönülmesinin nedeni nedir? Basit yanıt; 17 ve 25 Aralık 2013 soruşturmalarıdır.