Başta sözün sahibi ve sonra herkes…
Anayasaya göre egemenlik yetkili organlar eliyle kullanılır. Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir (AYM Madde 8). Cumhurbaşkanı parlamenter sistemlerde devletin başı sıfatıyla hakem konumundadır. Tüm siyasi partilere, iktidar ve muhalefete karşı bağımsız ve tarafsız kalması beklenir. Bu beklentinin yaşama geçirilmesi amacıyla Cumhurbaşkanının parlamento veya halk tarafından seçilmesinin özel önemi vardır.
1924,1961 ve 1982 Anayasalarının yapım sürecinde Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yöntemi önerilmiş ama benimsenmemiştir. Bu arayışın nedeni cumhurbaşkanının tarafsızlığını sağlayacak bir statünün sağlanabilmesidir.
1987 yılında eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal’a Başbakanlığı döneminde; “Ben Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini daha demokratik görüyorum. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın epey yetkileri var. 1961 Anayasası gibi değil. Partiler aday gösterebilir veya dışarıdan aday gösterebilir, ama Meclis yerine Cumhurbaşkanı’nı halk seçmelidir. Cumhurbaşkanı da ona göre kendini güçlü hissetmelidir. Dikkat edin, bu başkanlık sistemi değil. Yani Amerika’daki başkanlık sistemi değil. Cumhurbaşkanımıza yetkiler vermişiz… Ağırlık onda… Halk seçerse daha güçlü olur” demişti (Hürriyet 23.04.1987). Aynı görüşü paylaşan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 01.10.1999’da TBMM yasama yılı açış konuşmasında mahzurlarına rağmen Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin, hatta mutlaka halk tarafından seçilmesinin, demokrasiye güç kazandıracağı ve demokratik kurumlara daha çok otorite kazandırması için yararlı olacağı görüşündeydi (Onar, Erdal yazısından. Anayasa Hukuku Kurultayı, 2001. TBB Yayını. Sayfa 373-374).
Geçmiş tartışmaların ve köprülerin altından çok sular aktı…
31.05.2007 kabul tarihli 5678 sayılı Kanunla Anayasa’da yapılan 14. değişiklikle 1982 Anayasasının 102 inci maddesi değiştirildi. Cumhurbaşkanının TBMM tarafından seçilmesi yürürlükten kaldırıldı. Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan adayın cumhurbaşkanı seçilmiş olacağı ve bir kimsenin en fazla iki defa olmak üzere beş yıl süreyle Cumhurbaşkanı seçilebileceği kabul edildi. Anayasa değişikliğinden sonra yürürlüğe giren 19 Ocak 2012 kabul tarihli 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu hükümlerine göre “Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir” (Madde 2).
Recep Tayyip Erdoğan 14 Ağustos 2001'de Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kurdu. Kurucu Genel Başkanı seçildi. AKP, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde üçte iki parlamento çoğunluğuyla tek başına iktidar oldu. Genel seçimlerde milletvekili adayı olamayan R.T. Erdoğan, yapılan yasal düzenlemeyle milletvekili adaylığının önündeki yasal engelin kalkması üzerine, 9 Mart 2003'te Siirt ili milletvekili yenileme seçiminde oyların yüzde 85'ini aldı ve 22. Dönem Siirt Milletvekili olarak parlamentoya girdi. 15 Mart 2003 tarihinde Başbakan görevini üstlendi.
Şimdi Cumhurbaşkanı olan R.T. Erdoğan, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde partisinin yüzde 46,6 oy alması üzerine 60. Hükümeti, 12 Haziran 2011 seçimlerinde yüzde 49,8 oy alarak 61. Hükümeti kurdu ve Başbakan olarak görev yaptı.
10 Ağustos 2014 Pazar günü yapılan seçimde 21.000.143 (yüzde 51,79) oy olarak 12. Cumhurbaşkanı seçildi.
28 Ağustos 2014 tarihli 29102 sayılı 2. Mükerrer sayılı Resmi Gazetede “10.8.2014 Pazar günü genel oyla yapılan seçimde halk tarafından seçilerek görevime başlamış bulunuyorum” diyen Recep Tayyip Erdoğan; TBMM üyeliğinin sona ermesi ve “Başbakanlık Makamının boşalması nedeniyle, yeni Başbakan atanıncaya kadar Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığa vekâlet etmesini ve yeni Hükümet kuruluncaya kadar mevcut Bakanlar Kurulunun görevini sürdürmesini” Cumhurbaşkanı sıfatıyla rica etti.
12. Cumhurbaşkanı Anayasanın 103 maddesine göre hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, laik Cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağına, adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağına yemin etmiştir…
Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini temsil eder, Anayasanın ve Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Anayasa kendisine “tarafsız devlet başkanı” sıfatıyla yetkiler vermiştir. Siyasal olarak “taraflı olan” Hükümetle veya Hükümet Partisi ile yetkilerini paylaşamaz. Örneğin yüksek yargı organlarına yaptığı seçimler bakımından kullandığı yetki “tarafsızlık statüsü” nedeniyle verilmiştir. Kanunların Anayasaya aykırılığı nedeniyle Meclise geri gönderme yetkisi verilmesinin nedeni de tarafsızlığıdır.
Daha açık söyleyelim; Cumhurbaşkanı devleti temsil etmek, demokratik sosyal hukuk devleti ilkelerini ve laik T.C’yi yüceltmek ve kollamak görevlerini Anayasa kurallarıyla üstlenen yansız bir baştır (AYM 18.12.1979 tarih 1979/45 sayılı kararından, AYMKD, s. 17, s372-376).
Günümüzün 12. Cumhurbaşkanı Anayasada ve Anayasa Mahkemesi kararlarında yazılı tarife uyup uymadığı son seçimlerde kendini gösterdi.
12. Cumhurbaşkanı genel oyla halk tarafından seçilmiş ilk Cumhurbaşkanıdır. Demokrasi anlayışlarının başımıza açtığı baskı rejimi ve olağanüstü dönemlerin olağanlaştırılmasındaki çabaları inkâr edilemeyen önceki Cumhurbaşkanlarından Özal ve Demirel’in demokrasinin kuvvetlenmesi ve kurumları için Cumhurbaşkanının halk tarafından seçimin sonucu ve yaşananlar ortada. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra Türkiye’nin “uçurumun kenarından döndüğü” ve aktif olarak seçim çalışmalarına katılımından dolayı asıl seçimi kaybedenin 12. Cumhurbaşkanı olduğu ve “başkanlık sistemi” isteğine halkın “hayır” dediği tekrar tekrar söyleniyor, yazılıyor ve herkes tarafından vurgulanıyor.
Umarım anlaşılmıştır…
Anayasa Mahkemesi twitter.com’un kapatılmasının ifade özgürlüğüne aykırı olduğu kararına Hükümet çok sert tepki göstermişti (20.03.2014/zaman.com.tr/politika_twitter-mwitter-hepsinin-kokunu-kaziyacagiz_2206121.html) web sayfasında yer alan Zaman gazetesi haberine göre Başbakan R.T. Erdoğan partisinin mitinginde yaptığı konuşmasında "Uluslararası komplolar bu işin içinde, bu twitterler var ya, şimdi mahkeme kararı çıktı. Bu twitter mwitter, hepsinin kökünü kazıyacağız. Efendin uluslararası camia şöyle der böyle der, hiç beni ilgilendirmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gücünü görecekler. Bunun özgürlükle alakası yok. Özgürlük birinin mahremine girmek değildir, özgürlük devletin sırlarını bu tür kanallarla, fitnelemek değildir. Buna fırsat vermeyeceğiz, süratle bu adımı atıyoruz. Ülkemin güvenliği söz konusu. Ülkeme fitne fesat sokmak isteyen ister ulusal olsun ister uluslararası olsun karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve bizi bulacaktır." demişti.
Başbakan olarak kullanmadı ama 12. Cumhurbaşkanı şimdi twitter.com hesabını kullanıyor.
Seçimleri değerlendirdiği “Recep Tayyip Erdoğan @RT_Erdogan 11 Haz.” twittleri Cumhurbaşkanlığının web sayfasında duruyor.
“Türkiye'yi hükümetsiz bırakan, egolarına mahkûm olanlar, tarihe de milletimize de bunun hesabını veremezler.”
Bir diğeri; “Herkes egosunu bir kenara koymalı, bir an önce ülkemizde hükümet kurulmalı ve devlette devamlılık esastır anlayışıyla devam edilmelidir.”
Twitter hakkında Başbakan olduğunuz yıllarda görüşleriniz malum olmasına karşın; 7 Haziran 2015 genel seçim sonuçlarından sonra 12. Cumhurbaşkanı olarak, “Devletin başı” olduğunuza göre; önce siz Sayın Cumhurbaşkanı ve sizden sonra “herkes egosunu bir kenara koymalı”… (Fİ/HK)