Yargıtay Başsavcısı DTPden, siyasi partiler yasasına aykırılık gerekçesiyle Eşbaşkanlığı kaldırmasını istedi. DTPden Kaplan ve KA.DER eski başkanı Dicleli, yasanın anti-demokratik olduğunu söyledi: Hiyerarşik ve ataerkil yapısına son verilmeli.

Türkiyenin Kürt Meselesi başlıklı konferansta Kürt kadınlarının sorunlarını dile getiren KA-MERden Akkoç ve VAKAD Başkanı Özgökçe, sorunların çözümü için bağımsız kadın politikaları üretilmesi gerektiğini vurguladı.

Amarginin Kadınlar Birbirine Doğru Yürüyor Konya Buluşması, Yoldan Çıktık adıyla filmleştirildi; Özgür Değilim adıyla kitaplaştırıldı. Selek, gecede Başka kadınlarla buluştuğunda kendinle de buluşmuş oluyorsun diye konuştu.

Filmmorun 4. Kadın Filmleri Festivali başladı. 2005teki kadın etkinliklerinin anlatıldığı Mor Gündem filmiyle açılışı yapılan festivalin ana teması; kadınlara yönelik şiddet. 14 ülkeden 33 film; Diyarbakır, Samsun ve Vanda da gösterilecek.

Hiyerarşiyi reddeden, yerine kadın bakış açısıyla siyaset yapmayı koyan, en azından buna çaba harcayanlar olarak, erkeklerin yaptığı gibi çantamızı taşıtmak, ilçe veya il başkanın koltuğuna oturmak gibi yaklaşımları hep reddettik. Ancak...

ATO, Kadın Etik Komisyonunun Doğu-Öteki-Kadın sempozyumunda kadınların, özgürleşme mücadelesine ne ölçüde katılabilirizi sorguladıkları belirtildi. Baydar Zenginlik merkezlerinin doğuda olması karşılıklı ilişkiler sistemini çatışmaya dönüştürdü dedi.

2005 teki Nevroz kutlamalarında bayrağa hakaret ettikleri gerekçesiyle yargılanan 6 çocuğun davasında Emniyet görüntüleri makasladı iddiası. İHDden Av. Dinsever, Medyanın çektiği görüntüleri istettik. Gelirse gerçekler ortaya çıkacak dedi.

İsveçten Bergqvist, Bilgi Üniversitesinden Eryılmaz, Ka-Derden Ekşioğlu, TCK Platformundan Gülbahar ve Uçan Süpürgeden Güner Kadın Erkek Eşitliği: Hukukun Rolü ve Sınırları panelinde İsveç örneğini, patriyarkayı, ayrımcılığı tartıştılar.

Değiştirmek isteyen, sesini yükselten, yazan, film çeken, fotoğraflayan, çizen... 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, işte böyle bir farklılığın kapanması için köklü ve devrimci, 1857nin yakılanlarının ve bu yolda kaybedilenlerin ruhunu taşıyan devasa bir araç.

Doğup büyüdüğümüz toplumsal yapı, köklü değişimlerle sarsılmadıkça -ki biz buna devrim diyoruz- bireyler olarak bizlerin de bambaşka ilişkiler yaşayabilmemiz mümkün olmuyor. Ucundan kıyısından andırıyor aşklarımız, anne babamızın aşklarını.

Bir anda kamera ışıklarıyla taa ortasına dalınan bir özel hayat, kendini saklamak zorunda kalan bir ünlü kadın, taa objektifin ortasına bakan bir ünlü ama ünsüz adam, Fransada tatilde olan, her şeyi telefonla öğrenen bir oyuncu kadın/eş. Sahiden korkunç!

8 Mart eylemlerine feminist kadınlar daha önce söylenmeyen yeni şarkılarla çıktılar. En dikkat çekeni ise kadından sorumlu bakan Nimet Çubukçu için söylenen şarkı oldu: Alt tarafı meclise olmuşsun bakan, Zehir zıkkım olsun sana o makam

70 yaşında, Şeyh Said İsyanı sonrası mecburi iskan yasaları uygulanırken Kütahyada sürgünde doğdu, hayatı boyunca acı, ıstırap yakasını bırakmadı. Beş çocuğundan dördü 1980 sonrası dağda, hapiste ölmüşlerdi ama o dimdik ayakta, acıya meydan okuyor gibi.

Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesinin Kadına Yönelik Şiddete Son! kampanyası çerçevesinde düzenlediği Güldünyaya Sesleniş başlıklı mektup yarışmasında birincilik alan mektup bütün harflere kan bulaşmış diyor ve katledilen kadınları da sıralıyor.

Şemsi gelin, kadınlar, arasına karbon konulmuş bir yaşam tarzının ismi değiştirilmiş kahramanı. Maraşın Göksu ilçesinde başlayan bu yaşam yalnız onun değil, yörenin tüm kadınlarının kaderleri. Adet görmeden evlendirilme; şiddet; gönülsüz evlilikler.

Biz Kıbrıslılar, geçmişimizle yüzleşmeye henüz yeni yeni adım atıyoruz. Bu parçalanmış ruh hallerimizi, gitmekle kalmak arasındaki haleti ruhiyemizi, yüzleşme korkularımızı, yıllar süren sindirilmişliğimizi düşünüyorum...

Kadınların siyasete katılmalarının önündeki toplumsal engeller olduğu gibi dururken bununla hiç uğraşmadan kadınların meclislere sokmaya çalışmak, elitizme, kadınların şimdi olduğundan da daha çok bölünmesine yol açmak demek.

2. Ulusal Kadın Ruh Sağlığı Kongresi kapsamındaki Aile İçi Şiddet panelinde konuşan akademisyenler ve uzmanlar, aile içi şiddetin toplumsal bir olgu olduğunun ve çözümünün de toplumsal alanda bir mücadeleden geçtiğini söylediler.

Denizlispor İkinci Başkanı Özsoy, Yerel Gündem 21 Kadın çalışma grubuna Futbol takımı kurun teklifinde bulundu. Yerel Gündem 21den Toksoy da, büyük sahada oynayamayacaklarını söyledi ve saha küçük olsun dedi.

Gaziantepli kadınlar, kadına yönelik şiddetin sona ermesini istediler. İHD Şube Başkanı Öztürk, kamuda reform adı altında yapılan çalışmalarla kadınların hayat şartlarının daha da zorlaştırıldığını ifade etti.