16 Haziran 2005'te yaşanan olayda bir çocuk annesi Kaçan'ın, nikâhsız eşi Halit Tarlak askere gidince, Ferit Demir'le gönül ilişkisine girdiği öne sürülerek, "namusunu temizlemek için" öldürülmek istenmesi, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca "tahrik indirimi" istenmesiyle sonuçlanmıştı.
Gülbahar: Kadınlar söz konusu olduğunda yasa uygulanmıyor
Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin, Siirt'in Kurtalan ilçesinde meydana gelen töre / namus cinayeti davasında ağır tahrikten indirim yapılamayacağına karar vermesine karşın; Diyarbakır Başsavcılığı'nın iddianamesinde "ağır tahrik indirimi" istemesini; Türk Ceza Kanunu (TCK) Kadın Platformu'ndan avukat Hülya Gülbahar, "Savcılık ve mahkemenin tutumu; hukuk düzeninde kadınlar lehine yapılmaya çalışılan değişikliklerin uygulanmasında kayıtsızlığın tipik bir göstergesi" olarak yorumladı.
Gülbahar, büyük mücadelelerle kadınlar lehine getirilen hiçbir yasanın, kadınlar lehine uygulanmadığının bu olayda görüldüğünü bianet'e açıklıyor.
"Atılan hiçbir olumlu adım görülmüyor. Sanki bu kanun maddeleri yokmuş gibi; eski tas eski hamam, eski zihniyet devam ettiriliyor. Kadınlar söz konusu olduğunda hiçbir yasa değişikliğini hayata geçmemesi için uğraşan; yargısından emniyetine; medyasından siyasi iktidarına kadar tüm kurumlardan oluşan, demirden bir duvar var. Bütün olumlu girişimler bu duvara çarpıyor."
Hukuk adına dehşet verici bir durum
Gülbahar, Diyarbakır özelinde hazırlanan ve gazetelerde yer alan iddianameye dikkat çekiyor ve Yeni Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 82. maddesine atıfta bulunuyor.
"Yeni TCK'nın 82. maddesinin k fıkrasında,insan öldürmenin nitelikli halleri açık ve net bir biçimde düzenleniyor. Suçun töre saikiyle işlenmesi halinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verileceğini söylüyor."
Gülbahar, 82. maddenin, çıkartılması sırasında komisyonlarda ve meclis genel kurulunda yapılan tartışmaları hatırlatıyor.
"Bu gibi maddelerdeki değişikliğin ister töre, ister namus denilsin; bütün bu suçlarda uygulanmak üzere yapıldığı herkesin malumudur. Bu olayda, öldürülen adam için bu maddenin uygulanması gereği bu kadar açıkken, töre ve namus saikinden söz edilmemesi hukuk adına dehşet verici bir durumdur."
Yargıtay: Kötü bir töre yaşatılmak isteniyor
Gülbahar, "Bu madde bu olayda uygulanmayacaksa çok merak ediyoruz hangi olayda uygulanacaktır?" diye soruyor.
Yargıtay'ın,töre cinayeti davasında "Öldürme eyleminde ağır tahrikin değil, hukukça korunması mümkün olmayan kötü bir törenin yaşatılması isteği etkili olmuştur" ifadesini de anımsatan Gülbahar, Nurcan Kaçan davasında savcılık iddianamesinin hukuka aykırı olduğunu söylüyor.
"Bu olayda, haksız tahrikten indirim istenmesi de TCK'nın haksız tahriki düzenleyen 29. maddesine açıkça aykırıdır. Çünkü tahrik indiriminin söz konusu olması için öncelikle haksız, hukuka aykırı bir fiilin olması lazım.
Haksız tahrik gerekçesi: Hiddet ve şiddet!..
"29. madde kapsamında hukuka aykırı bir fiil yoktur. Haksız tahrik indiriminin söz konusu olabilmesi için hukuka aykırı bir fiilin varlığı da yetmez. Bu eylemin oluşturduğu hiddet veya şiddetli eylemin etkisi altında işlenmesi gerekir. Açıkça bir anlık şok durumundaki bir halden bahsedilmektedir."
"Olayın, aile meclisinde,ayrıntılarıyla, soğukkanlılıkla tasarlandığı, hesaplandığı bu kadar açık iken, hangi mantık bu cinayetin ve cinayet girişiminin bir anlık elem ve öfkeyle işlendiği iddia edip, tahrik indiriminden söz edebilir."
Kanunları, kanun uygulayıcıları çiğniyor
Tahrik indiriminin iki zorunlu koşulunun olayda gerçekleşmediğini söyleyen Gülbahar, bu maddenin uygulanmasının; kanunların, bizzat kanun uygulayıcılar tarafından; göz göre çiğnenmesi, olduğu kanısında.
Gülbahar, kadınların evli olsun olmasın; iki insan arasındaki bir ilişkinin varlığı ya da yokluğu; bu insanların kayınbiraderleri, dayıları yeğenleri, erkek kardeşleri hatta anne babalarına; bu insanların hayatlarına karışma ve onları öldürme hakkı vermediğini söylüyor.
"Kadınlara karşı, kadınların kendi hayatlarına dair kararları, kendi aldıkları kararlara karşı duyulan hiddet ve şiddetli elemin geçmesi için kaç yüzyıl daha geçmesi gerekir." (AD)