Yıldız teknik Üniversitesi'nden ihraç edilen akademisyenler geçtiğimiz iki gün kampüslerden uğurlandı.
Davutpaşa ve Yıldız Kampüslerinde gerçekleşen vedalardan sonra öğrencilerle konuştuk.
Öğrenciler, akademisyenlerin onlar için önemlerini anlattı, dayanışma içinde olduklarını belirtti.
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında ilan edilen 7 Şubat tarihli 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 48 üniversiteden 330 akademisyen kamu görevinden ihraç edildi. Yıldız Teknik Üniversitesi'nden ise 27 akademisyen ihraç edildi.
“Beynimize beton dökemezler ya”
Hazal / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi: Ben akademisyenlerin kahkahalarıyla koridorları çınlattığını, odasında ‘ağırladığı’ öğrencisine çay kahve yaptığını, kendisine danışan öğrencinin tezini, danışman hocası olmaksızın dert edinip araştırdığını, öğrencilerinin cebine harçlık koyduğunu, birlikte dışarı çıkıp eğlendiğini, düşünmeyi/sorgulamayı ama yargılamamayı ve farklılıklara sonsuz bir saygı duyulması gerektiğini, dayanışmayı, emeği, sıcacık bir tebessümün ve içimizde devamlı yeşerteceğimiz umudun dünyayı değiştireceğini burada öğrendim. Ne desem, nasıl anlatsam teşekkürüm yetersiz kalır. Biz buradayız, sizinleyiz. Bizim aramızdaki bağ bu okulun duvarlarına tutunmuyor. O sebeple bu okulun bize uyguladığı hiçbir yaptırım bu kazanımları yok edemez. Ve her ne olursa olsun, "güneş balçıkla sıvanmaz!" Biz yine üretmeye, görüşmeye, her şeyden önemlisi dört elle 'yaşamaya' devam edeceğiz. Ahu (Ahu Hatipkarasulu) hocamın deyişiyle “Beynimize beton dökemezler ya!”
"Ahu hocanın 'olağan şüphelileri' olarak hiç rahat değiliz"
Zeynep / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi: 2010 yılında bölüme (İİBF/İktisat Bölümü) başladığım güz döneminde herkesin ağzında tek bir cümle vardı: ‘Ahu hocadan Sosyoloji alma sakın! Geçemezsin’ Bendeki de inatlık tabii seçtim Ahu hocamdan Sosyoloji dersini... Dersin ilk günü fotokopiciye ansiklopediden hallice bir okuma paketi bırakmıştı. O gün artık gerçek bir üniversiteli olduğumu anladım diyebilirim. Ahu hocanın bıraktığı o "ansiklopediyi" yalayıp yutan, üstüne hocamız bizi "sosyolojik düşünmeye" teşvik ettiği için başka kaynaklara yönelen, okuyan arkadaşlar olarak Ahu hocamız bize "olağan şüpheliler" ismini takmıştı :) Ahu hocanın "olağan şüphelileri" olarak hiç rahat değiliz!
YTÜ İktisat Bölümü öğrencileri için eşi benzeri olmayan bir "nimettir" Ahu Hoca... Matematik ve iktisat derslerinden bunalmış bir halde “Türkiye'nin Toplumsal Yapısı” dersine bir girersiniz ki bir anda kendinizi erken cumhuriyet dönemi içinde bulursunuz.
Kent Ekonomisi vizesine girdiniz diyelim bir anda kendinizi Brezilya'daki "ghetto"larla ilgili makale yazarken bulursunuz. Hele bir de “İktisadi Suçlar” dersi var ki ona hiç girmeyelim :)
Tez jürilerinde tez öğrencisini sonuna kadar savunan, tezin her aşamasında birebir ilgilenen, öğrencisine evinden poşet poşet kitap getiren ve okul dışında öğrencisiyle dertleşen, yiyip içen eşi benzeri olmayan bir akademisyen ve arkadaş... İktisat bölümünde bulunmaz bir nimettiniz hocam, sizin kadar çok yönlü bir akademisyen bu bölümde yoktu ve siz geri dönene kadar da olmayacak.
Hazal: İkbaliyle vicdanı karşı karşıya gelmemiş, onuruyla müstakbel ikbalini değiş tokuş etmemiş değerli hocalarım iyi ki varlar. İyi ki barışın yanında durdular. Bize öğrettikleri her şey için canı gönülden hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Onlardan öğrendiğimiz en güzel şey bu oldu.
"Caner, Emre ve Tuba hocalarımız..."
İsmail / Mimarlık Fakültesi: Caner (Caner Murat Doğançayır) ve Tuba (Tuba İnal) hocalarım TMMOB oda çalışmaları nedeniyle yolumun üniversite dışında sık sık kesiştiği ve dostum olarak gördüğüm hocalardı. Emre Kovankaya ise bölüme başlayan herkesin karşısına ilk sene çıkan ve benim de bir yıl boyunca beraber bir projede çalıştığım ve açık söylemek gerekirse Yıldız’daki en değerli hocalarım arasındaydı. Benim için tabi ki bir süre akademide aramızda olmayacaklar ama bu dönemde omuz omuza geri dönmelerini sağlayacağız.
KHK’ler ile onurlu akademisyenlerin gorevden atılmasını kısaca şu şekilde açıklarım. Devlet şiddetine karşı çıktıkları için devletin şiddetine uğradılar.
Kentsel planlama Türkiye’de en yüksek rant aracı iken Caner, Emre ve Tuba hocalarımız planlamanın kamu yararına olması gerektiğini savunan plancının doğaya yaşamı ve insanı koruması gerektiğini öğreten hocalarımız arasındaydı. Bunu sadece derste söylemediklerini bizlere barış bildirisine imza atarak bir kere daha gösterdiler.
Aslında her gün benzeri açıklamaların yayınladığı bir dönemde akademinin içinden iktidarın karşısına dikelen binlerce hocamız herkesin sustuğu bir donemde insanların gözünü Sur’a Cizre’ye, Nusaybin’e kapattığı iktidarın karşısına dikilmişti.
Tabi ki bodrum katlarında insanları diri diri yakan iktidar kendisine karşı duranlara daha önce yaptığı gibi saldıracaktı. Yine saldırdı ama bu sefer bir seyleri unuttu ve uzun zamandır hareketsiz olan üniversiteler bunca baskının arasında bekleninin üstünde ses çıkardı ve hocalarına sahip çıktı. Şimdi gençlik ve üniversiteler icin yeni bir dönem başladı akademisyenlerin dokunduğu iktidara karşı barışı ve özgürlüğü ısrarla ve umutla savunmak.
"Tarih kayıtta ve tarih unutmaz"
Cemile: Bizler böyle hocaların öğrencileri olduğumuz için gururla bakıyoruz dünyaya ve biliyoruz ki hocalarımızı bu dersten "yok" yazamayacaklar. Biz hocalarımızdan şunu öğrendik; tarih kayıtta ve tarih unutmaz. Hocalarımız her zaman dik durdu ve doğrunun yanında oldu. Ben inanıyorum ki hocalarımızın ruhları müsterih. En azından izzet-i nefislerini ayaklar altına aldırmadılar. Şimdi gücün arkasına dizilip ikbal kovalayanlar, bilimin onurunu bir koltuk iki unvan uğruna satanlar da hesap verecekler. Biz hocalarımızla her zaman olduğumuz gibi omuz omuzayız; sıkılmış bir yumruk gibi bir aradayız. Hocalarımız gitseler de geri dönecekler!
Damla / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi: Cesaretle bir işe başlayıp, onu devam ettirmek için elinizi attığınız her kitapta ve makalede aklınıza düşer. Size emeği ve dürüstlüğü öğütleyip barışın peşine takar ve öyle bir an gelir, nefesiniz tükenir konuşamazsınız ancak karanlığı aydınlatır Derya Hoca (Derya Kömürcü) Emek ve dayanışma ile yarınlarımızı kurmaya... Gelecek uzun süremez. (DS/BK)