İran 2018’e 2017’nin son günlerinde başlayan sokak protestolarıyla girdi. 28 Aralık günü ülkenin kuzeyindeki Meşhed kentinde başlayan protesto gösterileri yılın ilk günlerinde 79 şehri bulunan İran7ın 40 kentine yayıldı. 4 Aralık Perşembe gününe gelindiğinde İran’da protesto gösterileri ilk başladığı hızı kaybetmiş görünüyor. Ancak uluslararası basının çok sevdiği tanımlamayla “kapalı kutu” olan ve en son 2009’da Ahmedinejat’ın ikinci kez seçilmesinden sonra başlayan sokak hareketi sayılmazsa Arap dünyasını sarsan halk isyanları dalgasının uğramadığı “güçlü’ bir ülke olarak tanımlanıyordu İran.
Beklenmedik bir anda İran’da halk sokaklara döküldü. Dr. Gülriz Şen “Meşhed'de başlayan protestolar öncelikle Ruhani hükümetinin ekonomi politikalarını hedef alıyordu” diyor ve 2009’ hareketlenmesinin aksine lidersiz ve kendiliğinden olmasının altını çiziyor.
Yrd. Doç. Dr. Şen İran üzerine 2013’te yazdığı doktora teziyle ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü 2012-2013 Eğitim ve Öğretim Yılı Uluslararası İlişkiler Doktora Programı En İyi Tez ve ODTÜ 2014 Yılın Doktora Tezi Kalbiye Tansel Yayın Ödüllerini kazanmıştı. Tez, ODTÜ Yayınlarından “Devrim'den Günümüze İran'ın ABD Politikası”* başlığıyla yayınlanmıştı.
Halen Yrd. Doç. Dr. Gülriz Şen, TOBB ETÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi olan Gülriz Şen ile Hamaney-Ruhani ilişkisi, diasporanın tavrını, 2009 Yeşil Hareketi ile son protesto gösterilenin ilişkisini konuştuk.
İran’dasokak eylemleri başlayınca hemen herkesin aklına 2009’da seçim sonrası yaşanan olaylar geldi. 2009'daki Yeşil Hareket ile şu anda yaşananların bağlantısı nedir?
İran’da 2009’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında seçimlerdeki usulsüzlükleri protesto etmek için sokaklara çıkan kitleler ağırlıklı olarak kentli, reform yanlısı orta sınıftan oluşuyordu. Göstericiler seçimlerde Mahmud Ahmedinejad’ın en büyük rakibi olan Mir Hüseyin Musavi’nin destekçileriydi. Yeşil Hareket'in temel talebi oyların yeniden sayılması ve gerekirse seçimlerin tekrarlanmasıydı. Daha geniş manada İran'da reformcu elit ve seçmenlerin gayesi İran Anayasası'ndaki cumhuriyetçi vasıfların hayata geçirilmesi ve halkın egemenliğinin güçlendirilmesiydi.
Biraz daha ileri giderek 1980 "İslam devrimi" sırasında yaşananları aktaran sosyalist ve komünistler "devrimlerinin çalındığını" söylerler. Şu an İran'daki rejim muhaliflerinin çekirdeği 1980'e gelen süreçte Şah karşıtı olan sol-sosyalist görüşle ilişkisi nedir?
Esasen bu taleplerin kökleri İran’ın Anayasa Devrimi’ne dayanıyor ve tam da bu nedenle Yeşil Hareket İran'ın 19. yüzyılda başlayan sivil haklar hareketinin bir parçası olarak görülmeli.
Günümüzdeki protestolarda 2009'a kıyasla sınıfsal bir fark var. 2017’nin son günlerinde Meşhed’de başlayan ve hızla İran’ın başka illerine yayılan protestolarda karşımıza orta sınıf değil, kentli yoksullar ve işçi sınıfı çıkıyor. Refromcu elitler ve seçmenler bu protestolara mesafeli yaklaşıyor. 2009’un aksine göstericileri örgütleyen belli bir liderliğe rastlamıyoruz ve sistemde nasıl bir değişim istediklerine dair net bir siyasal talep dillendirmedikleri söylenebilir. Bu bağlamda İran’da son yaşananların 2009’daki tecrübeden farklılaştığını görüyoruz. 2017 sonunda başlayan protestoların, 2009'dan bu yana İran’da görülen en geniş çaplı protestolar olduğunu da not etmek gerekir.
Protestoların filizlendiği Meşhed’de hayat pahalılığını, işsizliği, yoksulluğu ve yolsuzluğu protesto eden kesim ağırlıklı olarak muhafazakar adaylara oy veren ve İslam Devrimi’nin ezilmişler retoriğinin öznesi durumundaki kitleler. Bu bağlamda aslında kentli yoksullar rejime karşı öfke ve hayal kırıklıklarını sergiliyorlar. 1990’ların ortalarından itibaren rejime karşı temel muhalefet onu devirmek değil, sistemi reformlar vasıtasıyla dönüştürmek isteyen kesimden geliyordu. Son gelişmelerde alt sınıfın ekonomik taleplerinin hızlıca sistem-karşıtı bir yöne evrildiğini görüyoruz.
Bu bağlamda diasporanın etkisi nedir diye de sormak gerekiyor belki
İran'da protestolara diasporadan da yoğun destek var. Özellikle rejim karşısında konumlanan Şah yanlısı kesimin ve Halkın Mücahitleri örgütünün sosyal medya üzerinden göstericilere yoğun destek faaliyetleri üzerinde duruluyor. İran rejiminden gelen açıklamalarda da yetkililerin, Halkın Mücahitleri örgütünün halkı kışkırttığı ve protestoları yönlendirdiği yönünde bir kanıya sahip olduklarını söyleyebiliriz.
Hamaney-Ruhani karşıtlığı. Aslında İran'da Ahmedinejat sonrası büyüyen devleti ya da daha doğru ifade olur belki gerçek iktidarı ele geçirme mücadelesinin halk hareketine etkisi nedir?
Meşhed'de başlayan protestolar öncelikle Ruhani hükümetinin ekonomi politikalarını hedef alıyordu. Nükleer anlaşma sonrasında yaptırımların kalkmasının ardından ekonomide umut edilen hızlı iyileşmenin gerçekleşmemesi hayal kırıklığına ve öfkeye neden oldu. Özellikle genç işsizliğinin artması ve hayat pahalılığı yoksul kesimi iyice yıprattı. İran'da 2017 Mayıs'ında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Ruhani'nin rakipleri kendisini en fazla ekonomik konularda eleştirmiş ve hükümeti "yüzde dördün hükümeti" olmakla suçlamıştı. Protestolar ilk patlak verdiğinde hükümet Meşhed'deki gösterileri muhafazakarların hükümete karşı bir hamlesi olarak gördü. Protestoların yayılması ve Ruhani'yi hedef alan sloganların Dini Lider'i ve tüm rejimi hedef alan sloganlara dönüşmesi ile protestoların kapsamının büyüdüğünü görüyoruz. Sistemden dışlandığını, marjinalize edildiğini düşünen İranlılar rejime karşı pozisyon aldılar.
Ruhani'nin protestolar karşısında yaptığı ilk açıklamada şiddete tolerans gösterilmeyeceğini, ancak İran halkının da protesto etme hakkına sahip olduğunu ve eleştirilere zemin açılması gerektiğini belirtti. Dini Lider ise 2 Ocak 2018'de yaptığı ilk açıklamada gösterilerin İran'ın düşmanları tarafından desteklendiğini belirtti. Ruhani'nin iç dinamikleri tanıyan açıklamasının aksine Dini Lider ve Devrim Muhafızları'nın söylemi "fitneye" ve "dış düşmanlara" vurgu yaptı.
İran güvenlik güçlerinin çok sert tavır aldığı söylenirdi, ilk 6 gün aslında beklendiği kadar sert bir karşılık vermedikleri, muhafızların protesto eylemlerine müdahale etmediği söyleniyor. Bunun nedeni ne olabilir?
Protestolara hemen müdahale edilmemesinin ardındaki nedenlere dair farklı görüşler var. Bunlardan biri protestocuların muhafazakar tabanın seçmenleri olması ve bu seçmenleri küstürmemek için önceleri sert bir tepkiden kaçınılması. Bir başka açıklama ise rejimin protestocuların kapsamını, niteliğini iyice anlamak ve belirlemek adına bir müddet beklemiş olması. Ancak ilk birkaç günün ardından rejim yetkililerinden gelen açıklamalar özellikle karakol, askeri tesis ve kamu binalarına yönelen şiddet eylemlerine hiçbir şekilde müsamaha gösterilmeyeceği yönünde oldu. (HK)
* Doktora tezininbaşlığı "Post-Revolutionary Iran's Foreign Policy Toward the United States: A Historical Sociological Analysis of State Transformation and Foreign Policy".