Mahmut Çınar'ın adını bianet'teki yazılarından biliyor olabilirsiniz; yolunuz Bahçeşehir Üniversitesi'nin Yeni Medya Bölümü'nden geçtiyseniz öğrencisi olmuşsunuzdur; nefret söylemi, ayrımcılık meselesi sizin de meselenizse konuşmacı olduğu bir panelde rastlamışsınızdır ya da verdiği bir atölyede beraberce haber üretmişsinizdir. "Medya ve Nefret Söylemi" (Hrant Dink Vakfı Yayınları - 2014), "Ayrımcı Dile Karşı Habercilik Kılavuzu" (Punto 24 Yayınları - 2014) kitaplarını görmüş olabilirsiniz. Barış Akademisyenleri Davası sanıklarındandır; belki beyanına rast gelmişsinizdir bir yerlerde. Hiç olmadı "Eski Bahar Şarkısı", "Sevdakeder", "Güz Geçer"i ya da Hüsnü Arkan ile söylediği "Bul Beni" şarkılarını dinlemiş olabilirsiniz.
İlk albümü "Bul Beni dün (19 Nisan) çıktı. 10 şarkılık bir albüm. 2016'da yapmış ilk şarkısını. Nilipek ile söylediği "Eski Bahar Şarkısı", sosyal medyada moda tabiriyle viral olunca akademik çalışmalarının yanı sıra müziğe doğru yol almaya başladı. Bu süreçte albümünde topladığı şarkılarını yaparken beslendiği kaynaklardan biri olan Bülent Ortaçgil ile bir nehir söyleşi yaptı. Kitap "Bu Su Hiç Durmaz" adıyla 2018'de İnkılap Kitabevi'nden yayınlandı.
Yaklaşık üç yıllık bir çalışmanın ürünü bu albüm. Amatör bir denemeyle başlayan, dinleyicisinin keşfiyle yapım şirketlerinin dikkatini çeken ve müzik üretmeye başlayan Mahmut Çınar'la konuştuk. Dost meclislerinde eline hangi enstrümanı alsa çalar, bilmediği şarkı yoktur dediğimiz Mahmut Çınar'ın yaptığı ilk şarkıları "olmuş mu bu" diye gönderdiği arkadaşları olarak Sinem Aydınlı ile biz sorduk o yanıtladı...
Haluk Kalafat: Şarkılarını ilk kimler dinliyor? Yani şarkını yaptın, fikrini almak için kimlerle paylaşırsın?
Birkaç arkadaşım var paylaştığım. Zaten bir süredir beni dikkatli ve özenli takip eden dinleyicim var; onlarla zaman içinde arkadaş oldum, sosyal medya sağolsun.
H.K.: Yorum yapan, olumlu olumsuz anlamda eleştiren dinleyiciler mi?
Eskiden daha çok insana gönderirdim. Çünkü çok amatör bir şekilde yapıyordum. Bakar mısınız şarkı yaptım, diye herkese yolluyordum. Şimdilerde birkaç kişiye dinletiyorum. Hatta artık imtina ediyorum diyebilirim. Mesela bir şarkımı aranjörümden başka kimse dinlemedi bitene kadar. Şarkıyı melodiyle aranjörüme söyledim. Beraber düzenlemesini yaptık, kaydettik, bitti. Sonra yayınlandı.
H.K.: Normalde şarkıyı üretme sürecin uzun mu peki? Mesela en kısa sürede yaptığın şarkı hangisiydi?
“Satır Satır”ı 10 dakikada filan yaptım. İkinci şarkımdı, bak mesela “Satır Satır”ı birçok arkadaşıma yollamıştım. Ama o zaman şarkıların yayınlanacağına dair bir fikrim yoktu. Merak ediyordum gerçekten, yaptığım şey bir şarkı mı acaba, diye.
Sinem Aydınlı: Birilerinin sana ‘tamam bu bir şarkıdır’ demesi gerekir diye mi düşünüyordun?
O zaman öyleydi. Çünkü inanmıyordum şarkı yapıyor olduğuma. Çok şaşırmıştım. Düşün, yıllarca hiç şarkı yapmamışım.
S.A.: Ama daha önce çalıp söylüyordun?
Evet, çalardım söylerdim. Üniversitedeyken para da kazandığım bir işti. Hep başkalarının şarkılarını söyledim. Ha lise yıllarında bir arkadaşımla böyle komik komik şarkılar yapar söylerdik ama şimdi baktığımda onlara şarkı demek biraz güç.
H.K.: Kayıtları duruyor mu? Belki içinde iyi bir şeyler vardır?
Belki arkadaşımda duruyordur. Hatırlıyorum şarkıları. İkimizin üretimi diyemem, daha çok arkadaşımın etkisi vardı o işlerde. O iyi gitar çalardı. Ben o zaman gitar çalmayı bilmiyordum. Benim sesim daha güzel diye ben söylerdim. Bir iki satır bir şeyler yazardı, ben de katkıda bulunurdum. Daha çok dalga geçen sarkastik şarkılardı. Belki elden geçseler onlar da şarkıdır, ama bunu hiç düşünmedim. Bu nedenle ilk şarkım “Eski Bahar Şarkısıdır” diyebilirim.
H.K.: Enstrüman çalmayı daha sonra öğrendin yani?
Çocukluğumdan beri bağlama çalıyorum. Arkadaşlarımın etkisiyle, onların dinlediği müziğe yaklaşınca Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, Yeni Türkü ile birlikte gitar çalmaya merak saldım
S.A.: Albümdeki şarkıları dinleyince sende türkü izi kalmamış fazla gibi geliyor.
Bu albümdeki şarkılarda yoktur, ama normalde vardır. Bu şarkılar özellikle türküden uzak şarkılardır. İki türü birbirinden bağımsız görüyorum. Bir türkü albümü de yapabilirim, türkü formunda şarkı da yazabilirim ama gerçekten türkü okuduğumda bu şarkıları söyleyenle türkü okuyan aynı insan değildir.
S.A.: Bunu nasıl başarabiliyorsun?
Bence ben iyi bir dinleyiciyim. Bu iki türü farklı bağlamlarda özümsediğimi düşünüyorum. Mesela Beatles dinlerken aklımın bir köşesine Neşet Ertaş giremez. Neşet dinleyince ise dünyada başka hiçbir şey giremez Neşet’ten başka.
Farklı kimliklerim var yani. Doğuda doğup büyümüş olmak, sonra batıda yaşayıp öyle geliştirmek, kendini birer kimlik oluşturmuş olabilir. Ama bana sorarsan benim asıl maharetim türküdedir.
S.A.: Türkü formunda melodiler geliyor mu aklına?
Tabii, ama onları şarkı formatına karıştırmak istemiyorum. Batılı tarzda şarkı çalıp söylememi beğenmem aslında.
S.A.: Albümdeki türü nasıl tanımlıyorsun.?
Bu albümle yaptığım şey, batılı anlamda “singer song writer”. Çünkü çok kişisel şeyler. İlla tür denecekse alternatif pop denebilir. O büyük pop evreninin içinde.
H.K.: Son dönemde alternatif pop diyebileceğimiz kendi şarkılarını yazıp söyleyen sanatçılara Kent Ozanları, Üçüncü Yeni isimler veriliyor. O tanıma dahil misin peki?
Hepsine alternatif pop demek gerek bence. Üçüncü Yeni olarak adlandırılan isimlerin şarkıları bana sorarsan birbirinden çok farklı özgün işler. Dolayısıyla birçoğu böyle bir sınıflandırma içine sokulmak istemiyorlar. Hatta alternatif ile alternatif olmayan pop arasındaki çizgi de çok flu. Ceylan Ertem’le gördük mesela. Alternatif olarak başlayan bir müzik kitleselleşmeye başlayınca ana akıma oturuveriyor. Atıyorum mesela Sıla alternatif pop mu, ana akımdan mı? Sıla’nın bir şarkısıyla Hüsnü Arkan’ın bazı şarkıları arasında çok açı yok. Hep söylerim Hüsnü Arkan’ın “Hürriyet” diye bir şarkısı var, bana hep Sıla yazmış gibi gelir. Yani sıla söylese garipsemem. Çok da ana akım, popüler bir şarkı olabilir “Hürriyet”. Oradaki mesele tavır. Ana akımın kötü popundan söz etmiyorum tabii. Sezen Aksu’yu nereye koyuyorsun mesela. Klasik pop diye bir şey icat etmeye çabalıyorsun o durumda. Başka bir örnek, Bülent Ortaçgil “Sensiz Olmaz”ı 1996’da çıkarttı. Müslüm Gürses söylediğinde başka bir şey oldu, farklı bir kitleye ulaştı. Tavır önemli dediğimden kasıt o. Aynı şarkı, biri yorumlayınca farkı, diğeri yorumlayınca farklı sonuç çıkıyor. Oysa hepimiz artık aynı kanallara atıyoruz, tabiri caizse aynı torbaya atıyoruz şarkılarımızı. Dinleyiciler aynı torbadan seçiyor. Bana sorarsan benim dinleyicilerim daha özenli ve dikkatli.
S.A.: Diyelim bir sonraki albümde türkü formatında bir şeyler yaptın. Farklı bir kitleye mi gider müziğin?
Öyle bir deneme için erken diye düşünüyorum.
H.K.: Albüm çalışmasına ne zaman başladın?
İki yıl kadar oldu. Ama ilk kaydımı 2016 sonlarında yapmıştım. O şarkı da bu albümde. "Eski Bahar Şarkısı"ydı. Şarkı çok dinlenince Pasaj Müzik bana ulaştı ve profesyonel kayıtlara başladım. Aslında çok daha çabuk bitebilirdi.
S.A.: Peki o ilk şarkıyı nasıl yaptın? Yavaş yavaş mı oluştu, yoksa birden mi geldi melodi ve sözleri? Nerede, ne zaman, nasıl bir duygu?
İlk şarkı çok amatör bir şarkı. Çok uzun bir kere. İlk Nilipek'le söylemiştik, daha sonra albüm için Gözde Öney ile söyledik. Bitiremediğim bir hesaplaşmayı, kendimce bir hikaye kurarak yaptım. Bir hesaplaşmayı yazdım. "Eski Bahar Şarkısı"nın ilk dinleyicileri çoğunlukla kadınlardır; daha doğru daha çok kadınlar sevdi şarkıyı. Fazla empatik olduğunu düşündüklerini söylerler hep. Erkeğin söylediği bölümden ziyade, kadının söylediği bölüm bilinir ve sevilir.
H.K.: Sözleri bilmeyenler ya da hatırlamayanlar için örnek verir misin?
Erkekliğimle çok uğraştım o şarkıda. Kendimde bir erkek olarak gördüğüm sorunlar var. Mesela "çıldırtan susuşlar"; bu erkekçe bir davranış gibi geliyor bana. Çok yaptığım bir şey. Ya da kadın şöyle diyor; "Sana gelen yollar diken diken batardı". Erkek ise "Sana gelen yollar çiçek çiçek açardı" diyor. Kendimi, kendi ilişkilerimi doldurdum o şarkıya. Yaşadığım tüm ilişkileri özet geçtim ya da daha doğru tabir olacak "temize geçtim". Başka bir söyleşide şarkı üretmeyi şöyle tarif etmiştim: Hafızamı derleyip topluyorum.
"10 şarkı yaptım, bir albüm oldu"
S.A.: Albüme dönelim. Şarkılar peyderpey yayınlandı. Albüme koymadığın şarkı var mı?
Var. Hüsnü Arkan söylüyor. Aslında şöyle oldu. "Boşluk" adlı bir şarkım var. Bu albümümde Hüsnü Arkan ile söylemek için yapmıştım. O çok sevdi şarkıyı, kendi albümüne almak istedi. Hüsnü Arkan'a verdim. Sonra ben bir şarkı daha yaptım, "Bul Beni"yi. Beraber söyledik. "Kördüğüm"ün melodisi Deniz Bayrak'a at. Deniz'in bestesiydi, çok sevdim söz yazdım ona. Diğer şarkıların sözleri ve bestesi bana ait. Bir de Cumhurbaşkanlığı Seçimi sırasında kullanılan politik bir şarkım var. O şarkıyı benim yaptığım çok bilinmez. Yaptım kulaktan kulağa misali yayıldı, bir kaç parti seçim şarkısı olarak kullandı. Çok şanslıydım, 10 şarkı yaptım albüm oldu. Pasaj Müzik arayıp albüm yapalım dediğinde sadece iki şarkım vardı. Artık daha sık şarkı yapacağım ve bir albüm daha hazırlayacağım. Çalışmaya başladım.
S.A.: Lansman konseri olacak mı?
Yok bu şarkılar iki yıldır aralıklarla çıktı, dinlendi. Yeni bir albüm, yeni şarkılarmış gibi bir lansman yapmayacağım. İlk kez albümde dinleyiciye ulaşacak bir şarkım var. "İçimdeki Gökyüzü" oğlum Yağmur'a yazdım.
S.A.: Ama konserlere devam edeceksin değil mi?
En yakın konser 22 Mayıs'ta Kadıköy Mecra'da var konserim. (SA-HK)