Son olarak Bor İlçe Sosyal Hizmetler Müdür Vekili Kamil Ecer'in yurtta kalan çocukları evine götürerek "masaj yaptırdığı" müfettiş raporuyla belgelendi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu'na göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) yurtlarında yaşanan istismar olaylarının önüne geçmek için kurumu saydam ve denetlenebilir hale getirmek şart.
"Çocukların da yönetime katılması bunun yollarından biri. Ortak aklı kullanarak yaşananların öznesi olan çocukların kendilerini ifade edebilecekleri; yerel yönetimlerin, tek tek bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının işleyişi denetleyebilecekleri mekanizmaları kurmamız gerekli".
Umut Çocukları Derneği Başkanı Yusuf Kulca da, "Yurtların duyarlı insanların gelip vakit ayırabileceği yerler olmasını sağlayacak düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Belirli bir eğitimden geçtikten halkın bu işin içinde olması personel eksikliği de göz önünde tutulduğunda sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır" dedi.
Kendisi de 12 yıl yurtta kalan Kulca'ya göre yaşananlar eğitimli uzman eksikliğinden kaynaklanıyor.
Altı ayrı yurtta kaldıktan ve 10 yıl da sokakta yaşadıktan sonra bugün sinemayla ve senaryo yazımıyla uğraşan ve 11 aylık bir kızı olan Baran da, yaşadıklarını anlatırken bir noktanın altını çiziyor:
"Çocuğun aklına bir soru işareti düşürmektir önemli olan. Bana 'nasıl yaşamak istiyorsun' diye sormuştu matematik hocam ve her şey ondan sonra değişti. Yurtta kalan çocuklara görev verilirse, sorumluluk verilirse onu sahipleniyorlar. Ama yapılan onları yurda kapatıp 18 yaşına gelince de kapının önüne koymak".
Barbaros'tan Bor'a
Baş müfettiş Ali Erkan Güneri'nin 14 Mart'ta hazırladığı rapora göre, Bor Sosyal Hizmetler Müdür Vekili Kamil Ecer cinsel istismara uğradığı nedeniyle koruma altına alınan 12 ve 13 yaşlarında dört çocuğa "masaj yaptırdı".
Müfettiş raporunda, "geçici olarak görevlendirmiş olan ve deneyimi bulunmayan Ecer'in acil olarak asli görevine geri iade edilmesini" istedi.
SHÇEK'e bağlı yurtlarda çocukların cinsel istismara uğraması Ocak'ta İzmir Barbaros Çocuk Köyü'yle ilgili iddialarla gündeme gelmişti.
Aralarında köyde kalan 10 çocuğun, SHÇEK İl Müdürü ve köy müdürünün de bulunduğu 18 kişi hakkında dava açıldı. Halen süren davada tutuklu sanık bulunmuyor.
Koğuş sistemi: "Askeri disiplin"
Türkiye'deki ilk çocuk köyü uygulamalarından biri olan Barbaros'ta yaşanan olaylar Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHU Derneği) tarafından bu modele yönelik bir karalama kampanyası olarak tanımlanmıştı.
Prof. Oğuz Polat'ın "dünyada hiçbir yerde kalmadı" dediği fakat Türkiye'de en yaygın model olan "koğuş sistemini" Murat Baran anlatıyor:
"Askeri bir disiplin. Kalkma, yatma, yemek, etüd saatleri bellidir. Hiçbir sosyal aktivite yapılmaz; akşam bir saat televizyon izleyebilirsiniz. Milli maç olduğunda bu uzayabiliyordu tabii. Bitlis'teki yurtta akşam elinde sopayla bir bekçi dolaşırdı mesela".
Uzman eksikliği
Baran, cinsel taciz ve istismarın büyük oranda çalışanlar tarafından yapıldığını; çalışanlar arasında da cinsel ilişki yaşandığını söylüyor.
"Büyük çocuklarla küçükler arasında da yaşanırdı. Çocuklar arasında gruplaşmalar olur yurtlarda. Dışarıda birbirlerini kollarlar, okulda diğer çocukların uyguladığı ayrımcılığa karşı yan yana dururlar ama içeride hayat öyle değil, tek başına kalırsınız. Çocuk her zaman korkar. Önce korkutup sonra istismar etmeye başlarlar. Konuşamazsınız çünkü gidecek kimseniz yoktur".
Baran'a göre çözüm "okumuş olanların" çocuklarla daha yakından ilgilenebilmesinden geçiyor.
"Çocuğun hayatında birebir etkili olanlar hademe ve müdürdür. Oysa sosyal hizmet uzmanları farklı, gerçekten çocukta bir farklılık yaratabiliyorlar".
Türkiye'de sosyal hizmet uzmanı yetiştiren sadece bir okul Hacettepe Üniversitesine bağlı Sosyal Hizmetler Yüksekokulu- var.
18 yaşında kapının önünde
Anne babasını kaybetmiş, anne babası belli olmayan, terk edilen ya da ailesi tarafından istismar edilen "korunmaya muhtaç" çocuklar 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu çerçevesinde mahkemece verilen "koruma kararı" ile yaşlarına göre çocuk yuvalarına ya da yetiştirme yurtlarına yerleştiriliyor.
SHÇEK verilerine göre, 86 çocuk yuvasında 9 binden fazla; 109 yetiştirme yurdunda da 10 binden fazla çocuk kalıyor.
18 yaşına gelen çocuklar eğer öğrenimlerini sürdürmüyorlarsa yurttan çıkartılıyor. Lisede okuyan çocukların 25 yaşına kadar yurtta kalmasına izin veriliyor.
Çocukların katılım hakkı var
Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu, "SHÇEK'teki olumsuzluklar patladı gibi görünüyor ama bunun ardında bir birikim olduğunu görmek gerekli" diyor.
"Her kurumda ama özellikle de insanların sabah akşam bir arada yaşadığı yerlerde katılımcılığın önemi artıyor. İdareciler denetlenmekten, iktidarlarını paylaşmaktan hoşlanmıyor ama hayatın kolaylaşması için saydamlık gerekli. Söz konusu yurtlar olunca da çocukların yönetime katılımı işleri kolaylaştıracak. Bunun hazır bir reçetesi yok. Bir araya gelinmeli ve buraya özgü çözümler üretilmeli".
Türkiye'nin de 1995'ten beri taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) de "katılım"ın çocukların hakkı olduğunun altını çiziyor.
Sözleşmenin 12. maddesi şöyle:
"Taraf Devletler, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar".
"Kendini kurtarmak zorundasın"
Baran, "Yılmaz Güney'in Duvar filmindeki cezaevi gibi" dediği yurtlardan ve sokaktan nasıl çıktığını "öğretmenimin kafama düşürdüğü soru işaretini takip ettim" diye açıklıyor:
"Her türlü imkan var devlette. En iyi giysileri giydik; ben bilgisayarı orada gördüm. Ama teşvik yok; yalnızsın, kendi kendini kurtarmak zorundasın".(EÜ)