"Üzerinde fazlaca düşünmeden bir norm olarak benimsediğimiz, bize yüklediği görevleri nefes nefese yerine getirmeye çalışırken avantajlarını da sonuna kadar kullanmaktan geri durmadığımız 'erkeklik' halini bir an önce gözden geçirmeliyiz. Çünkü şiddetin de eşitsizliklerin de kaynağı burada"
Erkeklere bu çağrıyı Biz Erkek Değiliz İnisiyatifi'nden Ufuk Ahıska, "Erkekler 2010'da 217 Kadın Öldürdü" haberimizi değerlendirirken yaptı.
Ahıska'ya göre şiddet, erkeklik kavramının kurucu öğelerinden. Şiddeti meşru kılansa erkek olarak tanımlanan gruba dahil olma, kabul görme ve ötekini uzaklaştırma kaygısı ve bunun bir an önce sorgulanması gerekiyor.
"Erkek şiddetinin eğitimle, kırlı ya da kentli olmakla ilgisi yok; bir uygarlaşma meselesi hiç değil. Kadına yönelik şiddetin temelinde 'kadına bakış' ve onu 'tanımlama' sorunu, daha da doğrusu 'erkek olmayanın tanımlanması' sorunu yatıyor."
Erkekliğin sınır ötesi düşmanları
Ahıska, "erkeklik" kavramını "ulus" kavramıyla paralellikler taşıdığı görüşünde.
"Erkeklik de kendi toprakları olan, sınırlarını çizmiş, sınırlarına bekçiler koymuş, kendi değerlerini, ortak kıvanç vs. oluşturmaya çalışan bir çeşit milliyetçiliğe sahip. Bu sınırlar dahilinde yaşayanlara belli haklar ve görevler veriyor. Onlar da kendilerini bazı şeylerle görevli hissedip bazı şeylere hakları olduğunu düşünüyorlar. Kadınlar, eşcinseller, transseksüeller, yaşlılar, çocuklar, sakatlar, korkaklar gibi, erkeklik tanımından dışlanmış herkese de 'sınır ötesi düşman' gibi yaklaşıyor, şiddet ve ayrımcılık uyguluyorlar."
Erkekliğe ihanet edersen
Ancak erkek şiddetinin hedefinde yalnızca kadınlar ve "erkeklik tanımından dışlananlar" yok. Ahıska, "Toplumsal cinsiyet kimliği 'erkek' kabul edilen ve öyle muamele görenler de müthiş bir baskı altında" diyor.
"Nasıl vatana ihanet kavramı varsa erkekliğe ihanet kavramı da var. Nasıl ki vatandaşlık görevini yerine getirmeyenlere kötü gözle bakılıyorsa, erkekliği o gün için tanımlayan sınırları aşanlar da baskı ve şiddet görüyorlar. Hastane raporlarında şiddete uğrayan kadınlarla erkekler sayısal olarak neredeyse eşit; şiddetin faillerinin ise neredeyse tamamı erkek."
Şiddetin önlenmesi için eşitlik ve ayrımcılık
Ahıska'ya göre, erkek şiddetinin önlenmesi için iki kilit kavram "eşitlik" ve "ayrımcılık".
"Eşitlik kavramını gündelik hayatta, ikili ilişkilerde, farklılıkların karşı karşıya geldiği her durumda yeniden tesis etmeye çalışmak gerekiyor. Bu aynı zamanda ayrımcılığa karşı bir refleks oluşturmak demek. Değişik ırklara, siyasi görüşlere, dini inançlara, etnisitelere, toplumsal cinsiyet kimliklerine ve değişik cinsel yönelimlere uygulanan ayrımcılığa karşı çıkmak önemli. Ve bu sadece erkeklerin sorunu da değil. Bakıldığında diğer toplumsal cinsiyet gruplarının da tıpkı sömürülenin sömürgeciye benzeme eğilimiyle ayrımcılık ve ötekileştirme kültürüne sahip çıktığını görebiliyoruz." (BB/EÖ)