Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği'nden Zelal Ayman, "Yasa uygulayıcısı olarak devlet merkezi adımlar atmalı. Kan davaları gibi kadın cinayetleri de son bulmalı" diyor. Samsun Medya FM'den Makbule Efe'ye göre erkek, şiddetin hem asli unsuru hem de taşeronu ve bu gerçekle yüzleşmesi gerek.
Van Kadın Derneği'nden (VAKAD) Zozan Özgökçe, herkesi erkek şiddetinin son bulması, uygulamaların ve kalıplaşmış rollerin ters yüz edilmesi için harekete geçmeye çalışıyor. Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA.DER) Yönetim Kurulu üyesi Meltem Cantürk ise erkek şiddetinin dinamiklerinin ve nedenlerinin bir bütün olarak incelenmesi gerektiği görüşünde.
Cantürk, Özgökçe, Ayman ve Efe, bianet'in "Erkekler 2010'da 217 Kadın Öldürdü" başlıklı haberinden yola çıkarak şu değerlendirmelerde bulundu:
Cantürk: Erkek Şiddeti Derinlemesine araştırılmalı
Erkek şiddetinin dinamikleri ve nedenleri bir bütün olarak incelenmeli ve derinlemesine araştırılmalı. Oysa Türkiye'de böyle bir araştırma yok. Erkekler, sosyo-ekonomik durumlarından bağımsız olarak şiddet uygulama potansiyeli taşıyor.
Psikolojik, cinsel, fiziksel şiddet münferit olarak algılanıyor. Oysa vakalar tek tek incelendiğinde toplumsal rollerin toplumun kendisini sorumlu gördüğü kadın üzerindeki şiddetine katkı sağladığı görülüyor.
Özgökçe: Devlet harekete geçsin
bianet'in çeteleleri çalışmalarımıza katkıda bulunuyor. İstatistiklerin kadınları nesneleştiren bir tarafı vardır. bianet'in çetelesi ise erkek şiddetini ve faillerini ön plana çıkarıyor. Kadının ve bedeninin mülkiyet olarak görüldüğü bu toplumdaki yaşam pratiklerimizin değişmesi ve algılarımızın evrilmesi için daha ne kadar bekleyeceğiz?
Neredeyse yüzyıllardır aynı sorunlar kadınları takip ediyor. Bu sorunların canlı kalmasını sağlayan uygulamaların ve kalıplaşmış rollerin ters yüz edilmesi için herkesin harekete geçmesi gerekiyor. Öncülüğü Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın üstlenmesi ve diğer kurumları da hareketlendirmesi gerekiyor.
Ayman: Develet merkezi adım atmalı
Tablo diğer ülkelerle karşılaştırıldığında korkunç. İsveç'te devlet üç kadın öldürüldü diye ayağa kalktı. Güney Avrupa, Orta Doğu ve Kafkaslardaki en ileri yasaya sahip olmamıza rağmen yasaların uygulanmaması kadınları çaresiz bırakıyor. Kadınlar bu cinayete sadece töre ve namus cinayetleri kapsamında değil örneğin Batının İslam fobisi kapsamında da kurban ediliyor.
Kadın cinayetlerinin bu kadar sık yaşanmasında devletin kadınları korumaması ve şiddet karşısında yalnız bırakması çok önemli bir etken. Yasalar ciddiyetle uygulanmalı. Yasa uygulayıcısı olarak devlet merkezi adımlar atmalı. Kan davaları gibi kadın cinayetleri de son bulmalı.
Efe: Erkek hem asli unsur hem taşeron
Kadına yönelik şiddette, erkek hem asli unsur hem de taşeron gibi. Bu şiddet sarmalı aslında kadınları disipline etme, terbiye etme, ehlileştirme, emir ve buyruklara itaat eder hale getirme ve sistemin işini kolaylaştırmanın bir parçası.
Günümüz erkeği bununla yüzleşmeli. Hepimiz içinde bulunduğumuz özel alanda başımıza gelen her şeyin arkasında sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel gerçeklikler olduğunu görmeliyiz. Devlet, erkek eliyle işlenen suçları seyretmekten vazgeçmeli. Kadınlar da şiddete karşı örgütlenmeli. (BB)