Şu andaki Venezüellanın (daha doğrusu Bolivariano Venezuela Cumhuriyeti) Arjantin Başkonsolosu Barzan, Nikaragua devrimi sırasında Tomas Borge ve Daniel Orteganın yanında yer almış. Ona göre, Venezüella bugün Latin Amerikanın bağımsızlığı ve birliği için mücadele veren Bolivar, San Martin ve Augustino Sandinonun yolunda ilerliyor.
Venezüelladaki devrimden bahsediyorsunuz. Nasıl bir devrim gerçekleşti Venezüellada?
Bu önemli bir soru. Avrupalılar ya da dünyanın başka bir yerinde yaşayanların bizim devrimimizi anlaması için Latin Amerikanın tarihini iyi bilmesi gerekir.
Önce İspanyol fetihçiler, ardından da farklı yöntemler kullanılarak Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) yağmaladığı kıtada, bütün devrimci mücadelelerin özünde bağımsızlık hayali yatar. Simon Bolivar, bütün bir kıtanın birlikte hareket edebileceğini söyleyen bir öncüydü.
Biz yalnızca bağımsız olmak istiyoruz. ABD, yalnızca Marshall Planı çerçevesinde kalkınmamız için 20 milyar dolar para harcadı. Kalkınmamızı mı istiyordu? Tabii ki hayır.
Bu kıtada bağımsızlık ve kimlik oluşturma mücadelesi birlikte gitti. Biz ne Rusyadaki ne de başka bir yerdeki devrimden bahsediyoruz. Hugo Chavez 1998de iktidara geldiğinde toprak reformundan sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılmasına kadar pek çok şeyle uğraştı.
Düşünün, büyük toprak sahiplerinin elinde işlenmeyi bekleyen toprak var. Öte yandan, yiyecek ekmek bulamayan köylüler de var. Biz bu durumu değiştirdik. Anayasal reformla köylülere toprak verildi, denize 2 bin kilometre kıyısı olup da balık avlanması yasaklanan bir ülkede bugün balıkçılık yaparak karınlarını doyuran insanlar var. Biz, demokratik ve sessiz bir devrim gerçekleştirdik.
Nikaragua devrimine bizzat tanıklık ettiniz. Silahlı mücadelede sonucunda alınan iktidar, seçimle kaybedildi. Sizse, seçimle iktidara geldikten sonra yaptığınız devrimden bahsediyorsunuz?
Sanırım Nikaraguadaki durumu anlamak için Daniel Orteganın yanlış politikalarına bakmak gerekiyor. Seçimde iktidarı kazanın Violetta Chamorra, fırsatçı biriydi ve devrimin getirdiği demokratik ortamdan yararlandı.
Ortega, devrimin yaygınlaştırılması konusunda yanlış politikalar uyguladı.
Bize gelince, özellikle son 40 yıldır bu ülkede nöbetleşe birbirlerine devredilen bir siyasi yapı vardı. Düşün, bir önceki başkan Romulo Betancourt 1964den beri aynı siyaseti uyguluyordu. Bugün politik sistem kökünden değiştirildi.
İkinci Dünya Savaşından beri emperyalistler devletin petrol şirketi (PDVSA) aracılığıyla ülkeyi yağmaladılar, toprak ve anayasal reformlarla PDVSAnın kontrolü devrimci güçlerin elinde şimdi.
Ayrıca, petrol aranmayan toprakların köylülere dağıtılması, petrol arama çalışmalarından yapılan kesintilerin sağlık ve eğitime harcanması; PDVSA aracılığıyla ülkeyi kontrol edenlerin gücünü sınırladı.
Biz Beşinci Cumhuriyeti kurduğumuzu söylüyoruz. 2020ye kadar yapacaklarımızın planları hazır. Bu planlama, sosyal ve kültürel gelişimi odağına alıyor.
Toprak reformu bağımsızlığımızın garantisi olacak, gönüllülük temelinde oluşturulan sivil devrimci organizasyonlar, Bolivariano Devriminin yaşamasını sağlayacak. Zaten Simon Bolivar da, İspanyollara karşı Latin Amerikanın sivil halkının başkaldırısının daha önemli olduğunu vurgulamıştı.
Uluslar arası ilişkilerimizi yeniden düzenliyoruz. Mesela, temel ihtiyaçlar daha önce Avrupa ve ABDden karşılanıyordu, şimdi, ticari ilişkilerimizi Brezilyaya kaydırdık.
En önemlisi de, adil ve toplumun sosyal gelişimini öngören çalışmalar yaptık. Bugün herkes sağlık hizmetlerinden yararlanıyor. İnsanlar eğitim alıyorlar, gönüllü olarak kültürel ve siyasi aktivitelere katılıyorlar.
Hugo Chavez Nisanda 48 saatliğine de olsa askeri darbeyle iktidardan uzaklaştırıldı. O dönem neler oldu ve bugünkü iktidarın pozisyonu nedir?
11 Nisandaki faşist darbenin tek amacı, doğmakta olan devrimi bastırmaktı. PDVSA ve onlarla işbirliği yapan Venezüella Merkez İşçiler Sendikası (Trabajo Centrales de Venezuela CTV) ve emperyalistler, bir illüzyon yaratarak halkı devrimin karşısına çıkarmaya çalıştılar. Onların asıl hedefi, anayasal reformları engellemekti. Ama halk devrime sahip çıktı.
Önümüzde üç aşamalı bir planlama dönemi var. Önce Plan Robinson adını verdiğimiz çalışmayla eğitimin yaygınlaştırılmasını öngörüyoruz. (Barzan tam olarak alfabetizasyondan bahsediyor. Tıpkı Küba devriminin ertesinde yapıldığı gibi )
Plan Mercal, devrimin korunması için sivil güçlerin seferber edilmesini hedefliyor. Plan Barrios ise, asıl olarak sağlık hizmetlerinin yoksul bölgele doğru genişletilmesi çalışmasını içeriyor.
Bununla birlikte, Güney Amerika ülkeleri petrol ticareti anlaşması Petrosuru oluşturmaya çalışıyoruz. Bütün bir kıtanın Uluslar arası Para Fonuna (IMF) olan toplam borcu 900 milyar doları buluyor. Biz artık böyle bir felaket yaşamamak için birlikte hareket edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Biz halkla birlikte bir devrim gerçekleştirdik ve halkla birlikte devrimi korumaya çalışıyoruz. (BB)