İki gün süren çalışma sonunda herkesin üzerinde fikir birliğine vardığı noktalardan ilki Türkiye'de Romanlar üzerine araştırma ve veri eksikliği. Roman çocuklara yönelik özel programlar oluşturulması gerektiği de ikinci nokta.
Konunun çok yönlü ele alınması gerekiyor ve kaynak aktarılması gerekiyor. Sahada çalışan öğretmenlerle akademisyenlerin, topluluk temsilcilerinin, idari yetkililerin biraraya gelmesi çok olumlu bulundu.
İBÜ Göç Araştırmaları Merkezi ve British Council işbirliği ile düzenlenen atölyeye akademisyenlerin yanı sıra, İstanbul'da romanların yoğun olarak yaşadığı bölgelerdeki okullardan öğretmenler, yöneticiler ve Roman toplumunun temsilcileri katıldı.
İngiltere Eğitim Bakanlığı'ndan Arthur Ivatts ve gezici eğitim hizmetleri uzmanı Judy Bohan da atölyeye katılarak deneyimlerini aktardı.
Roman ve göçmen çocuklar üzerine iki gün
Atölyenin ilk günü İBÜ'den Doç. Dr. Ayhan Kaya, İBÜ İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Nurcan Kaya ve İdil Elveriş'in konuşmacı olarak katıldığı "Kültürel çoğulculuk, çokkültürlülük ve insan hakları" başlıklı sunumla başladı.
Edirne Çingene Kültürünü Araştırma Geliştirme Yardımlaşma ve Kalkınma Derneği Başkanı Erdinç Çekiç ve araştırmacı yazar Nazım Alpman da "Türkiye'deki Romanlar" üzerine konuştu.
Kaya, hukuki mevzuatta Romanlarla ilgili yer alan olumsuzlukları anlattı.
İskan Kanunu ve İçişleri Bakanlığı'nın genelgelerinde "çingenelerin" vatandaşlığa kabul edilmemesi ve göçle gelenlerin geri gönderilmesi ile ilgili düzenlemeler bulunduğunu fakat uygulama hakkında bilgi olmadığını söyledi.
Uluslararası sözleşmelerde ırk ayrımcılığına karşı birçok madde bulunduğunu söyleyen Kaya, ayrımcılığın yeni Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) ilk defa açıkça suç olarak tanımlandığını vurguladı.
Daha sonra konuşan İdil Elveriş ise tüm çocuklara hak ve hukuk nosyonunu kazandıracak bir eğitim modeli önerdi.
Bilgi vermek yerine çocukları çeşitli rollere büründürerek durumu sorgulamalarını sağlamanın daha önemli olduğunu söyleyen Elveriş, bu sayede davranış değişikliğinin sağlanabileceğini ve önyargıların kırılabileceğini belirtti.
İkinci gün "Roman çocuklara yönelik eğitim-İngiltere örneği" üzerine konuşan Eğitim Bakanlığı Danışmanı Arthur Ivatts ve gezici eğitim hizmetleri uzmanı Judy Bohan, çocukların kendilerini güvende hissedecekleri bir ortam oluşturmanın önemini vurguladı.
Ivatts ve Bohan, göçmen ve Roman çocuklara yönelik özel eğitim programları oluşturulması, eğiticilerin de eğitilmesi ve hükümetlerin bu konuya kaynak ayırması gerektiğini söyledi.
Türkiye'deki Romanlar üzerine bir araştırma yürüten Adrian Marsh da, tamamı Mayıs ayında yapılacak olan 2. Roman Çalışmaları Konferansı'nda sunulacak olan çalışmasının ilk verilerini paylaştı.
İkinci günde de "İngiltere örneği ışığında Roman kökenli çocukların eğitiminde karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri" başlıklı bir atölye çalışması düzenlendi.
Problem başlıkları
İlk gün öğleden sonra yapılan "Roman çocukların ilköğretimde karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerileri" başlıklı atölye çalışmasında rehber öğretmenler, akademisyenler, okul müdürleri ve Talim Terbiye Kurulu'ndan uzmanlar tartıştı.
Atölye sonrasında açıklanan problem alanları şunlar:
* Çocukların okula devamsızlığı çok büyük bir problem. Etnik azınlık gruplarına mensup, özellikle de Roman çocuklar uyum dışlanabiliyor; zor adapte oluyorlar.
* Göçle gelen özellikle Kürt kökenli çocuklarla diğer etnik azınlıklara mensup çocukların arasında da uyum problemi yaşanabiliyor.
* Çocuklar nüfusa kaydettirilmemiş olabiliyor. 10-12 yaşında ilkokula başlayan çocuklar var.
* Yoksulluk çocukların eğitim alamamasına neden oluyor. Çocuklar ailelere katkı sağlamak için çalıştırılıyor. Bu durum devamsızlığın artmasına, okuldan ayrılmaya, ilkokuldan sonra eğitime devam etmemelerine neden oluyor.
* Önlerinde başarılı bir örnek olmayan çocuklar eğitime devam etmiyor; işe yönlendiriliyorlar.
* Aile içi şiddet yoğun olarak yaşanıyor.
* Roman ve göçmen çocukların yoğun olarak bulunduğu bölgelerde her öğretmen görev almak istemiyor. Kadro eksiği var.
Öneriler
Çalışma sonucunda oluşturulan öneri başlıkları ise şöyle:
* Çocukların kendilerini geliştirebilmeleri için sistemler geliştirilmeli.
* Aile kaynaklı problemlere ve yoksulluğa yönelik sosyal rehabilitasyon çalışması yapılmalı. Bu çalışma sadece MEB tarafından değil, sosyal hizmetlerin, sağlıkla ilgili kuruluşların, içişleri ve emniyetin de katkısı ile ortaklaşa gerçekleştirilmeli.
* Öğretmenlerin de kendilerini geliştirebilmeleri için fırsat yaratılmalı. Öğretmenlere de bu çocuklarla iletişim kurabilmeleri için eğitim verilmeli.
* Çocukların dış dünya ile iletişimi sağlanmalı; katılımcı eğitim modelleri özendirilmeli.
* Okullardaki altyapı ve eğitim kalitesi ilerletilmeli. Ailelerin ilgisi sağlanmalı.
* Eğitime geç başlayanlar için telafi eğitimi oluşturulmalı.(EÜ/BB)