Yazar Oğuz Atay, ölümünün 30. yıldönümünde Mimar Sinan Üniversite Fındıklı Kampüsü Oditoryumu'nda düzenlenen bir sempozyumla anıldı. Sempozyuma konuşmacı olarak 30 akademisyen, yazar ve eleştirmen katıldı; öğrenciler ve edebiyatseverler büyük ilgi gösterdi.
Halman: Atay yaşarken ihmal edildi
“Türk Edebiyatı’nın Oyun/bozanı: Oğuz Atay” üst başlığıyla 13-14 Aralık tarihlerinde düzenlenen sempozyum İletişim Yayınları’nın katkısıyla gerçekleştirildi. Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi Başkanı Prof. Dr. Talat S. Halman sempozyumun açılış konuşmasını yaptı. Oğuz Atay’ın yaşarken ihmal edildiğini söyleyen Halman, yaşasaydı Atay’ın Nobel kazanabilecek kadar değerli bir yazar olduğunu belirtti.
Şafak: İkonlaştırılmadan sevilmeli
İlk gün gerçekleşen son oturumda ise, yazar Elif Şafak, “Oğuz Atay’ın Çocukları” başlıklı bir konuşma yaptı. Şafak, konuşmasında “Oğuz Atay’ın yaşarken vefasızlıkla karşılaştığı gibi, ölümünden sonra da ikonlaştırılmadan sevilmesi gerektiğini” söyledi
Belge: Romanlarında Dostoyevski'nin sesi dolaşır
Belgesel ve kısa film gösterimleriyle devam eden sempozyumun ikinci gününde eleştirmen Nurdan Gürbilek’in yönettiği oturuma Murat Belge ve Jale Parla katıldı. “Oğuz Atay ve Dünya Edebiyatı” başlıklı konuşmasında Murat Belge, romanlarında Dostoyevski’nin sesinin dolaştığı bir dünya yazarı olan Atay’ın; yabancı bir dile çevrilmesinin zor olduğuna dikkat çekti.
Belge, sempozyumda sıkça tartışılan ve pişmanlıklarla dile getirilen "Oğuz Atay’ın yaşarken yeterince anlaşılamaması durumu"nu da “ecnebi yazar” kavramıyla açıkladı. Yazarların edebiyatını başarılı kılan "yerel" kaygılarla yazdıkları eserlerin, yeterince evrensel bulunmadıklarını için taklitçilikle suçlandığını belirten Belge; aslında tam da bu "yerel öğeler"den dolayı “Atay’ın ecnebi değil, buralı bir yazar" olduğunu ifade etti.
Atay’ın genç yaşta anlaşılmadan ölmesinin çok acı olduğunu söyleyen Murat Belge, bu dönemde de Orhan Pamuk gibi Nobel ödüllü bir yazarın benzer bir "ecnebi yazar sendromu" durumuyla karşılaştığını söyledi. Mütevazı kişiliğinin ve İngilizce yazmamasının, tüm dünyaca tanınmasına engel olduğunu belirten Belge, Atay’ın yazdığı dönemin 12 Mart olduğunu da anımsattı.
Parla: Kendi kendini ihbar eden yazar
Aynı oturuma konuşmacı olarak katılan Jale Parla, Oğuz Atay’ı "kendi kendi ihbar eden yazar" olarak tanımlayarak, "eksik yazar/ eksik metin" kavramı ve Atay romanlarının kimlik sorunu üzerine bir konuşma yaptı.
Mungan'dan Atay'a mektup
Sempozyum’un kapanışını, Oğuz Atay’a yazdığı bir mektubu seslendiren Murathan Mungan gerçekleştirdi.
Sunumlar kitap olacak
Sempozyumda konuşan bir diğer konuşmacı ve “Oğuz Atay’a Armağan” kitabının hazırlayıcısı Doç. Dr. Handan İnci, sempozyum sunumlarının da bir kitap halinde yayınlanacağını belirtti. Sempozyuma mazereti nedeniyle katılamayan Orhan Koçak’ın “İroni mi Şaka mı” tebliğiyse, Mahmut Temizyürek tarafından okundu. (YK/TK)