Dünya Bankası (DB), Uluslararası Para Fonu (IMF) ve kuruluş bildirgesini bugün açıklayan Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu Çocuk Yoksulluğu Çalışma Grubu (ÇYÇG) bu tespitte buluştu.
Fakat DB ve IMF çözüm için neo-liberal politikaların yaygınlaşması gerektiğini söylerken iktisatçı Mustafa Sönmez "Bunlar zaten yoksulluğun kaynağı olan ve yoksulluğu daha da derinleştirecek öneriler" diyor.
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun da "Piyasa koşulları çocukların yaşadığı sorunları artırıyor. Çocuk odaklı sosyal politikalar oluşturulmalı. Bu da sosyal devletin görevi" diye ekliyor.
Dünya Bankası'nın geçen pazar günü yayınlanan raporundaki çözüm önerilerinden biri de zengin ülkelerin yaptıkları yardımları artırması. ÇYÇG'den Başak Ekim'se "çocuk yoksulluğu ile mücadele bir hayırseverlik sorunu olarak değil, vatandaşlık temelli bir hak meselesi gibi görülmeli" diyor.
Ekim, "Ekonomik büyüme tek başına yoksulluğa çare olamaz, kaynakların adil dağılımı önemli" dedi.
Çocukların durumu kötüye gidiyor
Dünya Bankası, kalkınmakta olan ülkelerde her yıl yaklaşık 11 milyon çocuğun zengin ülkelerde önlenebilen nedenlerle hayatını kaybettiğini söyledi. Geçen pazar günü açıklanan "Küresel İzleme Raporu 2005: Konsensustan Momentuma" başlıklı çalışmaya göre, 1990 öncesinde yaşanan hızlı gelişmeler, dünya üzerinde beş yaş altı ölüm oranının, 25 senede üçte iki oranında azaltılabileceğini gösteriyordu.
"Fakat 1990'lar boyunca ilerleme hemen her yerde yavaşladı". Raporun yazarı Zia Qureshi, aynı süreçte zengin ve yoksul ülkeler arasında ve ülkelerin kendi içinde eşitsizliklerin derinleştiğini söyledi:
"Mali'de mesela, kırsalda yaşayan yoksul ailelerin çocuklarının hayatta kalma şansı şehirde yaşayan zengin ailelerin çocuklarının yarısı kadar." Aynı oran Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) verilerine göre Türkiye'nin doğu ve batısı için de geçerli.
Raporu IMF ile birlikte hazırlayan örgüt, Binyıl Hedefleri'nin planlandığı gibi 2015'te gerçekleştirilebilmesi için acil önlemler alınması gerektiğini söyledi:
İş dünyasının önündeki engeller gevşetilerek ve ekonomik yapı ve mali yönetim güçlendirilerek büyüme için uygun ortam yaratılmalı.
Dünya Bankası'nın bir diğer önerisi de ticaretin önündeki engellerin kaldırılması, özellikle de tarım politikalarında reform yapılması. Gelişmiş ülkeler tarafından yapılan yardımların artırılması da raporda öneri olarak sunuldu.
"Bu öneriler yoksulluğun nedenleri"
"Dünya Bankası raporunun çözüm önerileri küresel kapitalizmi daha da geliştirmeyi öngören; yoksulluğu azaltmak bir yana, yeni yoksulluklara kapı açacak projeler" diyor bianet'e konuşan iktisatçı Mustafa Sönmez.
IMF ve Dünya Bankası'nın "resmi", evrensel bir yoksulluk tarifi yaparak yaşanan yoksulluğun üzerini örtmeye çalıştığını söyleyen Sönmez, "Hangi yoksulluk, niçin yoksulluk bunu tartışmak lazım. Yoksulluğun karşısına aşırı zenginliği koymadan bir şey çözülemez. Bu tariflere karşı ideolojik mücadele yapmak gerekli" diyor.
Prof. Dr. Şükrü Hatun, çocuklara yönelik bütün çözümlerin piyasanın dışında tutulması gerektiğini söylüyor: "Piyasa koşulları çocukların yaşadığı sorunları artırıyor. Çocuk odaklı sosyal politikalar oluşturulmalı. Bu da sosyal devletin görevi".
Sönmez de, "Dünya gelirini daha adil bölüştürecek, kuzeyle güney arasındaki uçurumun büyümesini önleyecek uluslararası politikalara ve bunun kurumlarına ihtiyaç var" diye ekliyor.
Çocuk Yoksulluğu Çalışma Grubu kuruldu
Prof. Hatun, Ankara Üniversitesi'nden Aksu Bora, BÜ SPF'den Başak Ekim, BÜ öğretim üyesi Prof. Ayşe Buğra, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şube Başkanı Abdullah Karatay, BÜ öğretim üyesi Serra Müderrisoğlu ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'ndan (UNDP) Yeşim Oruç bir araya gelerek BÜ SPF içinde bir Çocuk Yoksulluğu Çalışma Grubu kurdu.
Kuruluş bildirgesini bugün açıklayan grup, sokak çocuklarının; çocuk işçiliği, çocuk fuhşu, kurum bakımı altındaki çocuklar ve özürlü çocukların yoksulluğun en şiddetli sonuçları olduğunu belirterek "yoksullukla mücadelenin hayırseverlik meselesi olarak görülemeyeceğini" tespitinden yola çıkıyor.
"Yeni yoksulluk, sosyal güvenceden yoksun bireylerin, ekonomik, sosyal ve kültürel kaynaklara ulaşamaması ve toplum ile bağlarını gitgide yitirmesi sorunudur. Yoksulluk tek başına bir risk durumu değil, beraberinde ailenin en azından koruyucu rolünü üstlenememesini, fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlarını, eğitim sorunlarım, potansiyel taciz durumlarına karşı çocukların korunamamasını getiriyor".
Dolayısıyla, çocuk yoksulluğu ile mücadele, "evrensel hak temelli bir sosyal devlet yaklaşımı" gerektiriyor: "Sosyal devletin sosyal içerme politikaları, ulaşılabilir evrensel sosyal hizmetleri, çocukların ve ailelerinin sosyal güvence ve sosyal yardım haklarını, eğitim ve sağlık haklarını güvence altına almalıdır".
Grup, çocuk yoksulluğunu anlamaya ve tanımlamaya yönelik bilimsel araştırmalar yapacak, çocuk yoksulluğu ile mücadele politikaları öneren yayınlar çıkaracak, atölye çalışmaları düzenleyecek. Diğer ülkelerdeki çocuk merkezleri ve uluslararası kurumlarla işbirliği yapmak ve oradaki tartışmaları Türkiye'ye taşımak da grubun hedefleri arasında.
Türkiye'de durum ve bölgesel eşitsizlikler
Beyoğlu 75. Yıl Çocuk ve Gençlik Merkezi'nde yapılan toplantıya katılan İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Seyman, ulusal bir çocuk politikası olmadığını söyleyerek Türkiye'deki durumu özetledi.
"Çocukları korumamız gerekirken, toplumu çocuklardan koruyoruz. Çocuk sorunu parlamentoda tartışılmalı ve Bakanlar Kurulu'nda konuşulmalı".
DİE'nin Nisan 2004'te açıkladığı Yoksulluk Araştırması'na göre Türkiye'de her beş çocuktan biri yoksul. Bölgesel eşitsizlikler çok fazla, Doğu'da bebek ölüm oranı batı bölgelerine göre iki kat yüksek.
Beş yaş altındaki çocukların yüzde 12'sinde kronik beslenme yetersizliği var. 2003 verilerine göre bebek ölüm hızı binde 29, beş yaş altı çocuk ölüm hızı ise binde 37.(EÜ)