Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 13. duruşmasının 6. oturumu Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.
TIKLAYIN - Buldan: İddianameyi Saray hazırladı
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
"Sizi şahsen tanımıyorum"
MA'nın haberine göre, kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma, müşteki polis memuru Murat Özenli’nin beyanlarıyla devam etti.
Mahkeme başkanı, tutuklu ve tutuksuz yargılanan siyasetçilerin ismini okurken, Özenli’ye, “İddia makamı 6-8 Ekim olaylarında yaralandığınızı ifade ederek sizi müşteki gösterdi. Ne yaşadınız?” diye sordu.
Van’daki protestolar sırasında ayağından yaralandığını belirten müşteki Özenli, şikayetçi olduğunu belirtti.
Ardından TJA Aktivisiti Ayla Akat Ata, Özenli’ye, “Bu dosyada olayların azmettiricisi olarak yargılanıyoruz. Siz ifadenizde sizi yaralayan şahsı görmediğinizi belirtmişsiniz. İlk ifadenizde de olayın azmettiricilerinden şikayetçi olmadığınızı beyan etmişsiniz. Buradaki sanıkları olay yerinde gördünüz mi” diye sordu.
Kimseyi görmediğini söyleyen müşteki Özenli, “Yine de polis memuru olarak medyadan takip ediyoruz. Selahattin Demirtaş’ın çağrısı vardı. İnsanları sokağa kimin döktüğünü biliyorum. Bu nedenle siyasetçilerden şikayetçiyim” dedi. Sonrasında söz alan Nazmi Gür’ün, “Beni tanıyor musunuz? Olay yerinde miydim” sorusuna Özenli “Hatırlamıyorum. Sizi de şahsen tanımıyorum” cevabını vermesine rağmen şikayetçi olduğunu söyledi.
“Daha önce değildiniz, şimdi neden şikayetçisiniz”
Yerine kayyım atanan Dİyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, “Hakkımızda verdiğiniz ifadeler politik bir tutum mudur” diye sorarken müşteki Özenli, “Medyada gördüğüm kadarıyla neyin ne olduğunu biliyorum” diye cevap verdi.
Kışanak ayrıca, “Daha önceki ifadenizde bizden şikayetçi değildiniz, şimdi neden şikayetçisiniz” diye sordu. İddia makamı soruya itiraz etti. Bunun üzerine mahkeme soruyu reddetti.
Son olarak Kışanak’ın, “Bizim siyasi olarak sizden farklı bir görüşe sahip olmamız, şikayetinizi etkiledi mi” sorusuna savcı yeniden itiraz etti.
“Sokağa çağrı” cümlelerini hatırlamadı
Daha sonra söz alan Avukat Mahsuni Karaman, “Selahattin Demirtaş’ın ‘sokağa çağrı’ diye ifade ettiğiniz cümlelerini hatırlıyor musunuz” diye sorarken müşteki Özenli, tek bir cümle bile hatırlamadığını ifade etti.
Bunun üzerine Karaman, yaratılan siyasi algı nedeniyle Demirtaş’ın sokağa çağırdığını düşünüyor olabilir misiniz” diye sordu ancak iddia makamı bu soruya da itiraz etti.
Ardından konuşan Ayla Akat Ata, müşteki beyanlarına dair değerlendirmelerde bulundu. Müştekinin İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir kamu personeli olduğuna vurgu yapan Akat Ata, “Kişinin bağlı bulunduğu bakanlığa aykırı beyanlarda bulunması beklenemez. O zaman kamu personeli olan ve şikayetçi olan ancak daha sonra emekli olmuş kişilerin beyanlarını da dinledik. ‘O zaman koşullar farklıydı, şimdi farklı’ dediler. İşte durum bu kadar basit” dedi.
“Çözüm Süreci’nin baltalamak için”
Akat Ata devamında şunları söyledi:
“Müşteki, 6-8 Ekim’deki olayların geçmiş olaylardan farklı olduğunu söyledi. Bu söz bile siz bir mesaj vermeli. O gün sokakta olanların hesabı bugün demokratik siyaseti savunan bizlerden soruluyor ancak olayın gerçek failleri dışarıda dolaşıyor.
“O günkü sorumlulardan kaçı FETÖ’den ihraç edildi? Bunları sormanız lazım. Olayların arkasında belli bir güç var. 6-8 Ekim Çözüm Süreci’nin baltalanması için devreye sokuldu.
“4 Ekim’de başbakanlık genelgesi var. 6 Ekim’de olaylar başlıyor. Bizim üzerine çalıştığımız tüm konular hakkında bir genelge hazırlanıyor sonrasında olaylar başlıyor. Garip değil mi? Biz 6-8 Ekim olaylarının arkasındaki karanlık güçlerin ortaya çıkmasını istiyoruz. Maraş’taki gibi Sivas’taki gibi on yıllar sonra ortaya çıkarılmasın.”
“Yalan söylemezse görevinden alınacak”
Müştekinin olay esnasında hiçbir şeyin farkında olmadığını söyleyen Sebahat Tuncel, “Çevik kuvvette çalışıyor ve gidip müdahale etmiş. Sizin buraya getirdiğiniz her müşteki yalan söylemek zorunda hissediyor. Yalan söylemez ise görevinden alınacağını biliyor. Faşizan yönetimlerde yalan en temel araçtır. Bugün bu ülkede iktidar topluma hep yalan söylüyor. Doğal olarak da yukarıdan aşağı doğru bu yaygınlaşıyor. Bugünkü müşteki aslında devlet adına konuştu. Devletin duygusunu yansıttı. Bu dava bir intikam davasıdır” dedi.
“Devlet karşımızda müşteki konumunda”
“Buradan adalet çıkmayacağını biliyoruz” vurgusu yapan Tuncel, mahkeme heyetinin ve savcının tanıklara soru sorma biçiminden bile bunun görüldüğünü aktardı:
“Siz kendinizi bir taraf olarak ilan ediyorsunuz. Devletin karşısında yurttaşın yanında olmanız gerekirken iktidarın çıkarları doğrultusunda hareket ediyorsunuz. Devletin bütün kurumları bizim karşımızda müşteki konumunda. Adalet Bakanlığı gibi bağımsız olması gereken bir kurum bile bizim müştekimiz ise bu dava bitmiştir.
“Adil bağımsız bir dava süreci yok. Bugünkü müşteki duygularını ifade ettiği için daha net anlaşıldı. Bir intikam davası var ancak intikam duygusuyla ne Kürt sorunu çözülür ne de Türkiye demokratikleşir. Sorunlar da burada değil siyaset kurumlarında çözülür.”
“Tanık ifadeleri iddianamede bile yok”
Öğle arasının ardından Sebahat Tuncel ve Gültan Kışanak’ın birleştirilen dosyalarında yer alan tanıkların kovuşturma aşamasında tanık olarak dinlenmelerinin, ifadelerin önem dereceleri göz önüne alınarak yer olmadığına karar verildi. Mahkeme başkanı tanıkların yazılı ifadelerini okudu.
Avukat Kenan Maçoğlu ve siyasetçi Nazmi Gür, tanık ifadelerinin okunmasına tepki gösterdi.
Maçoğlu, “Tanık ifadelerinin okunmasına başlanmadan önce ne bizden ne de iddia makamından görüş alındı. Belki biz dinlemek istiyoruz. Bu tanıklar 5 senedir Kışanak ve Tuncel’in dosyasında yer alıyor. Mahkeme bunları dinlemeyi tercih etmedi. Bu ifadeler 2011-2012 yılları arasında alındı. Üstelik iddianamede bile yok. Siz algı yaratmaya çalışıyorsunuz. O ifadeleri alan savcıların tamamı FETÖ’cü. Bunlar gün gelir ayağınıza dolanır. En azından kendinize saygınız olsun” dedi.
“İsmi cismi olmayan tanıkları konu edemezsiniz”
Avukat Mahsuni Karaman da mahkeme heyetinin ifadeleri okunmasına dair verdiği ara kararın usulsüzlüğüne dikkat çekti:
“CMK 211’e göre tanıklık beyanlarından vazgeçtiğiniz tanıklar bu soruşturmalardan bağımsız konuşmuş kişilerdir. Bu nedenle onları buraya getirip dinlemediğiniz müddetçe bu kişilerin ifadeleri tanık beyanı olarak kabul edilemez. İsmi cismi belli olmayan ve bu kovuşturma-soruşturma kapsamında olmayan tanıkları dinleyerek dosyaya konu edemezsiniz. Fahiş bir hatadır. Bu kişilerin bir tanıklık sıfatı varsa bizim de bu tanıkları sorgulama hakkımız var. Ya da bu beyanları okumayacaksınız çünkü hal böyleyken onlar tanık sıfatı taşımaz.”
“10 bin tanık varsa getirin hepsini o zaman”
HDP’nin önceki Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da şöyle konuştu:
“O zaman gidin 1978’den bu yana ifade veren bütün tanık ifadelerini alıp burada okuyun. Türkiye’de 10 bin tanık varsa getirin hepsini o zaman. Önünüze gelen herkesi illiyet bağı kurmaya çalışıp bu dosyanın tanığı yapmaya çalışıyorsunuz. Birleşen dosyalardaki dinlenen tanıklarda hepimizi soruyorsunuz. Peki birleşmemiş olsaydı? Dinlenen tanıklara kim bizi soracaktı? Nasıl bir alaka kurabilirdi? Bugün neden soruyorsunuz? Zoraki bir iddianameyle tanıklara bütün isimleri okuyup beyan almaya çalışıyorsunuz. Bu tanıkların beyanları dosyadan çıkarılmalıdır.”
“Çöpten tanık topluyorsunuz”
Daha sonra konuşan DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, mahkemenin son bir haftadır tanık dinlenmesi konusunda usulsüzlük yaptığını belirtti:
“Birleşen dosyalardaki tanıkları getiriyorsunuz ve bütün yargılanan arkadaşlarımızı soruyorsunuz. Belli ki sizin elinizde bu dosyayı güçlendirecek tanık yok. Gelen bütün açık tanıklar da bizim aleyhimize konuşmuyor. Bu nedenle çöpten tanık topluyorsunuz. Bu kabul edilemez. Bir yandan da dinlemeye değer bulmadığınızı ifade ediyorsunuz. Bunun kıssası nedir? Bize açıklayın. 2011-2012’de alınan bu ifadelerin 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen Kobanê protestolarıyla ne alakası var? Siz itibar suikastı yapmaya çalışıyorsunuz. Yaptıklarınız ahlaki ve insani değil.”
İddianamenin kapsamı dışında alınan tüm tanık ifadelerinin dosyadan çıkarılmasını talep eden Tuncel, “Bu ifadelerin bize istinat edilen suçlarla ilgili değil. Ne yapmaya çalıştığınızı biz biliyoruz ama bir de siz anlatın. ‘Maddi gerçeğin ortaya çıkması için uğraşıyoruz’ diyorsunuz fakat aksine maddi gerçeğin ortaya çıkmaması için sürekli kumpasa başvuruyorsunuz” dedi.
Avukata söz verilmedi, talepler reddedildi
Talepler sonrası ara karar kuran mahkeme başkanı, itirazların reddine karar verirken, karara yönelik söz isteyen avukat Kenan Maçoğlu’na söz vermedi ve ifadeleri okumaya devam etti. Siyasetçiler ve avukatlar, tanık ifadelerinin okunmasına dair tepki gösterirken, mahkeme başkanının cevap dahi vermemesi üzerine durumu protesto ederek duruşma salonundan ayrıldı.
İfadeleri okumaya devam eden mahkeme başkanı sonrasında duruşmaya 15 dakika ara verdi. Aranın ardından tanık ifadelerini okumaya devam eden mahkeme başkanı, sonrasında duruşmanın bugünkü oturumunu sonlandırdı.
Duruşma, bir günlük aranın ardından 9 Haziran Perşembe günü devam edecek. (AS)