Çizim: Ercan Altuntaş
Kobanî davasının 14. duruşmasının 5. oturumu dün Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
TIKLAYIN - Buldan: İddianameyi Saray hazırladı
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi yargılanıyor.
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Duruşmayı HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Dersim Milletvekili Alican Önlü ve tutuklu siyasetçilerin yakınları ile çok sayıda avukat izledi.
“Tek başınıza yargılama yapın o zaman”
Mahkeme heyeti önceden SEGBİS ile ifadesi alınan ve haftasonu dinlediği gizli tanık Mahir’in kayıt altına alınan ifadelerini tutuklu siyasetçilere ve avukatlara izletmek istedi. Mahkeme heyetinin bu kararına avukatlar itiraz etti. Ancak heyet gizli tanıkların gizli bir şekilde ifadelerinin alınmasını “yaşam hakkı” gerekçesiyle karara bağladı.
Mahkeme heyetinin uzun uzun gerekçe okuduğunu ve yaşam hakkından söz ettiğini belirten Avukat Özgür Erol, “rehin tutulan siyasetçilerin de yaşam hakkı olduğunu” kaydetti ve duruma “tek başınıza yargılama yapın o zaman” sözleriyle tepki gösterdi.
“Gizli tanıkları yargılananların yokluğunda dinleyerek delil oluşturmuşsunuz” diyen Erol, “Bu karardan dönmenizi, bu tanıklar dinlenilecekse avukat ve tutukluların huzurunda dinlenilmesini talep ediyoruz” dedi.
Gizli tanıkların bu davanın başından sonuna kadar aleyhte delil üretmek için bir aracı olarak kullanıldığını ifade eden Avukat Cemile Turhallı, gizli tanıkların beyanlarının çarpıtılıp çürütülmesine rağmen mahkeme heyetinin farklı yollara başvurduğunu söyledi.
Demirtaş: Heyetinizi de gizli yapın
Önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da duruma tepki göstererek, heyetin gizli tanıklar konusundaki kararına şaşırmadığını ifade etti:
“Hukuk adına destan yazıyorsunuz, koruma altındaki gizli tanığı bir kez daha gizli tanıklığa alıyorsunuz. Hukuk tarihinde böyle bir yaratıcılık var mı bilmiyorum ama yargılama başladığından beri siz baya yaratıcısınız. Aslında hukuksuzluk yapmıyorsunuz, bildiğiniz şeyi yapıyorsunuz. Hukuka davet etsem siz ‘o nedir’ dersiniz. Mahkemeye tavsiyem şu; heyetinizi de gizli yapın, sizin duruşma salonlarınıza gelmenize gerek yok, biz savunmalarımızı yazılı evlerinize göndeririz. Zaten duruşmalara savunma yapma isteğimiz yok, avukatlara ve halkımıza duyduğumuz saygıdan duruşmalara çıkıyoruz.
“Siz bugün bariz kanunsuz ara kararınızı yerine getirmede ısrarcı olursanız, ki gizli tanık var mı, yok mu, dinlediniz mi, dinlemediniz mi, onu da bilmiyoruz. Size de güvenmiyoruz. Eğer gizli tanık buraya getirilip dinlenilmeyecekse ben bu davaya katılmayacağım sizi protesto edeceğim.”
“Koruduğunuz yaşam değil kumpas hakkı”
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) Eşbaşkanı Gültan Kışanak, sadece “buzlanmış” bir görüntü gördüklerini ifade etti:
“Gizli tanık dinlenme rızasını göstermesine rağmen siz bunu ortadan kaldırıyorsunuz. Yüzü olmayan, sesi olmayan, kişinin ne can güvenliği olacak? SEGBİS’teki karanlıkta mı kimliği deşifre olacak. Bu davanın aktörleri bir bir döküldü.
“Gizli tanıklar korkmadı, Ahmet Altun korktu. Korunmak istenilen gizli tanıkların yaşam hakları değil elinizdeki kumpas hakkıdır. Saray size bir yetki vermiş siz de bu kumpas açığa çıkmasın diye kendinizi koruma altına alıyorsunuz.
“Bu kumpas çökecek, bugün bu kararları alanlar hukuk karşısında hesabını verecek. Ortada yaşam hakkını değil, yalanı korumak, kumpası korumak var. Yalanların, dolandırıcılığın önünü kapatmaya çalışıyorsunuz.”
“Talimatlardan perişan olmuş haldesiniz”
Mahkeme heyetine, “Eğer biraz olsun kişiliğine saygınız varsa bu davayı böyle sürdürmekten siz imtina edersiniz” diye seslenen Kışanak, mahkeme heyetinin her gün kendisine gelen talimatlar sonucu zorluk yaşadığını söyledi.
“Bizim başımız dik alnımız açık” diyen Kışanak, barışı, demokrasiyi, kadınları savunmaya devam edeceklerini ekledi:
“Ama siz yediğiniz fırçalardan aldığınız talimatlardan perişan olmuş haldesiniz. Böyle gitmez biz bu kumpası çürüttükçe sizin başınıza yeni senaryolar çıkarıyorlar. Soru sorma hakkım olmayan bir yerde olmayacağım. Savunma hakkımı, soru sorma, tanık dinleme hakkımı kısıtlıyorsunuz. Burada neden oturuyorum o zaman? Bunu kabul etmiyorum.”
“Dava çöktü durumu kurtarmaya çalışıyorsunuz”
Önceki dönem HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da duruşmadaki hukuksuzluklara tepki gösterdi:
“Savunmanın sahip olduğu bütün doğal hakların gasp edildiği yetmiyor, yeni icatlar çıkıyor. Yaşananlar AKP ve sarayın hukuk sistemindeki son icadıdır. Yargılananları savunmasız bırakmak için, icat edilmiş şey. Bu dava siyaseten ve hukuken tükenmişliğin önüne geçmek için alınan bir karar.
“Yargılama yapmıyorsunuz, doğrudan yasama erkinin bir uzantısı gibi davranıyorsunuz. Yeni bir yasa çıkardınız, yasallığınıza aldığınız, bütün doğruları değiştirerek, kendi yasalarınızı yapıyorsunuz. Baştan itibaren bu yargılama bir kanunsuzluk ortaya çıktı. AKP ve MHP iktidarı ile kanunsuz bir durum ortaya çıktı. Yargı da kanunsuzluğun hüküm sürdüğü mekanizmaların başında geliyor.
“Siz de size tanınan lüks hakları kullanarak bu kanunsuzluğun uygulayıcılarısınız. Davayı kurtarmaya çalışıyorsunuz ama dava çöktü siz görüntüyü kurtarmaya çalışıyorsunuz. Bu davanın karakteri karaktersizlik. Hukuki olarak bir karakteri yok. Dünyadaki hangi emsale benzetiyorsunuz. Hiçbir karakteri yok, karakteri olmayan insanın halkta karşılığı olmadığı gibi karakteri olmayan davanın da karşılığı olmaz.
“Biz ne yaptıysak savunuyoruz”
“Tanıkların söyledikleri ortada. Elinizdeki ağır toplar bile elinizde patladı. En ana tanıklarınız iftiracılardı. Bu tanıklar MİT elemanı mıdır, var mı yok mu bilmiyoruz. Tanıklarınız bizi görünce kimyaları bozuluyor. Çünkü o kadar yalan söylüyorlar ki, dayanacak bir yanları yok.
“Bir dakika önce söylediği şeyi bir dakika sonra hatırlamaz mı? Her şeyleri yalan. Bizi görüyor, kimyası bozuluyor. Kapalı kapılar arkasında yazılan değil bu senaryolar, karşılarında gerçek var. Halkların, kadınların gerçeğiyiz. Yüzümüze bakacak yüzleri yok, biz biliyoruz bunları siz bilmiyorsanız kendi halinize yanın.
“Bize soru sordurtmuyorsunuz, buna rağmen iki soru karşısında tanıklarınız devrilip gitti. Bizden tanık kaçırıyorsunuz, tanık koruduğunuz yok. Aslında birilerinin bizi bu sistemden koruması gerekiyor. Her gün yeni bir kumpas aşamasıyla karşı karşıyayız. Tanık koruma programını tanık kaçırma programına dönüştürdünüz. İnsanlık adına utanıyoruz. Cenazeye suni teneffüs yapıp diriltmeye çalışıyorsunuz. Neden tutarlı olmuyorsunuz?
“Biz ne yaptıysak savunuyoruz. Sizden hukuk, adalet beklemiyoruz sadece bir parça tutarlı olmanızı istiyoruz. Daha düne kadar tanıklarınızın yüzlerini buzluyordunuz, şimdi mahkemeyi tamamen buzluyorsunuz. Önceden düşmanımızın gözüne bakardık, şimdi hasımlık zihniyeti bile yok. Mahkeme, yargı, adalet hepsi buzlanmış. Hiçlik durumu karşısında söyleyecek sözlerimiz, halkımıza söylenen sözlerdir.
“HDP size gereken cevabı verdi”
“Bize ‘tehlikeli terör örgütü’ diyorsunuz. Tehlikeli diyerek söz ettikleriniz size dün cevap verdiler. Dün o parti ‘ben varım siz kimsiniz’ dedi. Bu saray saltanatına söyledi. Dün söylenen o sözlerin arkasındayız. Size kimse bu hakkı vermedi onu da siz yazdınız. Bu günlerin tadını çıkarın, son gülen halk olacak, son gülen bu halkın haklılığı ve masumiyeti olacak. Bizi iftiracılarınızdan koruyacak zenginler, saraylar yok. Halkımızın gücü var ve bu güç yenilmez.
“Asıl tehlikeli olan, sizin bize ilan ettiğiniz karardır, bu kararı veren başta siz olmak üzere karar verici organlardır. Çok tehlikeli işler bunlar. Halkımıza ve bize karşı tehdit oluşturuyorsunuz. Başımıza ne geleceği noktasında güvencemiz yok, her gün yeni bir tehlike ile yüz yüzeyiz. Sadece bu karar yargı sistemi açısından değil, bu kumpas davasını kuran zihniyet her şeyi yapabilir.
“Bu aşamadan sonra böyle bir hukuksuzluğu kabul etmiyorum. Önümüze koyduğunuz şeyi izleyecek bir durum da yok. Açacağınız kaydı dinlemeyeceğim. Bundan sonraki aşamada sizin usulsüzlükleriniz değil, siyasi mücadele belirleyecek, HDP belirleyecek, kadınlar ve gençler belirleyecek. Bu davayı bırakmışsınız, direksiyonu bırakmamaya çalışıyorsunuz. Bu davanın gidişatını halklarımızın siyaseti, özgürlüğü ve barışı belirleyecek. En başta HDP’nin barış ittifakı belirleyecek.”
“Bedel ne olursa olsun barışı savunacağız”
Gülser Yıldırım da yaptığı Kürtçe konuşmasında HDP’nin 5. Olağan Kongresini kutladı: “Bir Kürt kadını olarak, bizim yürüttüğümüz siyaset, yaptığımız işlerin tamamı halkların kardeşliğine yöneliktir. Vicdanımız rahat, yürüttüğümüz siyaset insani değerler üzerine. Halkın cebini zenginler için boşaltmayız ama bugünkü iktidar halkın cebinden çalıyor. İnsani ve ahlaki bedeller ne olursa olsun barışı savunacağız. Buna karşı gelenler de yalancılardır, halkın gözünün içine baka baka halkın cebinden çalanlardır.”
Önceki dönem HDP Parti Sözcüsü Günay Kubilay da gizli tanıkların olduğu yerde açıklık olmadığını belirterek, mahkeme heyetine, “Siz de çok açık hatalar yapıyorsunuz” dedi.
“Bir kere davada düğme yanlış iliklendi ve öyle devam etti. Bir gizli tanık neden ikinci kere gizlenme ihtiyacı duyar? Ortada hakikaten yaşamsal bir tehlike var mı? Daha önceki gizli tanıkların dinleme yöntemi, fiziksel görüntü ve orijinal görüntü vermiyordunuz. Aradaki fark gizli tanığı sorgulamadan kaçırıyorsunuz. İnanılmaz bir komplonun içerisindeyiz. Elimizde kağıt kalem dışında ne var.”
“HDP’nin bütün faaliyetleri illegalize ediliyor”
Ayla Akat Ata “bu saatten sonra artık söylenecek bir sözün kalmadığını” belirterek alınan karara ve uygulamalara tepki gösterdi:
“Gizli tanık hem bu koşullarda dinlenilecek, sonra bize dinletilecek sonra bizim sorularımız var ise size vereceğiz siz vereceksiniz. Böyle bir durum yok, tanıklar bize soru sormayın diyorlar. Tanıklar, ‘biz iftiracıyız, yalancıyız’ diyorlar.
“Biz bu şahısları dinlemiyoruz, bu şahısların söylemleri doğru değil. HDP’nin bütün faaliyetleri illegalize ediliyor. DTK’nin faaliyetleri bu söylemlerle illegalize ediliyor. Bu gizli tanıkları öne sürenler ellerine yüzüne bulaştırdılar ki burada siz ‘tanıkları gizleyerek’ ifadelerini alıyorsunuz. Onlar ne yaptığını bilmiyorlar ama biz ne yaptığımızı biliyoruz, yine yapacağız.”
Tuncel: Bu gösterinin bir parçası olmayacağız
Sebahat Tuncel de duruşmayı yürüten ve Atadedeler soruşturmasından kaynaklı duruşmadan alınan Bahtiyar Çolak’ı ve mevcut mahkeme heyetini reddettiklerini hatırlattı:
“İktidar somutlanmamış bir iddianameyi apar topar hazırlamış. Neden çünkü HDP’yi kapatmak istiyor. O yüzden biz de heyetinizi reddettik. Bu heyet görevini yapıyor; bu heyetin görevi, yasalara uymak değil, adaleti sağlamak değil onlara verilen görevi yaptırmaktır. Eğer size bu görevi yaptırmasalardı bu kadar hukuksuzluğa imza atmazdınız. Biz sizin gösterinizin bir parçası olmayacağız.
“Biz Kürt halkının iradesiyiz, bu ülkede Meclis'teki üçüncü büyük bir partinin yöneticileriyiz ve bu oyunun parçası olmayacağız. Başından beri CMK’yı Anayasa'yı yok sayıyorsunuz. Savunmalar bitmeden, tanık, müşteki dinlediniz yetmedi. Gelen tanıkları yönlendirdiniz, o kuralsızlığı yaptınız.
“Barış için mücadele ettik, yargılanıyoruz”
“Gizli tanığın can güvenliğini tehlikeye atıyormuşuz... ‘Canavar mıyız’ biz. Burada binlerce asker, jandarma, polis var. Biz söylediklerimizin, yaptıklarımızın arkasında duruyoruz. Kadın mücadelesi verdik, barış içinde çalıştık, doğanın bir hak öznesi olmasını savunduk, sömürüye, erkek egemenliğine, tekçiliğe faşizme karşıyız.
“Bunu savunuyor olmam ve iktidarı eleştiriyor olmam hakkım. Bunu nasıl elimden alıyorsunuz. Bu ülkede çözüm için en çok kadınlar çalıştı. Gençler ölmesin, anneler ağlamasın diye... Biz gerçek anlamda barış olsun dedik ve onun için buradayız. Onurlu bir barış için mücadele ettik o yüzden burada yargılanıyoruz. Siz adalet kelimesini lime lime ettiniz. Ortada bir yargılama yok. Sizi de reddettik siz de kabul etmediniz.
“Tanıklar gelsin biz de soru soralım, niye biliyor musunuz? İftira attıkları ve bu iftiraların bir odaktan çıktığı ortaya çıksın. Sami Baran, emniyeti kast ederek, ‘önlerinde çok bilgi vardı yazdılar söyledim’ dedi. Neden korkuyorsunuz, gelsinler soru soralım.
“Soylu gelsin gizli tanıkları korusun”
“Maddi gerçeğin ortaya çıkması gizli tanıkları gizlemekle ortaya çıkmaz. Siz neden aracı konumdasınız? Bu nasıl bir yöntem. Bazı şeyler basittir, siz her şeyi ortadan kaldırıyorsunuz. Bizim için değil, kendiniz için.
“Biz çocuklarımız için onurlu bir dünya bırakma mücadelesindeyiz, alnımız ak. Siz çocuklarınıza ne bırakacaksınız? ‘Ben Kürtlere adil bir yargılanma mı yaptım diyeceksiniz? Süleyman Soylu başka işlerle uğraşacağına gelsin gizli tanıkları korusun. Gizli tanığı korumak benim görevim mi? İçişleri Bakanı gelsin korusun, ben de hakkımı kullanayım.
“Güçlülerin karşısında direnmek bir haktır. Bu hukuksuzluklara karşı direneceğiz. Kendinizce dinlemişsiniz, karar vermişsiniz, ama ben dinlemeyeceğim. Arkadaşlarım sözlerini kullandıktan sonra ben de bu salondan ayrılmak istiyorum.
“Bu ülkeyi yönetenler tarihten bu yana Kürtleri sanık sandalyelerine, mahkeme salonlarına mahkum etmeye çalışıyorlar. Kürtler tarihten bu yana direniyorlar. Sizin bu halkın çocuklarını, siyasetçilerini, dostlarını yargılayarak kime mesaj vermek istediğinizi anlıyoruz. Ama biz bu mücadele ile nerede ne yapacağımızı biliyoruz. Bugüne kadar diz çökmedik, bu saatten sonra da çökmeyeceğiz. Hiçbir tehdit bizi mücadelemizden alıkoyamaz.”
“Bu yargılama yargısız infaza dönüştü”
Kadın siyasetçi Zeynep Ölbeci şunları söyledi: “Davanın gidişatından anlaşıldı ki gizli tanıklardan çok heyet bize düşmanlık yapıyor. Buna bir anlam veremiyorum. Size nasıl düşmanlık ve kötülük yaptım. Benden ne kötülük gördünüz de 38 kez ağırlaştırılmış müebbetle yargılıyorsunuz. Gizli tanıkların şimdi bütün yalanları ortaya çıkıyor. Heyet de bu yalanlara göz yummuyor. Şahsıma bir şekilde düşmanlık besliyor. Bu durumu anlayamıyorum. Alnımız açık bir şekilde çocuklarımıza adalet için mücadele ettiğimizi söyleyeceğiz. Bu dosya Kerem Gökalp’in ifadelerinin ardından çökmüştü. Bugün gizli tanıkları dinleyebilseydik, söyledikleri yalanları açığa çıkarma şansımız olacaktı ama siz bu şansı elimizden alıyorsunuz.”
Duruma tepki gösteren İsmail Şengül de “Bu kararlar benim adil yargılanma hakkımı da ortadan kaldırıyor. Bizleri ‘tehlikeli insanlar’ olarak lanse ettiniz ama elimizde silah yok, biz siyasetçileriz, bu ülkenin üçüncü büyük partisinde siyaset yürüten insanlarız. Bu dosyanın geldiği nokta, bir yargısız infaz sürecine girmiş durumda” dedi.
“Tek deliliniz gizli tanıklardı”
Meryem Adıbelli, “Muhammed Zengin’i dinledikten sonra usule göre davrandınız, şaşırdım ve umutlandım. Bu sabah gizli tanık Ulaş, Mahir ve Seher için verdiğiniz karar kabul edilecek gibi değil” dedi.
“Bu tanıkların bu şekilde dinlenilmesi korsanvari. Bu dosya açıldığı zaman tek deliliniz gizli tanıklardı. Siz de biliyorsunuz ki açık ve gizli tanıkların beyanları tamamı yalan ve hiçbir temeli yok. Siz de bu boş temeller üzerinden bir dava yürütemeyeceğinizi anladınız. Çünkü gizli ve açık tanıkların beyanlarının tamamı boşa çıkarıldı, bütün müdahalelerinize rağmen. Eğer sadece Kürtsün, kadınsın bu bize yeter diyorsanız tamam deriz. İktidarın bize böyle bir bakışı var ama sizin böyle olmamanız gerekiyordu.”
“Tanıklar devletin kadrolu yalancıları”
Gizli tanıkların beyanlarının tamamının çürütüldüğünü anımsatan Nazmi Gür de, “Heyetinizin delil üretme gibi yetkisi yoktur. 29. celse kararı ile var olan hukukun ruhuna el fatiha okutunuz” diye konuştu.
“Siz dün hukuk düzenini yok ettiniz ve yıktınız. Tanıklarınızı dinlemeyeceğiz, bu yargılamanın asli unsurları biziz güya. Benim adil yargılama hakkımı elimden alamazsınız. Bu mahkemeye güvenmiyorum, yaptığınız hiçbir işleme ve işe güvenmiyorum. Sizin tanıklarınızın tamamı devletin kadrolu yalancı tanıkları. ‘Azmettirme’ dediniz ortada ‘azmettirme’ yok şimdi ‘örgüt üyeliği’ diyorsunuz. Bu kadar tutarsızlık olur mu? Bizim için olamaz. O yüzden kararınızdan dönmenizi, gizli tanık beyanlarını huzurda dinleme talebinde bulunuyorum, aksi olursa bu mahkeme salonundan çıkacağım.”
Zeynep Karaman da Kürtçe beyanında, mahkemenin çivisinin çıktığını söyledi, gizli tanığın duruşma salonuna getirilmediği takdirde salondan çıkmak istediğini söyledi.
“Yeni delil yaratmaya çalışıyorsunuz”
Alp Altınörs de HDP 5. Olağan Kongresine işaret ederek, iktidarın ne yaparsa yapsın HDP’yi halktan koparamadığını belirtti:
“Ama tabi hafta sonu kongre varken siz de boş durmamışsınız. Yürüttüğümüz siyasi faaliyetlerden kaynaklı yargılanıyoruz ve kimsenin burada bir can güvenliği tehlikesi yok. Siz şu an burada kanun yapıyorsunuz. İstisna yaratarak, kanun yapıyorsunuz ve asla kabul etmiyoruz. Dosya çöktükçe geçersizliği ispat edildikçe siz sürekli bir soruşturma yürütüyorsunuz. Durmadan yeni delil yaratmaya çalışıyorsunuz.”
Pervin Oduncu “Bizimle psikolojik savaş yürütüyorsunuz, ama buna rağmen bizler burada mücadele ediyoruz. Hukuksuzluğa hukuksuzluk kattınız” ifadelerini kullandı. Ayşe Yağcı bu hukuksuzluğu kabul etmediğini belirtirken Aynur Aşan da, “Adli tutukluların bulunduğu cezaevindeyiz. Ortak bir sevkin olduğu alan var ve orada sürekli erkeklerle kalmak zorunda kalıyoruz. Can güvenliğimiz söz konusu değil” diyerek, gizli tanıkların duruşma salonuna getirilmesini talep etti.
Bircan Yorulmaz, Dilek Yağlı ve Mesut Bağcı da duruma tepki gösterdi ve bu hukuksuzluk devam ettiği sürece duruşmalara katılmayacaklarını ifade etti.
Siyasetçilerin itirazlarının ardından avukatlar da hafta sonu mahkeme heyeti tarafından dinlenen gizli tanıklara dair itirazlarını sundu.
Hukuksuzluğa devam kararı
Avukat ve siyasetçilerin itirazlarına rağmen savcı, gizli tanıkların “can güvenliğini” öne sürerek itirazların reddini talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, 29. celsede verilen kararın ve gerekçelerin nazara alınarak, tutukluların ve avukatların haftasonu dinlenilen kayıtlarının duruşmada izlenilmemesi yönündeki taleplerini reddetti.
Mahkeme, gizli tanık ABC123’ün dinlenileceği ve soru sordurulma hakkının kullanılacağını, SEGBİS üzerinden ifadesi alınan gizli tanık Mahir Ulaş ve Seher’in kayıtlarının izlenilmesine karar verdi. Bu kararın ardından avukatlar ve siyasetçiler duruşma salonunu terk etti. (AS)