* Fotoğraflar: Serço Ekşiyan
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Marmara Denizi'nin neredeyse tamamında mart ayından bu yana giderek yayılan, balıkçılık faaliyetlerini durduran ve deniz altı ekosistemini de olumsuz bir şekilde etkileyen deniz salyası/müsilaj meselesini sualtı kameramanı Serço Ekşiyan ile konuştuk.
Kasım 2006’dan beri sualtında çekim yapan ve müsilajla ilgili çalışmalara katılan Ekşiyan, deniz salyasının yıllardan beri Marmara Denizi’nde var olduğunu ancak bu kadar büyük miktardı ve böylesine uzun süreli olmasının ilk kez yaşandığını söyledi.
“Buna benzer su üstü görüntüleri 2006 Kasım'ında da görülmüştü. O dönem İstanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Fakültesi ve İBB Çevre Koruma’dan yetkililer Büyükada'ya gelmiş ve beni bulmuşlar ben de onlara çektiğim sualtı görüntülerini göstermiştim. Nisan 2007’de kaybolana kadar da bilgi paylaşımında bulunmuştum.
- NOT: 2007'de Marmara Denizi'nde çözünmüş oksijen seviyesi bugünküne nazaran daha fazlaydı. Buna rağmen, müsilaj yapı o dönem ancak iki senede parçalanabildi. Şu anda Marmara'daki oksijen seviyesi çok daha az. O nedenle müsilajın akıbetine dair umutlu bir gelişme de henüz yok.
* Sualtından müsilaj görüntüleri
“2007 ve 2008 Kasım aylarında tekrar başlamıştı ve gözlemlerimi yine İstanbul Üniversitesi Hidrobiyoloji Fakültesi ile paylaşmıştım. O yıl da Nisan'da kaybolmuştu. Daha sonraki yıllarda dalışlarda su altında mevcudiyetini çok küçük ve az miktarlarda görürdüm ancak ehemmiyetsizdi. Ta ki 2020 Kasım ayına gelene kadar…”
“İlk sinyalleri balıkçı ağlarından aldık”
Büyükada'da yaşayan Ekşiyan, bu seneki müsilaja ilişkin ilk sinyalleri balıkçı ağlarına yapışıp ağları işlevsiz hale getirmeye başladığında anlamış. Dalışları sırasında da artan bir şekilde karşılarına çıkıyormuş:
“Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi’nden Prof. Dr. Mustafa Sarı beni arayıp ‘Bizde durum iyi değil, sizde nasıl’ diye sorunca da durumun ciddiyeti ortaya çıktı. Bütün kış biz Mustafa hocayla bilgi ve görüntü paylaşmaya devam ettik. Bu arada küçük ve büyük balıkçı tekneleri yoğun olarak ağlarının gözlerini doldurarak işlevsiz hale getiren müsilaj sebebiyle balıkçılık faaliyetlerini yapamaz oldu.”
Mercanlar nefes alamıyor
Kasım 2020’de ilk sinyallerini veren müsilaj, Ekşiyan’ın aktarımlarına göre daha önceki yıllarda hep kaybolduğu gibi bu sene Nisan ayında kaybolmadı.
- NOT: Müsilajın kasım ayında oluşmaya başlamasının nedeni deniz seviyesinin daha yüksek olduğu Karadeniz'den Akdeniz'e doğru su akıntısı oluyor. Bu akıntı, su seviyesinin azaldığı Ekim ayı gibi azalıyor, ilkbahar aylarında Karadeniz'in su kaynaklarıyla beslenip yükselmesinin ardından akıntı yeniden hızlanıyor. Bu da denizi hareketlendiriyor. Müsilajın tetikleyicilerinden biri olan durgunluk azaldığı için de müsilaj dağılmaya başlıyor.
Sualtından çektiği görüntüleri de bianet ile paylaşan Ekşiyan, deniz ekosisteminin şu anda çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu, deniz altındaki canlı yaşamının devamlılığı açısından müsilajın çok büyük zarar verdiğini söyledi.
* Yumuşak mercanların üzerine çöken müsilajın verdiği zararlar. Nefes alamaz ve beslenemez duruma gelip ölüyorlar.
Prof. Dr. Mustafa Sarı ise müsilaj sonrası Marmara Denizi'ne dalış yaptığını belirterek sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı. Prof. Dr. Sarı "Şu anda yüzeyden başlıyor ve 30 metre derinliğe kadar iniyor. Henüz bu sabah Marmara Denizi'ne daldım ve 12 metreden derine inemedim. Elimizde fenerlerimiz olduğu halde önümüzü göremez halde olduğumuz için 12 metreden geri döndük" dedi.
Müsilaj nedir, neden ortaya çıkar?
Balıkçıların nez, köpük ya da salya olarak tanımladığı müsilaj tek hücreli bitkisel canlılardan bir tür fitoplankton olan Gonyalux fragilis’in yoğun çoğalması ve oluşturduğu renk sarmalı.
Sakin denizlerde kendini daha çok gösteren müsilaj, doğal olmasına rağmen aşırı çoğalınca ekosisteme zarar verebiliyor.
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) sarı, beyaz, renkli çamurumsu bu maddenin son iki yıldır, Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi’nde suyun üstünde ve altında sıkça görülmeye ve yayılmaya başladığını belirtiyor.
Marmara Denizi'ndeki müsilaj sorununa 2007 yılından bu yana dikkat çeken Marmara Çevresel İzleme Projesi (MAREM) ise bu tür anomalilerin denizde kirlenme düzeyinin göstergesi olduğuna işaret ediyor. Proje yöneticisi Levent Artüz çok yapışkan, bulaşkan bir yapıya sahip olan müsilajın denizdeki canlıların sonunu getirebileceğini vurguluyor.
Balık yumurtalarının büyük çoğunluğunun denizin yüzeyinde bulunduğuna ve yüzeydeki yumurtaların müsilajın içinde hapsolarak yaşama şanslarını kaybettiğini belirten Artüz larvalar için de aynı şeyin söz konusu olduğunu kaydediyor. Artüz'ün 1+1'de aktardığı bilgilere göre müsilaj zamanla, hareket edemeyen (sesil) midye, istiridye, tunikatlar gibi canlıların üzerine de çöküyor, deniz çayırlarını örtüyor ve ışıkla temaslarını kesiyor.
Öte yandan uzmanlar müsilajın nedenlerini ise kıyıların doldurulması ve atıklar nedeniyle denizdeki oksijen kaybı ve küresel iklim değişimine bağlı olarak Akdeniz havzasında sıcaklıkların yükselmesi şeklinde açıklıyorlar.
Marmara Denizi ne durumda?
Deniz yüzey sıcaklığı verilerine bakıldığında, Marmara Denizi'nin sıcaklığı bu yıl 40 yıllık ortalama verinin 2,5 derece üzerinde, yani 2,5 derecelik bir anomali söz konusu.
Marmara Denizi'nin çevresinde yaklaşık 25 milyon insan yaşıyor. Türkiye'nin endüstrisinin yarıya yakını da Marmara Denizi'nin çevresinde yer alıyor. Yani evsel, endüstriyel ve tarımsal atıkların tümü doğrudan ya da dolaylı olarak Marmara Denizi'ne gidiyor.
Ne yapılmalı?
Bilim insanları müsilaja karşı yapılması gereken en önemli şeyin Marmara'ya arıtılmamış atığın boşaltılmaması olduğunu söylüyor.
İklim değişikliğini de dikkate alan yeni bir atık yönetim politikası geliştirilmesi için çalışmalara bir an evvel başlanılması da bir diğer öneri olarak sunuluyor.
(TP)