* Fotoğraf: Greenpeace
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Greenpeace’in Adana’da yasa dışı olarak çevreye dökülen ve açıkta denetimsiz bir şekilde yakılan plastik döküm alanlarına ilişkin hazırladığı “Atık Oyunları” raporunu Greenpeace Akdeniz Biyoçeşitlilik Proje Lideri Nihan Temiz Ataş ile konuştuk.
Greenpeace araştırma kapsamında 5 farklı plastik döküm alanından toplanan toprak, kül, su, nehir dibi çamuru ve tortu örneklerini analiz etti ve sonuçları kirletilmemiş toprak numunesiyle kıyasladı.
Kirletilmiş toprakta tamamı kanserojen olan, anne karnındaki bebeği dahi etkileyebilen ve nesilden nesile aktarılacak kadar güçlü 4 kirletici tespit edildi.
Temiz Ataş’ın söylediğine göre, Türkiye ve İngiltere en azından bundan sonraki süreç için elbette adım atmalı fakat şimdiye kadar olan oldu ve bütün bu kimyasallar besin zincirimizin parçası:
“Endüstrinin plastiğin geri dönüştürüldüğü, bütün zararlarının giderildiği ve güvenli olduğu yönünde bir algı yönetimi var. Ancak plastiğin hem üretiminde hem bertarafında yol açtığı kimyasalların hiçbir şekilde yok edilmesi söz konusu değil. O yüzden şu anda Adana’da toprağı etkiledi, besin zincirine karıştı ve nesilden nesile geçecek. Hiçbir şekilde geri dönüşün mümkün olmadığının maalesef altını çizmeliyim ki geri dönüşümsüz hayatlar ifadesini bu yüzden kullanıyoruz. Ancak durdurulması ve önlem alınması tabii ki önemli.”
Tüm lokasyonlarda zehirli kimyasal çıktı
Ne kadar temizlenirse temizlensin, plastiğin kalıntıları ve etkilerinin doğadan asla yok olmadığını belirten Temiz Ataş, araştırmanın sonuçlarına ilişkin şunları anlatıyor:
“Tarlaların, sulama kanallarının, narenciye bahçelerinin, fıstıklı mısır tarlalarının hemen dibinde çöp dökme alanları var. Bölgede hayvancılık ve tarım yapılıyor. Bu bizim besin zincirimize dahil oluyor mu, nasıl kimyasallarla karşılaşacağız görmek istedik. 69 adet özellikle seçilmiş en yüksek oranda toksik etkiye sahip kimyasalların varlığını, Adana’da 5 farklı lokasyondan toprak, kül, su ve getirilen plastiğin kırpılmış halini alarak araştırdık. Tüm lokasyonlarda, plastiklerin yanması sonucu ortaya çıkan zehirli kimyasallar tespit ettik.
“Bu kimyasalların hepsi kalıcı. Çevrede yavaş parçalanıyor ve vücutta birikiyorlar. Vücuttan atılmadıkları için de nesilden nesile geçebiliyorlar. Aynı zamanda doğaya da geri dönülmez biçimde zarar veriyorlar. O yüzden bu çöp sömürgeciliğinin bir an önce son bulması ve Avrupa’nın artık kendi yerel çöpünü kendisinin değerlendirmesi gerekiyor.”
"Etkilenen çok fazla insan var"
Araştırmanın sonuçlarında sağlık verilerine ilişkin bilgi bulunmamasının nedeni Sağlık Bakanlığı’nın verileri kamuya şeffaf bir biçimde açıklamamasından kaynaklanıyor. Temiz Ataş’ın araştırma sırasında sahadaki gözlem ve görüşmelere ilişkin aktardıkları şöyle:
“Sahada tarım ve hayvancılık yapan ve bu durumdan çok fazla etkilenen insanla karşılaştık. Küçükbaş hayvanların kimyasal kirlilik nedeniyle zehirlendiğini gördük ve bunları görüntüledik. Çukurova Üniversitesi Yeni Doğan Ünitesinde çocukların prematüre doğum oranının çok fazla arttığı yönünde bir görüş de aldık. Yüreğir, İncirlik bölgesi en zehirli toksik diyebileceğimiz alan. Burada fıstık ve mısır tarlaları var. Bunlar sofrada insanların karşısında çıkarken hayvanların karşısına da yem olarak geliyor. Bu nedenle özellikle hayvancılıkla uğraşanlar hem doğrudan hem de dolaylı olarak bu sürece dahil oluyor.
TIKLAYIN - Sadece Plastik Çöp Değil Obezite ve Otizm de İthal Ediyoruz
“Dolayısıyla resmi olarak ilişkilendirilmese de plastiğin yanmasıyla ortaya çıkan kimyasalların etkisini sahada gözlemlemek mümkün. Besin zincirimize girdiği bir gerçek. Bütün literatür içerisindeki referanslar gösteriyor ki bu kadar büyük bir toksisite çevredeki her şeyi geri dönüşümü olmayacak bir şekilde etkileyecek.”
Atık Oyunları raporu
Greenpeace, Nisan 2021’deki saha araştırmasında, çoğunluğu İngiltere ve Avrupa Birliği (AB) ülkelerinden ithal edilen plastik atıkların Adana’da yasa dışı olarak çevreye döküldüğünü ve açıkta yakıldığını tespit etmesinin ardından bölgedeki çöp döküm sahalarında yaptığı araştırma neticesinde “Atık Oyunları / Geri Dönüşümsüz Hayatlar” raporunu hazırladı.
Araştırma kapsamında Adana il sınırları içindeki 5 farklı çöp döküm sahasından alınan numuneler, özellikle plastik ve plastiğin açıkta yakılmasıyla ilişkilendirilen çeşitli organik kirleticilerin yanı sıra yüksek kanserojenlik seviyesine sahip 69 zehirli kimyasal açısından incelendi ve kontrol alanlarından alınan numunelerle karşılaştırıldı.
Raporda, analizler sonucunda Adana'da tespit edilen kirleticiler ve neden oldukları hastalıklar şöyle sıralandı:
Dioksinler ve furanlar: Dioksin ve furan miktarı, kirletilmemiş toprak numunesinin 400 bin katı ve şimdiye kadar Türkiye’de toprakta rapor edilen en yüksek toksik düzey olarak ölçüldü. Dioksin-furanların bilinen en önemli özelliği ise kanserojen ve öldürücü olması. Bu kimyasal, anne karnındaki bebekler için toksik olabilir, tümörleri tetikleyebilir, hormon ve bağışıklık sistemlerini etkileyebilir.
Poliklorlu bifeniller (PCB'ler): Adana’da, topraktaki PCB'lerin toplam konsantrasyonunun, kontrol örneğinden 30 bin kat daha yüksek olduğu bulundu. PCB’lere maruz kalmak embriyo ve fetüse zarar verebilir. Hormonlarda bozulmaya yol açabilen PCB'ler emzirme yoluyla anneden bebeğe geçebilir.
Metaller ve metaloidler: Adana’dan alınan numuneler üzerinde 18 farklı metal ve metaloid türü araştırılmış ve insan sağlığı için pek çok zararı olduğu bilinen kurşun seviyesinin kontrol toprağından 15 kat ve yine insan için kanserojen olan kadmiyum seviyesinin de kontrol toprağından 30 kat yüksek olduğu tespit edildi.
Polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAHler): Adana’daki beş bölgenin dördünde yüksek oranda klorlu benzen bileşikleri tespit edildi. Bunların bazıları kanı etkileyebilir, cilt lezyonlarına ve karaciğer hastalığına neden olabilir. Bazı bölgelerde tespit edilen ve insan için kanserojen olduğu bilinen benzo(a)piren konsantrasyonu, Türkiye'de meskun topraklar için izin verilen sınırın üzerindeydi.
Peki ne yapmak gerekiyor?
Plastik atıkların yasa dışı yakılması sonucu ortaya çıkan ağır metal, dioksin ve furan ve kalıcı organik kirleticilerin toprağa, suya, havaya ve besin zincirine karışarak kansere neden olabileceği gerçeği, hem doğa hem de insan sağlığı için geri dönüşümü olmayan zararlar içeriyor. Bu noktada Greenpeace’in talepleri öne çıkıyor:
- Plastik atık ihracatını yasaklayın: İngiltere ve Alman hükümetlerinin hem OECD hem de OECD üyesi olmayan ülkelere plastik atık göndermeye devam etmesi, Türkiye’de tespit edilen yasa dışı boşaltma ve açık yakma faaliyetlerinin gelecekte de devam edeceği endişesini artırıyor. Plastik atık ihracatı yasaklanmalı. Bu uluslararası çevre mevzuatının temel ilkelerinden olan “ihtiyatlılık ilkesi”nin bir gereğidir.
- Kirleten öder ve önleme ilkeleri: Almanya ve İngiltere, öncelikli ülkeler olarak bu çevre suçundan ve uygunsuz plastik atık imhasının yarattığı çevre sorunlarının en üst düzeyde çözülmesinden sorumludur. Bu, “kirleten öder ilkesi” ve “önleme ilkesi” ile uyumludur. İlk adım, atıklarının çevreyi kirlettiği kanıtlanan devletlerin, Türkiye’deki uygun atık bertarafı ve vahşi depolama alanlarının temizlenmesi maliyetine katkıda bulunması olacaktır.
- Detaylı araştırma, soruşturma ve kontroller: İhracatçı ülkelerde ihracat yasakları uygulanana kadar, atık ihracat endüstrisinin etkin bir şekilde izlenmesi ve uygulanması esastır. Bu nedenle, Türkiye’ye atık ihraç eden lisanslı veya lisanssız operatörlerin olası yolsuzluk, dolandırıcılık ve yasa dışı uygulamalarla mücadele etmek için izleme, uygulama için fon ve personel derhal artırılmalıdır. Kontroller nihai bir çözüm olarak görülemez veya tam ihracat yasaklarının yerini tutamaz; atık hacmi, konteyner sayısı ve limanlardaki alan nedeniyle neyin ihraç edildiğini kesin olarak izlemek ve sonuca varmak lojistik olarak imkansız olacaktır.
- Şeffaflık: Yasa dışı ve çevreye zararlı atık yönetimini önlemenin en etkili yollarından biridir. Ayrıca kamu, atıklarının nereye gittiğini, nerede ve nasıl bertaraf edildiğini bilme hakkına sahiptir. Tüm paydaşların her an erişebileceği, standartlaştırılmış ve kolaylaştırılmış bir çevrimiçi, gerçek zamanlı raporlama sürecine ihtiyaç vardır. Tüm ülkelerle entegre bir takip sistemi kurmak, atık ihracat verilerini gerçek zamanlı olarak izlemek yasa dışılığın önlenmesi için büyük bir adım olacaktır.
- Yeniden doldurma ve yeniden kullanma sistemi: Yeniden doldurulabilir ve yeniden kullanılabilir sistemlere dayalı alternatifler geliştirmeye yönelik bir eylem planı uygulamaya konulmalıdır (Örneğin depozito iade planları). Türkiye’de tespit edilen kaçak çöp boşaltma ve açık yakma alanlarında en sık bulunan plastik olan tek kullanımlık plastiklerin üretimini kökten azaltacak bir plastik kirliliği azaltma planına öncelik verilmelidir.
- Tek kullanımlık plastikten çıkış: İngiltere ve Almanya gibi ihracatçı ülkeler tek kullanımlık plastiği azaltmaya yönelik bir hedef için acilen bir teslimat planı belirlemelidir.
- Genişletilmiş üretici sorumluluğu: İhracatçı ülkeler, geri dönüştürülemeyen plastikleri ortadan kaldırmanın yanı sıra, ambalajların yeniden kullanımını ve azaltılmasını sağlamak için tasarlanmış Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) planlarını uygulamaya koymalıdır. Bu eko tasarım, yeniden kullanım ve azaltma hedefleri ile fiyat modülasyonu kombinasyonuna dayalı olarak yeniden kullanımı ve azaltımı cazip hale getirerek tek kullanımlık ambalaj kullanımını sınırlandırmalıdır. Atık ihracat yasakları uygulanana kadar bu önlemler ihraç edildikleri takdirde ürettikleri atığın yasal olarak bertaraf edildiğini bilmekten de üreticiyi sorumlu tutmalıdır.
Çevre Bakanlığı ne yapabilir?
Greenpeace’in Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na da önerileri var:
- Sıfır atık ithalatı: Plastik atık ithalatında Bakanlık 2019 sonunda ilan ettiği gibi sıfır atık ithalatı hedefine bir an önce ulaşmalı ve her türlü plastik atığın ithal edilmesini derhal yasaklamalıdır. Türkiye Sıfır Atık Yönetmeliği’ne uygun olarak yerel atığı kaynağında ayrı toplama sistemleri yaygınlaştırılmalıdır. Tek kullanımlık plastikler bir plan dahilinde kullanımdan kaldırılarak üretimine kısıtlama getirilmelidir.
- Detaylı araştırmalar ve rehabilitasyon planı: Özellikle ithal plastik atıkların yasa dışı olarak döküldüğü ve açıkta yakılması için kullanılan kirlenmiş alanların hem atık plastik ve onların yanmasıyla oluşan küllerin hem de alttaki kirlenmiş toprakların temizlenmesi ve rehabilitasyonu için bölgede yaşayan yurttaşları da içeren kapsamlı bir rehabilitasyon eylem planı geliştirilmelidir. Bakanlık özellikle tehlikeli maddelerin havaya, toprağa ve su kaynaklarına sızma riski konusunda, etkilenen alanlarda daha detaylı araştırmalar yapmalıdır.
- Araştırma komisyonu: TBMM Başkanlığı plastik kirliliğine ve plastik atık yönetimiyle ilgili yolsuzluğa özel vurgu yaparak, gerçekleşen yasa dışı faaliyetlerin sonucu oluşan çevre kırımı faaliyetlerini incelemeye değer görmeli ve konu hakkında bir araştırma komisyonu oluşturarak ilgili alanlarda incelemelerde bulunmalıdır. Toprak Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği güncellenerek uygulanabilir ve gerçekçi çevresel kirletici limitler belirlenerek tüm kalıcı organik kirletici ve ağır metalleri kapsayacak şekilde revize edilmelidir.
- Sağlık etkisi araştırmaları: Sağlık Bakanlığı, ithal plastik çöplerin neden olduğu kirlilik nedeniyle sağlık etki çalışmaları yapmalı ve etkilenen bölge sakinlerine sağlık desteği sağlamalıdır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarımsal üretim alanları yakınlarında gerçekleşen yasa dışı plastik çöp döküm ve açıkta yakım faaliyetleri nedeniyle kirlenmiş tarımsal toprakların ve tarımsal sulamada kullanılan sulama sularının gıda güvenliği riski yaratma potansiyelini ciddiye alarak, ilgili alanların gıda güvenliği açısından risksiz olduğunu ortaya koyacak çalışmalar başlatmalıdır.
- Şeffaflık: Ticaret Bakanlığı, plastik atık ithalatı yapan şirketlerin hangi ülkeden ne kadar ve hangi içerikte ithalat yaptığını şeffaf bir biçimde gerçek zamanlı olarak açıklamalı; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile birlikte atık ithal eden firmaların ne kadar üretim yaptıklarını, ne kadar proses atığı ürettiklerini ve beraberinde de bu proses atıklarının akıbetinin izlenebileceği bir sistem kurarak herkesin kullanımına açmalıdır.
Türkiye plastik atığın en büyük alıcısıTürkiye’nin plastik atık ithalatı, 2018 yılının başında Çin tarafından alınan yasak kararıyla beraber hızla artmış ve Türkiye, 2019 ve 2020 yılında Avrupa’dan gelen plastik atıkların en büyük alıcısı olmuştu. TIKLAYIN - Beka Sorununu Nerede Aramalı? Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye gönderilen plastik atıkların miktarı Eurostat verilerine göre, 2004’ten bu yana 196 kat arttı.Türkiye yalnızca Avrupa’dan 2020’de 656 bin 960 ton plastik atık ithal etti. Bu rakamın 209 bin 642’si sadece İngiltere’ye aitti; bir önceki seneye göre yüzde 36 artış gerçekleşti. Almanya ise 136 bin 83 ton ile yüzde 102 artışla 3. ihracatçı konumuna geldi. Türkiye’de plastik atık ithalatının kontrolsüz artışıyla beraber, çok sayıda yasa dışı plastik çöp döküm veya yakım faaliyeti önce İzmir, daha sonra İstanbul ve ağırlıklı olarak Adana’da rapor edildi. İlk olarak The Guardian tarafından 2018 yılında İngiltere’den Türkiye’ye ihraç edilen plastik atıkların akıbetinin sorgulandığı haberle kamuoyunda yankı uyandıran plastik atık ithalatı, daha sonra birçok uluslararası basın-yayın kuruluşu tarafından da gündeme getirildi. Aynı dönemde, Greenpeace Akdeniz tarafından İzmir Kemalpaşa ilçesindeki bir evin arka bahçesinde İtalya’dan ithal edilmiş tonlarca karışık plastik çöpün yasa dışı olarak depolandığı tespit edildi. Bu olayla birlikte Türkiye’nin ithal ettiği plastik atıkların bir kısmının yasa dışı bir şekilde bertaraf edildiği kesinleşmiş oldu. Daha sonra Adana’da BBC tarafından ortaya konulan görüntüler İngiltere’den getirilen plastik atıkların da açıkça geri dönüşmediğini ve yasa dışı bir şekilde işlem gördüğünü ortaya çıkardı. |
(TP)
* Greenpeace'in konuyla ilgili başlattığı imza kampanyasına buradan destek verebilirsiniz