"Adalet Bakanı'nın Öcalan'la ilgili açıklaması bir hükümlünün şartlarının iyileştirilmesi için ondan beklenenlerin nereye kadar vardırılabileceğini gösteriyor. Sadece cezaevi kurallarına uymak yetmiyor, bir tür pişmanlık, bir tür itaat bekleniyor."
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukat Selçuk Kozağaçlı, dokuz yılı aşkın zamandır İmralı'da tek başına tutulan Öcalan üzerindeki tecridin gevşetilmesi için hükümetin "işbirliği"ni şart koşmasını "aşağılayıcı" diye niteledi.
"Yıllardan beri eleştirdiğimiz infaz sisteminin zihniyetini açıkça ortaya koyuyor."
Şahin: PKK'yi durdursun, olur...
İmralı adasında Öcalan dışında birkaç hükümlünün de kalabileceği bir cezaevi inşa ediliyor. Bakan Mehmet Ali Şahin, "Mahkum sevk edilecek mi belli değil. Edilse bile ancak iyi hali olursa sohbet edebilir" dedi.
"Yasa, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalı hükümlülerin o ünitede kalan diğer hükümlülerle irtibatının sağlanabileceğini söylüyor. Bu da haftada 10 saati geçemez. Ama durumunu düzeltir, ’bu işleri bırakın, bomba ile kavga ile olmaz’ derse, belki savcılar bu yeni durum karşısında yeni bir değerlendirme yapar."
Cezanın yanı sıra siyasi baskı
Kozağaçlı, infaz düzeninin ağırlaştırılmış hapis cezalarını mahkumların büyük ölçüde tek başına çekmesine odaklandığını aktardı ve bu açından Öcalan'a özel bir uygulama yapılmadığını söyledi.
Öte yandan, İmralı'nın özel bir durumu var. "Ses duymuyorsunuz; ulaşım kısıtı nedeniyle avukatınızın, ailenizin sizi görmesi için tanınan sınırlı hak tamamen görevlilerin inisiyatifine devredilmiş durumda. Keyfi bir engelleyi, denetlemenin yolu yok."
Yine de kısmen sosyalleşme imkanı sağlamak mümkün. Fakat bakan bunu "Öcalan'ın hükümetin siyasetini kabul etmesine" bağlıyor.
"Aslında bu bütün siyasi hükümlüler için geçerli. Öcalan'ın dışarıda bir etkisi olduğu için ona işbirliği teklif ediliyor. Dışarıya mesaj gönderiyorsa, bu suç aslında, bakan da onu suça teşvik ediyor. Özgürlüğünden yoksun bırakmak yetmiyor, siyasi, kültürel kimliğinden de vazgeçmeleri isteniyor. Bu mahkum hakları açısından çok aşağılayıcı, kabul edilemez."
Eleştiriler
Gerek F-tipi cezaevlerine geçiş, gerekse de 2005'te Ceza İnfaz Kanunu'nun yenilendiği dönemde hak savunucuları getirilen düzenlemeye karşı çıkmıştı. Öcalan özelinde de, Türkiye ve yurt dışından hak savunucuları birçok kez tecrit koşullarının kaldırılmasını istedi.
2007'deki ziyaretin ardından bir rapor hazırlayan Avrupa Konseyi'nin İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), Öcalan'ın mahkumiyet koşullarının iyileştirilmesini istemişti. Birçok kez gündeme gelen kötü muamele iddiaları, son olarak eyleme dönüşmüş, farklı kentlerde binlerce insan sokağa çıkmıştı.
Dokuz yıldır tek başına
Öcalan 16 Şubat 1999'da istihbarat birimlerince Kenya'dan alınarak Türkiye'ye getirildi ve İmralı adasındaki cezaevine konuldu.
29 Haziran'da mahkeme Öcalan'ı idama mahkum etti. Ceza, Avrupa Birliği'ne uyum yasaları çerçevesinde ölüm cezası kaldırılınca indirim ve şartla salıvermeden yararlanamamak üzere ömür boyu hapse çevrildi.(EÜ)