Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu sanayideki daralmayla ilgili rakamların, bu istatistiğin tutulmaya başlandığı 1992'den beri en yüksek düzeyde olduğunu söylüyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) göre sanayi üretimi, ocakta geçen yıla oranla yüzde 21,3 düştü. Yatırımlara yansıyan sermaye malı imalatı yüzde 44,6, otomotiv üretimi yüzde 60,3 oranında düştü.
Ayrıca, makinelerin ve tesislerin kullanım oranını gösteren "kapasite kullanım oranı" da şubatta 15,5 puan gerileyerek yüzde 63,8 oranında gerçekleşti.
Kozanoğlu'na göre bu rakamlar, özellikle ihracata dayanan sektörlerde bütün dünyadaki talep düşüşünün, dünya ticaretindeki daralmanın ve iç talebin düşüşünün yansıması. "Bu tür durgunluk dönemlerinde ihracata yönelik üretim ve yatırımlar, genel üretime göre çok daha fazla düşer" diyor ve otomotiv üzerinden açıklıyor:
"Özellikle motorlu kara taşıtları büyük ölçüde orta sınıfların talep ettiği üründür. Şimdiye dek, arabalarını yenilemeleriyle talep yükseliyordu; Türkiye'de de ihracatı en hızlı artan sektördü. Kriz ortamında harcamalarını en hızla daraltan, tasarrufa yönelten, adım atmaya en korkan kesimler orta sınıflardır. Yoksul sınıflar, zaten sınırlı geliri temel ihtiyaca harcadığı için mevcut gelirinin yüksek oranını harcar. Çok zenginlerin de tüketimi değil, yatırım kararları etkilenir. İşini kaybetme kaygısı yaşayan orta sınıf, şimdi otomotiv ürünleri talebini askıya alıyor. Şirketler taleplerini kısıyor."
Ancak kapasite kullanım oranının düşüklüğü, talep düşüşüne orantılı bir fiyat düşüşü yaşanmayacağını gösteriyor Kozanoğlu'na göre: "Aynı makineleri, tesisleri daha az üretim için kullandığınızda, birim maliyetiniz yükselir."
Sermaye doğrudan kaynak transferi peşinde
Bu durumdan yakınan iş çevrelerinin çözüm önerilerinin arasında, SSK primleri gibi işgücü maliyeti arasında saydıkları kalemlerin, İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanması var. Örneğin Bursa Haber'e göre, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Başkanı İbrahim Burka "İşletmelerde likitide darlığını çözmek için bir yıl boyunca SSK ve vergi gibi konuların yüzde 25’inin işsizlik sigortası fonundan karşılanmasını istedik. Olmadı" diye konuşuyor, acilen harekete geçilmesini istiyor.
Ancak bu Kozanoğlu'nun deyişiyle, zaten krizin nedeni olan şeyi, doğrudan kaynak transferini istemek demek. "Krizin nedeni bu: Toplumun geniş kesimlerinin alımının düşmesi ve aşırı üretimi özümseyecek talep yaratılamaması. Önerdikleri çözümlerle kriz yenilenir."
Peki ne yapılmalı? Kozanoğlu, iç talebi kamu eliyle canlandırmak için, toplumun en düşük gelirlilerinin gelirini artırmayı öneriyor. Örneğin, işsizlik sigortasının miktarını 1.000 TL'ye yükseltmek, süresini uzatmak gibi. Benzer uygulamayı dünyada en yoksul ülkeleri desteklemek için de öneriyor.
Ayrıca toplu konut, altyapı, eğitim, sağlık gibi alanlara kamu yatırımıyla, insanların geliri yükselmeden de yaşam standardını koruyabilmesini sağlamayı öneriyor. Bunun durgunluk dönemini, sonrasına hazırlık için bir yatırım olarak kullanmak anlamına geldiğini de söylüyor."Eğitim, sağlık zaten yurttaşlık hakkıdır; hem de yetişmiş, birikimli işgücü, yaratmak mümkün. Böylece ekonomiyi de kriz sonrasına hazırlamış olursunuz. Ayrıca krizin toplumsal olumsuz sonuçlarını da engelleyebilirsiniz."
İşsizliğe öneriler
Kozanoğlu, Başbakan Erdoğan'ın CHP lideri Baykal'a yönelttiği "işsizliğe çaren varsa açıkla, yapamazsam siyaseti bırakırım" iddiasını, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Başkanı olarak yanıtlamış ve programını açıklamıştı. Önerileri arasında haftalık çalışma süresinin 35 saat olması; işçi çıkarmaların engellenmesi; temel ihtiyaçtan dolaylı vergilerin ve asgari ücretten verginin kalkması; yurttaşlık geliri, parasız eğitim ve sağlık uygulamaları; kamu istihdamının artırılması ve servet vergisi gibi maddeler yer alıyordu. (TK)