Hakkari'nin Geçitli (Peyanıs) köyünde sivillere saldırının, dokuz kişinin ölmesi ve dört kişinin yaralanmasının ardından hükümet yetkilileri Barış ve Demokrasi Partisi'yle (BDP) görüşmelerini iptal etti.
Bu karardan bihaber olamayacağı, kararda payı olamayacağı düşünülemeyecek olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hızlı açıklaması yine "terörle mücadeleye kararlılıkla devam" mesajıydı.
Ancak Erdoğan aynı hatayı daha önce de yapmış, 27 Mayıs 2009'da Çukurca'da askerlerin ölmesine neden olan mayın patlamasının ardından dönemin Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkanı Ahmet Türk'le görüşmekten vazgeçmişti.
Nedenini de "Randevu vermeyi düşündüm, ertesi gün 10 askerimiz şehit oldu. DTP'liler terör örgütüne 'terör örgütü' diyemedi. Randevu vermek için sakinleşsin diye bekledik. Tekrar bir mayın olayı ve altı şehit. Tam bir adım atmaya karar veriyorsunuz bombalar patlıyor" diyerek açıklamıştı.
Radikal'den Murat Yetkin'in bugünkü haberine göre, BDP'yle görüşeceklerden Devlet Bakanı Cemil Çiçek "Sabah Hakkari'deki olayın haberi geldi. Görüşmeden önce bu olayın açığa çıkması gerekirdi. Buna benzer bir olay daha önce de olmuş, Başbakan Erdoğan o zaman Ahmet Türk ile görüşmesini ertelemişti. Şimdi de öyle oldu" diyor.
Bugünkü Vatan gazetesi de "alçak tesadüf"leri sıraladığı manşetinde "Erdoğan Ahmet Türk'le görüşecekti, PKK mayın döşedi yedi şehit..." diye Çukurca olayına gönderme yapıyordu.
Ancak bütün bu açıklamalarda, bir bilgi eksik. Çukurca'daki mayınları daha sonra askerlerin döşemiş olduğuna dair iddiaları içeren ses kayıtları İnternet'te yayınlandı. Şimdi bu dosya askeri yargıda. Ölen askerlerin aileleri olayı yargıya taşımış, hatta Genelkurmay'ın önünde gösteri de yapmıştı.
27 Mayıs'ta gerçekleşen patlamada, askerler Ziya Bener, Deniz Demirci, Özkan Dumlu, Cafer Çelik, Kemal Özer, Adil Yılmaz ve Oğuz Kır hayatını kaybetmiş, Muhterem Akalın, Samet Koca, Ferhat Bilmez, Muhammet Akdeniz, Aytaç Güney, Fırat Güneş ve Mehmet Solmaz yaralanmıştı.
Olaydan sonra Genelkurmay, patlamanın PKK tarafından gerçekleştirildiğini duyurmuştu. Ancak daha sonra İnternet'te yer alan, Hakkari Tümen Komutanı Tümgeneral Gürbüz Kaya(G.K.) ve Çukurca Tugay Komutanı Tuğgeneral Zeki Es (Z.E.) arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarına göre, Z.E. "Bunları ben döşedim" diyordu. Genelkurmay bu iddiaları yalanlamamıştı.
Ahmet Türk ne demişti?
Erdoğan'ın ve hükümetinin eğilimi, PKK'nin yaptığını iddia ettiği eylemlerden sonra, Kürt siyasetçilerle görüşmekten hemen vazgeçmek. PKK bugün ikinci bir açıklama daha yaparak olayı üstlenmediğini, sivillere saldırının kontrgerilla olduğunu duyurdu.
Ahmet Türk'ün o zaman söylediği sözleri anımsamakta yarar var:
"Başbakan bizim randevu talebimizle ilgili olarak dün gece bir televizyon programında şöyle diyor: 'Randevu verecektim. Şehit haberi geldiği için vazgeçtim!' İyi de, biz zaten bu nedenle görüşme talep etmedik mi? Nezaketen ya da sırf elinizi sıkma adına bir görüşme istemedik ki. Bu çatışmalı ortamın son bulması ve gençlerimizin ölmemesi için görüşme istedik. Ölümlerin olmadığı, çatışmanın yaşanmadığı bir süreçte görüşmeyi gerektiren bir durum var mıdır? Hal böyleyken, görüşmeme gerekçesini yaşanan olaylara dayandırması bizim iyi niyetli çabalarımızı görmemekte ısrar etmektir."
Bu arada, birçok çatışmalı durumun çözümünde rol almış Nobel Barış Ödüllü eski Finlandiya Devlet Başkanı Marti Ahtisaari de hükümetle görüştü. "Demokratik Açılım" kapsamında İrlanda sorununun çözümünde yer alan adlarla görüşen hükümet, Ahtisaari'nin Kürt sorunuyla ilgili önerilerine de kulak vermiş olmalı.
Erdoğan'ın ve Çiçek'in savlarının arkasında belki de üzerine oynadıkları milliyetçi kitle oylarından olmak kaygısı var. Ama ölümler sürüyor. Ahmet Türk hâlâ haklı.
Çatışmaları durdurmak için, asıl yapılması gereken yasal, siyasi alandaki BDP'yle görüşmek, birlikte çözüm aramak değil mi? (TK)