2002 genel milletvekili seçimleri sonrası ortaya çıkan milletvekili dağılımını yine, hem mevcut seçim sistemine hem de önerdiğim sisteme göre karşılaştırmalı bir yapıda sergileyerek, önerdiğim seçim sistemi yaklaşımımı bir gazete ya da dergi yoluyla kamuoyuna ulaştırmak istedim.
Ama yazı, ne yolladığım gazetede ne de yolladığım dergide yayınlandı. Dolayısıyla konuyu kamuoyunun gündemine taşımayı başaramamış oldum. Şimdi, belki yararı olur düşüncesiyle, seçim sistemi fotoğrafının bir-iki yönünü bir kez daha tartışma ortamına taşımak için, bu yazıyı kaleme alıyorum.
1999 ve 2002 seçimlerinin karşılaştırmalı milletvekillerinin partilere dağılımı, aşağıda hem mevcut seçim sistemine hem de önerilen seçim sistemine göre sergileniyor. Tablo 1999 ve 2002 seçimleriyle ilişkili iki önemli noktaya işaret ediyor.
|
Birincisi, 1999 seçimlerinde 33 olan seçime katılmayan seçmenlere düşen milletvekili payının, 2002 seçimlerinde 90'a çıkmasıdır.
İkincisiyse, 1999 seçimlerinde geçerli oylar bazıyla yüzde 10 barajını aşan beş partinin hak ettiklerinden 107 milletvekili daha fazla çıkarmasına karşın, 2002 seçimlerinde bu fazla çıkarılan milletvekili sayısının 282'ye yükselmesidir.
Mevcut seçim sistemi ve siyasi partiler yasası seçmenlerin siyasi sürece katılımını hemen hemen imkansız hale getirmektedir. Çünkü,
* Siyasi partilerin yönetimi ve genel başkanları, parti yönetim ve genel başkanına rağmen değiştirilemez,Dolayısıyla genel milletvekili seçiminde yüzde 10 barajının geçerli olduğu, milletvekili aday listelerinin oluşturulması sürecine parti üyelerinin müdahil olamadığı bir seçim sistemi, "katılımlı demokrasi"nin herhangi bir öğesini taşımadığı gibi, seçime katılan her bir yeni parti, seçim barajını aşacak partilerin sayısı üzerinde olumsuz etki yaratacak yeni bir öğe üretmektedir.* Siyasi parti üyeleri, partilerinin bir kez belirlenmiş yönetimine ve bu yönetimce belirlenmiş milletvekili adaylarına ancak oy verebilirler,
* Seçmenler genel milletvekili seçimlerinde siyasi partilere oy verirken demokrasi için değil, katılımsızlık için oy kullanıyorlar denebilir. Çünkü,
* Küçük partilere oy vermeleri durumunda ve verdikleri her oy karşılığında, oy verdikleri partinin barajı aşmasına olanak yaratamadıkları gibi, orta büyüklükteki partilerin barajı aşma şansını da, biraz daha azaltacaklardır,* Orta partilerden birine oy vermeleri durumunda oy verdikleri partinin barajı aşma şansını artırma olasılığından çok, diğer orta partilerin barajı aşma olasılığını engelleyeceklerdir,
* Büyük partilere oy veren her seçmen, küçük ve orta partilerin barajı aşma olasılığına bir engel daha ekleyeceklerdir.
Tanımlanan kısıtlamaları taşıyan böyle bir seçim sistemi ancak ve yalnız "dayatmacı" bir siyaset anlayışını üretebilir. Türkiye'de son çeyrek yüzyılda da zaten, böyle bir siyaset anlayışı üretilmiştir. (ST/TK)
* Dr. Sezgin Tüzün, Veri Araştırma şirketi yöneticisi