Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) adı altında 20 Aralık 2011'de yapılan operasyonla ilgili iddianame, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. İlk duruşma, 10 Eylül'de Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda.
800 sayfalık iddianamede, çoğu gazeteci 36'sı tutuklu 44 sanık yer alıyor. İddianamede, gazeteci sanıkların "KCK'nin basın komitesinden" olduğu iddia ediyor.
Deliller, ev aramasında bulunan kitaplar ile gazetecilerin haberini yapmak için gittikleri eylemlerden oluşuyor.
Birçok sanığın, haberini yapmak için izledikleri eylemlere katıldıkları, "kalabalık içerisinde oldukları" ileri sürülüyor.
Bu eylemlerin haberinin kamuya açık şekilde yayınlanmış olması ve hatta bu haberlerin iddianamede de yer alması da Savcı Bilal Bayraktar'ın kanaatini değiştirmiyor.
12 kişiye "yöneticilik" suçlaması
Nurettin Fırat, Ertuş Bozkurt, Mazlum Özdemir, Turabi Kışın, Ramazan Pekgöz, Şeyhmus Fidan, Hüseyin Deniz, Yüksel Genç, Nevin Erdemir, Semiha Alankuş, Davut Uçar ve Kenan Kırkaya, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 314/1 ve Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 5. maddeleri gereğince, "KCK/PKK örgütü yöneticisi olmaktan" cezalandırılmaları isteniyor.
Sibel Güler, Mehmet Emin Yıldırım, Zuhal Tekiner, İrfan Bilgiç, Ömer Çelik, Haydar Tekin, Ömer Çiftçi, Selahattin Aslan, Dilek Demiral, Nahide Ermiş, Çağdaş Kaplan, Nilgün Yıldız, Çiğdem Aslan, Cihan Albay, Sadık Topaloğlu, Ayşe Oyman, İsmail Yıldız, Fatma Koçak, Oktay Candemir, Pervin Yerlikaya Babir, Çağdaş Ulus, Zeynep Kuray, Şerafettin Sürmeli, Eylem Sürmeli, Sultan Güneş Ünsal, Murat Eroğlu, Evrim Kepenek, Hamza Sürmeli ve Arzu Demir'in TCK'nın 314/2 ile TMK'nın 5.maddeleri gereğince "örgüt üyeliğinden" cezalandırılmaları talep edildi.
Ziya Çiçekçi, Saffet Orman ve Enis Yalçın'ın da TCK'nın 314/2, TMK 5. maddeleri gereğince örgüt üyeliğinden ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nun 33/1.maddesi gereğince yargılanmaları isteniyor.
Suçu: "Türk Devletini sıkıntıya düşürmek"
Dicle Haber Ajansı'nda (DİHA) çalışan gazeteci Kaplan'ın Konya'nın Kandil kasabasının tabelası önünde fotoğraf çektirmesi, iddianamede şöyle açıklanıyor:
"Kandil kasabası ile Kandil dağı arasında keşfettiği isim benzerliğini fotoğrafa aktarmak suretiyle Kandil'le olan bağını bu şekilde ifşa ettiği görülmüş olup, şüphelinin örgütsel bakışını yansıtması açısından söz konusu tespit iddianameye konulmuştur."
Yine DİHA'dan gazeteci Kepenek'in ev aramasında bulunan "Bir çift küpe, ayakkabı bağcıkları ve tokalar" da deliller arasında sayılıyor.
BirGün gazetesi ile Fırat Haber Ajansı'nda çalışan gazeteci Kuray'ın, Bingöl'de sekiz gerillanın öldürülmesinde kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığını araştırması da iddianamede geniş yer buluyor.
Konuyla ilgili doktorlar ve uzmanlarla yaptığı görüşmeler ve bu görüşmelerin ardından yaptığı haber de delil olarak gösterildi.
Gazeteciler, haberini yapmak için gittikleri eylemlerde atılan sloganlardan da sorumlu tutuldu.
İddianamede, gazeteciler, "Türk Devletini sıkıntıya sokacak, kamuoyu önünde küçük düşürecek haberler peşinde koştuğu..." diye tanımlanıyor.
Tutuklu gazeteciler, "Aslında neden içeride olduklarını" bianet'e yazdıkları mektuplarda anlatmışlardı. (AS)