İçişleri Bakanlığı'nın haberci adaylarının toplumsal cinsiyete duyarlı habercilik anlayışıyla donanmalarına yardımcı olmayı amaçlayan programına katılan iletişim fakültesi öğrencileri, "kadına yönelik şiddet"in haberleştirilmesinin de bir tür şiddete dönüşebileceğini kavramış olmaktan memnun.
Görünüm Atölyesine katılan Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü son sınıf öğrencisi Zerrin Coşkun bianet'e "Medya şiddetin meşrulaştırıldığı bir alan. Biz bu tür çalışmalar sayesinde şiddet konusunda daha duyarlı olabileceğiz" dedi.
Öğrenciler, çalışmalar sırasında panele katılan emniyet görevlilerine 8 Mart'taki şiddeti de sordular. Ama yanıt alamadılar.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde (İLEF) 2 Şubat'ta başlayan "Kadına Yönelik Şiddet ve Medya Atölyesi" bugün sonuçlanıyor. Atölye, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü'nün “Kadın Sığınmaevleri Projesi” kapsamında gerçekleştirildi. Projeye Avrupa Birliği (AB) Komisyonu mali, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) teknik destek veriyor.
“Yerel yönetimlerin şiddet gören kadınlara sunabileceği hizmetler” olarak belirlenen uygulama teması altı atölyeden oluşuyor: Fotoğraf, görünüm, halkla ilişkiler, internet, kısa film ve belgesel, radyo ve reklam atölyesi.
İkinci adım
Daha önce "toplumsal cinsiyet ve medya" konulu iki atölye düzenlendiğini söyleyen İLEF öğretim üyesi Mehmet Sobacı'nın bianet'e verdiği bilgiye göre bu atölye ikinci adım.
Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği atölyeye Türkiye'deki yirmiye yakın iletişim fakültesinden 75 öğrenci katılıyor. Atölyeden beklenen, belediyelerin aile dayanışma merkezlerini görünür kılmak. Buradan çıkan ürünler kullanılmaya değer görülürse, Ankara Keçiören, Samsun Büyükşehir, Gaziantep Büyükşehir, Antalya Büyükşehir, Bursa Büyükşehir, Eskişehir Odunpazarı, İstanbul Zeytinburnu ve İzmir Karşıyaka'daki çalışmalarda kullanılacak.
Kadına yönelik şiddeti hayatımızdan çıkarmak için
AÜ Gazetecilik son sınıf öğrencisi Zerrin Coşkun "Sayısal veriler çok şaşırtıcı ve ürkütücü," diyor. "Medya da bu tür haberleri ilgi çekici kılmak için yanlış ve abartılı bir dil kullanıyor. Biz ise şiddeti göstermeden vurgulamaya çalışıyoruz." Coşkun atölye sayesinde "yasalarda boşluklar olduğunu" da öğrenmiş. Çalışmalarının belediyeler aracılığıyla "çok daha geniş kitlelere duyurulacağı"nı ve "daha fazla sığınma evi" açılacağını umuyor.
AÜ, Halkla ilişkiler öğrencisi Hasan Kızılkan "Şiddet gören kişilerin mahalle baskısı nedeniyle suskun kaldıklarını düşünüyordum," diyor. "Ancak şimdi şiddetin içselleştirildiğini fark ettim. Şiddeti hayatımızdan çıkarmak elimizde."
İzmir Ekonomi Üniversitesi, Medya-İletişim Bölümü öğrencisi Selin Bayrak ilk kez kadına yönelik şiddet üzerine çalışıyor. Sokak röportajlarında kadınlar konuşmaktan kaçınırken erkeklerin "son derece rahat" olduklarını söylüyor.
Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü öğrencisi Duygu Akaltan "Panelde konuşmacı olan Emniyet Müdürlüğü görevlisine 8 Mart eylemlerinde kadınlara polis tarafından uygulanan şiddet hakkında soru sorma şansımız oldu" diyor. Görevli kendisine cevap verememiş.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü öğrencisi Serdal Koçer atölyeye katılmadan önce "kadına yönelik şiddetin eğitimsiz kişilerce uygulandığı"na inanıyormuş. Koçer, "Atölye bu fikrimi değiştirdi", diyor: "Şiddeti göstermeden ve yeniden üretmeden vurgulamaya çalışıyoruz."
Bugün kapanış etkinliği olarak atölye boyunca hazırlanan tüm ürünler sergilenecek ve ardından medyaatölyesi.net adresinden de paylaşılacak. (BT/EZÖ)