“Önce seni görmezden gelirler, sonra sana gülerler, sonra seninle dövüşürler ve sonra sen kazanırsın.” Gandhi’nin bu cümlesini ne zaman okusam aklıma, Türkiye’nin farklı il ve ilçelerinde yerel yönetime aday olan kadınlar gelir.
Hele, mevcut iktidara muhalif bir partiden kadın adaysanız işiniz biraz daha zor. “Seçilseniz dahi yerinize kayyum atanacağı”yla ve ya hapisle cezalandırılmayla tehdit edilebilirsiniz. Bu söylemlere rağmen her şeyi göze alarak aday olanlardan biriyle tanıştırmak istiyorum sizi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Diyarbakır Yenişehir Belediyesi Eş Başkan adayı Belgin Diken. Bugünlerde belediye başkanlığı için kolları sıvadığı ilçede doğan Diken’in tüm hayatı da Yenişehir’de geçti.
Diken, bir dönem, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ile Diyarbakır Ticaret Sanayi Odası’nın ortaklığında yürütülen Dünya Yerel Yönetimler ve Demokrasi Akademisi’nin Suriçi’nde yürüttüğü kadınlara yönelik “Mahalle Evi” projesinde koordinatörlük yaptı. Doğa savunucusu da olan Diken, HDP Kadın Meclisi’nde de çalıştı. İki dönem HDP Yenişehir İlçe Eş Başkanlığı görevini yürüten Diken, bu zorlu süreçte aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Sosyoloji bölümündeki geç kalmış öğrenciliğini tamamlamaya çalışıyor.
Diken’le adaylık sürecini ve belediye başkanı seçilirse planladığı projeler üzerine söyleştik.
Kayyumun yönettiği bir şehirde yaşıyor olmak ne hissettiriyor?
Evet, bilindiği üzere seçimle işbaşına gelmiş belediyelerimize kayyumlar tayin edilerek halkımızın iradesine el koydular ama asla halkımızın iradesini teslim alamadılar.
Sadece belediye binalarına kayyum atamış oldular, o kadar. Halka topyekûn baskı uygulayarak süreci kendilerince devşirmeye çalıştılar. Ülkede genel olarak ekonomiden tarıma ve sanayiye varıncaya kadar her bir şeyi bitirdiler. Üreten bir ülke iken, tümüyle bağımlı ve istikrarsız bir ülke olduk.
Vatandaşı bir kaç kilo sebze için tanzim satış kuyruklarına sokup, derbeder ettiler. Tarımsal üretim azaldı, hayvancılık bitme noktasına geldi. Yem pahalı, gübre pahalı, mazot pahalı, tarımsal ilaç pahalı, nitelikli işgücü de pahalı. Ekonomi öyle bir hale geldi ki çiftçi üretmez, üretemez oldu. Tarım ülkesiyken her şeyi dışarıdan ithal eder hale geldi ülke.
Yani, ekonomiden tarıma, sanayiye her alanda ciddi sorunlar baş gösterdi. Kısacası ortak aklı yok sayan tekçi zihniyetleriyle her şeyi berbat ettiler. Tabi ülke genelinde yaşanan bu kötü atmosferi biz bölgede daha katmerli olarak yaşadık.
İnanıyoruz ki, halkımız önümüzdeki seçimlerde bu kötü gidişata “bir dur” diyecek. İktidar, medya başta olmak üzere tüm alanları tekeline almış olabilir. Muhalefete tüm alanları kısıtlamış olabilir, ama halkımız neyin ne olduğunu çok iyi biliyor ve 31 Mart’ta bunu çok net bir biçimde sandığa yansıtacaktır. 31 Mart yerel seçimleri tarihi bir seçim olacak ve tarihi bir süreci de başlatacaktır.
Peki, eş başkan adayı olduğunuz Yenişehir’deki gözlemleriniz neler?
Yaklaşık bir aydır sahadayız ve çalışmalarımız geceli gündüzlü yoğun şekilde sürüyor. Esnaf ve kurum ziyaretlerimiz, mahallelerde bire bir ev ziyaretlerimiz devam ediyor. Halkımızın bütün kesimleriyle; gençlerimizle, kadınlarla birlikte seçim çalışmalarımızı yürütüyoruz. Gittiğimiz her yerde halkımızın yürekten bizimle birlikte olduğunu görüyoruz. Halkımız her defasında gururla yanımızda olduklarını ifade ediyor.
Yenişehir’de ciddi trafik sorunu olduğu söyleniyor; seçilirseniz bu soruna nasıl bir çözüm getirmeyi planlıyorsunuz?
Tarihi Sur ilçemizden sonra kentin gelişen ilk yerleşim yeri sizin de vurguladığınız gibi Yenişehir’dir. İki yüz binin üzerinde nüfusu 120 bin civarında seçmeni olan ve kimi şehirlerden daha fazla bir nüfus yoğunluğu olan bir belde Yenişehir.
Hayli yoksul mahalleleri olduğu gibi, ekonomik yaşam standardı açısından ortalamanın üzerinde gelir düzeyi olan bir üst orta sınıfın yaşadığı sitelerin olduğu mahalleleri de var. Dolayısıyla planlamamızı yaparken bunları mutlaka dikkate alıp öncelikler sıralamamızı buna göre düzenlemek gerekecek.
1950’lerden sonra hızla büyüyen eski bir yerleşim yeri olduğu için Yenişehir’de ciddi trafik sorunlarının olduğunu biliyoruz. Tabii Yenişehir sokaklarına haftanın her günü seyyar semt pazarlarının kurulması ile trafik sorunu daha da yoğunlaşıyor.
Bu sebeple Yenişehir’de ciddi bir otopark sorunu da mevcut. Yenişehir’de eski binaların kentsel dönüşümle yeniden imarında çok katlı otoparklarla, düzenlenecek tek yönlü yollarla bu sorunun ivedilikle çözüme kavuşturulması gerekiyor.
31 Mart’tan sonra büyükşehir belediyemizin ulaşım birimleri ile koordineli bir şekilde Yenişehir’in trafik sorununu ele almak ilk konular arasında yer alacak. Bunun en başında bize göre geç kalınmış olan toplu taşım meselesi mutlaka başat proje olarak gündemleşmeli.
Ayrıca yayaların, engellilerin, bisikletlilerin, bebek-çocuk arabalarıyla kaldırımları kullanan sakinlerin; kent hakkı dediğimiz haklarının temel insan hakkı olduğunu ve bu haklardan yararlanmayı talep etmelerinin ve buna kavuşmalarının en doğal hakları olduğunun farkında ve bilincindeyiz. Politikamızı da buna göre kuracağımızdan hiç kimsenin asla kuşkusu olmasın. Kentin ortak kullanım alanları yine kent halkının kullanımına sunulacak.
“Kayyum ilk olarak kadın ve gençlik alanındaki yapıları bitirdi”
Basına, kayyumlarla yönetilen kimi belediyelerde bir kısım taşınmazların farklı kurumlara devredildiğine dair iddialar yansıdı. Yenişehir Belediyesi'nde bu tür uygulamalar söz konusu mu?
Yenişehir Kayyumu göreve geldiğinde ilk işi kadın ve gençlik alanındaki yapıları yok etmekle işe başladı. Dil alanında olsun, kültür sanat alanında olsun, ekoloji alanında olsun, kadın alanında olsun; geçmişte yapılan tüm çalışma alanlarına dönük yok etme çabasına girdi.
Şu an ise giderayak gideceklerini anladıkları için belediyenin elindeki kimi binaları çeşitli kurumlara devretmeye çalışıyorlar. Seçime son bir kaç gün kala bile söz konusu bu devir işlemleri ile uğraşıyorlar. Mardin yolu üzerindeki fidanlığı bile devretmeye çalışıyorlar. Yenişehir’e ait tüm birimlerin taşınmazlarını kaymakamlık üzerinden Diyanet Vakfı gibi kurumlara devretme çabasındalar. Hewsel’deki aşevi, kadın kurumumuzun devredilmeye çalışıldığı duyumları konuşuluyor.
Yine, bu son bir kaç ay içinde yapılan işlerin ödemelerinin hemen seçim sonrasına 2019 yılına bırakıldığı ve eski rakamla 300 trilyon civarında bir borcun yeni yönetime bırakıldığı duyumlarını da alıyoruz.
Tabi biz tüm bunları bir rapor halinde kamuoyuna sunacağız. Doğal olarak bu devir işlemlerinin kira ile mi hibe ile mi yapıldığı konusu henüz bizim açımızdan bilinemez pozisyonda. Birçok devir işlemi duyum aşamasında olduğu için tam olarak kime ne şekilde devredildiğini henüz tespit etmiş değiliz.
31 Mart sonrası Yenişehir’i devraldığımızda tahribatın boyutlarını net olarak görmüş olacağız. Ondan sonra da Kayyum’un belediyemizde oluşturduğu tahribatın boyutlarını raporlaştırıp bunu halkımızla paylaşacağız.
“Kararlı bir seçmen iradesi var”
Diyarbakır Yenişehir’de 31 Mart seçimlerine yönelik oy oranı anlamında hedefiniz nedir?
Oy oranımızın bir önceki 2014 yerel seçimlerine göre artacağını düşünüyoruz. Kayyumla iradeye müdahale edenlerin bizzat kendileri de geniş halk kesimleri nezdinde kaybettiklerinin aslında farkındalar. Kimi Mahallelerde kadınları toplayıp ellerindeki tek gücü kullanarak dini suiistimal ederek algı yaratmaya ve etkili olmaya çalışıyorlar.
Mesela “Şeyhimize oy verin” gibi. “Kimliğinizi verin iki ay kiranızı ödeyeceğiz.” diyorlar. Bu tür yaklaşımlarla, söylemlerle seçmenleri, özellikle kadınları ikna etmeye çalışıyorlar. Bu tür baskı ve söylemlerle seçimi kazanacaklarını sanıyorlar. Halk neyin ne olduğunun farkında. Bu seçimde kararlı bir seçmen iradesi var.
Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Görevini kötüye kullanan olursa yeniden kayyum atarız” açıklaması yaptı. Neler söylemek istersiniz?
Seçildikten sonra biz işimize bakacağız. Halkın, seçmenin iradi tercihinin ve güveninin üzerine partimizin yerel yönetimler politikasının gereği çerçevesinde yapılması gerekeni yaparız.
Mesela, ekonomi alanında kadın çalışmalarımız olacak. Kreşler kurulacak ve gençlere yönelik çalışmalar olacak. Halkımızla, STK ve diğer kurumlarla beraber karar kılacağımız, mahallelerde halkımızın taleplerine yanıt olması gereken çalışmalarımız olacak. Kadınlarımız için aile ekonomisine katkı, kendi yaşamını sürdürebilecek alanlar yaratacağız. Kooperatifleşme çalışmalarımız olacak. Kendimiz üretip yine kendimizin pazarlayacağı çalışmalarımız olacak. İlk projelerimiz tarım alanında üretim olacak. Gençlerin spor salonu istekleri var ve neden buradan iyi sporcular çıkmasın.
Kültürün, sanatın sadece seçkinlere değil, toplumun tüm kesimlerine nitelik gözetilerek sunulduğu farklı kültürel çalışmalarımız olacak. Yenişehir beldemiz bu anlamda şehrin vitrinidir. Kültür Sanat iklimini yeniden hayata katmak kente soluk aldırmada önemli bir çıkış olacak. Tabii ki bunu diğer belediyelerimiz ve kentin kültür sanat alanında var olan sivil toplum kurumları ile birlikte yapacağız.
Bütün bu işleri yeniden “kayyum atarız” tehdidi ile erteleyemeyiz. Biz seçildiğimiz görevde bir gün bile kalsak halkımızın tercihi ve iradesi ekseninde işimizi yapar temsiliyetimizin hakkını vermeye çalışırız.
Programınıza öncelikli olarak aldığınız projeleriniz var mı?
Semt pazarları kurup kendi ürettiklerimizi kendimiz satıp ekonomide kadınların sahada da var olduğunu kanıtlayarak kazandıracağız. Çeşitli alanlarda el sanatları üretim atölyeleri kurulmasını sağlayıp geliştirerek Yenişehir dışında da pazara girmesini sağlayarak bu alanı büyütebiliriz .
Yoksulluğu birebir aile içinden başlayıp sokağa, pazara varıncaya kadar kadının öncelikli olarak yaşadığının bilincindeyiz. Bu sebeple kadın eli ve kadın aklının değdiği, dokunduğu kadın eksenli projeler önceliğimiz olacak. Kadın Semt Pazarları, kadın eserleri müzesi gibi örnek projeler de gündemimizde olacak.
Kentin önemli noktalarından “Sanat sokağı” eleştiri alıyor. Bu konu ile ilgili çalışmalarınız olacak mı?
Sanat Sokağı ilk ortaya çıktığında çok anlamlı bir proje olarak yürütüldü. O denli iyi bir projeydi ki kimi başka il ve ilçelere de ilk olarak iyi örnek oldu.
Fakat süreç içinde ciddi rant odaklarının işin içine girmesiyle amacından hayli saptı. Sanat Sokağı ile ilgili kimi aktarımlar alıyoruz tabi ki. Kendi duyum ve gözlemlerimiz de var. Bunların tümünü sokak sakinlerinin de görüşleri, düşüncesi, katkısı alınarak kalıcı bir şekilde yeniden değerlendireceğiz.
Kent yaşantısı yeniden planlanırken kentin insanla buluşan toplu yaşam alanlarının kent halkına sunumu esastır. Bu ilkeyi sanat sokağı örneğinde de, diğer alanlarda da mutlaka dikkate alacağız. Ayrıca Sanat Sokağı’nın çeperlerinde ciddi otopark sorunları var.
Bütün bunlar takdir edersiniz ki ciddi planlama işleri. Nihayetinde zor zamanlarda işimizin pek de kolay olmadığının farkındalığıyla; birlikte başardık. Yine birlikte başaracağız. (EMK)