Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenecek Suriye konulu dörtlü zirvede ana gündem, İdlib'deki ateşkesin sağlamlaştırılması ve Suriye krizine siyasi çözüm için ortak çabalar olacak.
Zirve Vahdettin Köşkü'nde düzenleniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ev sahipliğindeki görüşmelere Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel katılıyor.
Zirve öncesi ikili görüşmeler yapıldı. Erdoğan sırasıyla Merkel, Putin ve Macron ile görüştü.
Toplantıda BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura ve Astana platformunun Cenevre'de oluşturduğu "küçük grup"tan temsilciler, bu zirvede ilk kez bir araya geliyor.
Soçi mutabakatının ardından İdlib'deki durum ve Astana ve Cenevre platformlarında sürdürülen siyasi çözüm süreci, zirvenin ana gündemini oluşturacak.
Zirveye Mistura’nın çağrılıp AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Vahdettin Köşkü'ndeki zirveye davetli olmaması ilginç bir başka not. Federica Mogherini Türkiye'nin Afrin operasyonu sırasında ve sonrasında "gelişmelerden kaygı duyduğu" yolunda açıklamalar yapmıştı.
Bir diğer eksiklik ise bölgedeki ülkelerin, Suriye’nin ve Suriye’deki muhaliflerin temsil edilmemesi.
Zirve için akla takılan sorular şöyle:
Fransa nasıl katıldı?
Deutsche Welle zirve hakkında yaptığı haberde Fransa’nın aslında Türkiye tarafından davet edilmediğini öne sürdü. Habere göre zirve üçlü yapılacaktı. Fransa’nın katılmasını Almanya Başbakanı Merkel istedi. Merkel Almanya'nın dış politikada Fransa ile yakın koordinasyon içerisinde olduğu gerekçesini öne sürdü.
Türkiye ilk davette Fransa’yı neden çağırmadı?
Deutsche Welle Türkiye’den diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberde Fransa’nın zirveye katılması konusunun taraflar arasında müzekare edildiğini daha önce yapılması planlanan zirvenin bu nedenle geciktiği bilgisini de geçti. Türkiye ile Fransa arasında Suriye konusunda görüş ayrılığı Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un YPG ve PYD heyetlerini Mart 2018’de Paris'te kabul etmesi sonrası su yüzüne çıkmıştı.
Fransa’nın YPG ve PYD ile ilişksi Macron dönemi öncesinde kurulmuştu. 2014 yılında dönemin Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande tarafından kurumsallaştırılmış bir ilişkisi var. Suriye Savaşı’nın ilk yıllarında Fransa bu ilişki üzerinden Suriye’de daha aktif bir rol oynuyordu. Rusya’nın Beşar Esat yanında savaşa dahil olması sonrası Fransa etkinliğini büyük ölçüde yitirmişti.
ABD denklemin neresinde?
ABD Başkanı Donald Trump Ekim 2018’in ilk günlerinde Suriye hakkında düzenlenecek olan toplantının adı 'Small Group' (Küçük Grup) olarak açıklanmış katılacak ülkeler, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün olarak belirlenmişti. Washington’da Birleşmiş Milletler Genel Kurul (UNGA) toplantıları sırasında yedi ülkenin (Suudi Arabistan, Mısır, Fransa, Ürdün, Almanya, İngiltere ve ABD) Bakanları genel kuruldan bağımsız olarak daraltılmış bir toplantı yaptılar. ABD’nin ağırlığındaki toplantıya Türkiye davet edilmemişti. Erdoğan bu toplantının Türkiye’siz yapıldığının duyurulması üzerine “Biz de daha küçük bir grup” kurarız demişti.
Bu iki süreç ABD’nin Suriye konusunda şu an Türkiye ile masada olmadığı şeklinde yorumlanabilir. Bunun temel nedeni ABD’nin Kürt bölgesinde etkinliğini sürdürmesi ve bu konuda Türkiye ile çıkarlarının uyuşmaması olarak okunabilir.
İran denklemden çıktı ve Astana Süreci rafa mı kalktı?
Astana toplantısında, Suriye, Suriye’de savaşan silahlı gruplar, İran, Türkiye ve Rusya ilk kez 23-24 Ocak 2017’de görüştü.
Taraflar, Kazakistan’ın başkenti Astana’da Suriye’de ateşkes ve çözümü görüşmek için toplanmış, Türkiye, Rusya ve İran, görüşmelerinin sonucuna ilişkin 24 Ocak’ta ortak açıklama yapmıştı. Astana Süreci’nin “Small Group” ve Türkiye’deki zirveden farkı İran’ın ikisine de davetli olmaması.
İran’ın masalarda yer bulmaması Trump’ın tavizsiz bir biçimde İran’a karşı sürdürdüğü sert siyasete bağlanıyor. Rusya’nın ise tüm masalara ve zirvelere katılımda olumlu tavır sergilemesi çözüme ulaşılıp Suriye’deki varlığını azaltarak çekilme siyasetini sürdürdüğüne işaret ediyor.
İdlib ve Fırat’ın doğusu meselesi yeni bir krize neden olur mu?
Merkel hükümetinin zirvedeki önceliğinin Türkiye ile Rusya’nın Eylül 2018’de imzaladığı İdlib Anlaşmasının şartlarının uygulanması olduğu biliniyor. Fransa’nın da dış politikası Almanya ile paralel. Anlaşmaya göre muhaliflerin sıkıştığı İdilib’de 20 kilometre derinliğinde bir alanda ağır silahlardan ve el Kaide bağlantılı Heyet Tahrir el Şam gibi radikal İslami gruplardan arındırılmış bir bölge oluşturulacak.
İki ülkenin ve şimdilik Rusya’nın İdlib politikası böyle. Ancak Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda Suriye sınırı boyunca Kürt bölgesine yönelik politikası, bu ülkeler için İdlib sonrası yeni bir kriz noktası olma potansiyeli taşıyor. (HK)