Denge ve Denetleme Ağı “Demokrasi Barometresi Analiz Raporu”nun ilkini “Cumhurbaşkanı Seçim Kampanyası’nın Finansmanı: Adiliyet, Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik” başlığıyla kamuoyuyla paylaşıldı. Raporu Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden prof. dr. Ömer Faruk Gençkaya hazırladı.
Türkiye’de ilk defa 10 Ağustos 2014’te yapılacak seçimde Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. 140 sivil toplum örgütünün oluşturduğu Denge ve Denetleme Ağı varolan mevzuat ile Cumhurbaşkanı seçimlerinin ne derece şeffaf yürüyebileceğini ortaya koydu.
Ağ, adayların yürüteceği seçim kampanyasının finansmanının şeffaf olmasını, seçim yarışının eşit, çoğulcu ve adil rekabet ilkelerine dayalı olmasını talep ediyor.
Rapor bugün ağın Koordinasyon Grubu Üyesi İbrahim Betil’in açılış konuşmasını yaptığı basın toplantısında açıklandı.
Betil: Şeffaflık demokrasinin olmazsa olmazı
Betil siyasetin finansmanının şeffaf olmasının demokrasinin olmazsa olmazı olduğu ve sistem değişmedikçe partilerin ve iktidarın değişmesinin şeffaflık sorununu çözmeyeceğini, bu nedenle bu barometre çalışmasını önemsediklerini söyledi. Anayasa’nın 67. maddesi gereğince seçim kanununda yapılacak değişikliklerin bir yıl sonra yürürlüğe girip uygulanabileceğini hatırlatarak raporun sonunda yapılan önerilerin bir sonraki seçimler için ve sistemin doğru yerleştirilmesi için yapıldığını söyledi.
Gençkaya: Kanun yaparken özen gerekir
Daha sonra söz alan Gençkaya, 6271 sayılı Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu’nun ilk kez yapılacak bir seçimi düzenlediği için ülkeyi ilklerle tanıştırdığını söyledi.
Gençkaya sözlerine temsil meselesiyle başladı. Uluslararası eğilimin seçmenin yüzde 3-5’nin temsil edilebilmesi yönünde olduğu zaten Türkiye’de yüzde 10 seçim barajı gibi sorun nedeniyle temsil sorunu yaşandığını; Cumhurbaşkanının doğrudan seçilmesinin bu sorunun aşılmasının yollarının mevzuat oluşturulurken bir şans doğurduğunu ve bunun en iyi şekilde kullanılması gerektiğini belirtti.
Yurtdışında adaylara oy verilebilir mi?
Ancak yaptığı çalışma sonrasında 6271 sayılı kanun yapılırken yeteri özen gösterilmediğini gördüğünü söyledi ve ilk kez yurtdışında yaşayan Türkiyelilerin oy verecek olması ve bunun düzenlenmesindeki bir eksikliği vurguladı.
6271 sayılı kanunda yurtdışında kullanılacak oyların nasıl verileceği 298 sayılı Seçim Kanunu’nun ilgili maddesiyle düzenleniyor. Ancak Gençkaya Seçim Kanununda ilgili maddede siyasal partilere oy verilebilir denildiğini, dolayısıyla aday üzerinden yapılacak bir seçimde yeterli bir hukuki çerçeve çizilmediğini söyledi.
Gençkaya 2012 tarihinde yürürlüğe giren adayların kampanya finansmanının izlenmesini düzenleyen 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu’nun şeffaflığa ilişkin mevzuat olarak umut verici olarak değerlendiriyor. Ancak Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu ile 25 adet genelgenin hazırlandığını ancak bunların tamamının hala açıklanmamasının sorun olduğunu söylüyor.
Bağışlar
Adayların kampanya finansmanını sağlaması hakkında ilk dikkat çektiği nokta, adayların devlet yardımı almayacağı oldu. Şirket, sendika, vakıf, dernek gibi tüzel kişilerden de bağış ve yardım alamayacaklar. Gençkaya bu ilke doğrultusunda siyasal partilerin adaylara finans desteği veremeyeceğini belirtti.
Bağış üst sınırı
Adaylar, sadece kendilerini destekleyen vatandaşlardan bağış ve yardım kabul edebilecekler. Her bir kişinin adaylara yapabileceği yardım miktarı, her bir tur için en yüksek Devlet memurunun bir aylık brüt tutarını geçemeyecek. YSK bu rakamı 9 bin 82 lira olarak açıkladı. Gençkaya kendi araştırmasında Başbakanlık Müsteşarı’nın maaşının 9bin 871 lira olduğunu söyledi.
Bağış makbuzu
Anonim yani isimsiz bağışların 1000 lira ile sınırlandırıldığı ve bağış makbuzu karşılığı toplandığını da söyleyen Gençkaya, şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından bu sistemin banka hesabı üzerinden, denetlenebilecek çağdaş bir yöntemle yapılması gerektiğini söyledi.
Şeffaflık gereği bu bağışların adayların internet sitelerinde haftalık olarak yayınlanmasının da olumlu bir adım olacağını belirtti. Bir başka öneri ise seçim finansmanlarındaki şeffaflığın bağımsız bir kuruluş tarafından denetlenmesiydi.
Ayni yardım
Bu konuda yardım kavramının sorunlu olduğunu özellikle ayni yardım meselesinin istismara açık olduğu ve ayni yardımların belli bir standarda bağlanması gerektiğini söyleyen Gençkaya, toplantı salonunu tahsis etme ya da taşıma için araçların kullanımını ayni yardım olarak tahsis etme gibi durumlarda kira bedellerinin belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Mal beyanı
Cumhurbaşkanı seçim kanunun olumlu adımlarından bir diğeri mal beyanı konusunu düzenlemesi. Ancak burada bir eksiklik olduğunu söyleyen Gençkaya’la göre Cumhurbaşkanı seçilen adayın, seçildikten sonra mal beyanı yapma zorunluluğunun getirilmesi sorunlu. Oysa seçim öncesi mal beyanlarının kamuoyuyla paylaşılması ve seçmenin karar vermesinde bir parametre olarak sunulması gerekiyor. Bir diğer eksiklik ise mal beyanında adayın ticari ortaklıklarının dahil edilmemiş olması.
Harcama üst sınırı
Gençkaya’la göre bağış miktarlarının üst sınırlarının belirtilmesinin yanı sıra harcama üst sınırının da belirlenmesi gerekiyor. Böylece eşit, çoğulcu ve adil bir kampanya için gerekli bir zemin oluşturulabilir ve en zengin adayın kendisini daha çok duyurması sorununun ortadan kalkar. (HK)