Bodrum Deprem Gönüllüleri, Van depremi sonrasında depremden zarar görenlerin daha sağlıklı illere taşınmasıyla birlikte Bodrum'a kendi imkânlarıyla gelen 48 aile, 275 kişiye hiçbir yardım yapılmadığını belirten bir açıklama yaptı.
Açıklamada, Van'dan Bodrum'a gelen ailelerin çoğunun zaten güçlükle geçinen akrabalarının yanına geldikleri, pek çok evin nüfusunun yirmili, otuzlu sayılara vardığı, insanların kilimlerin üzerinde uyuduğu ancak kendilerine hiçbir yardımın ulaşmadığı belirtiliyor.
Sobalar depoda, insanlar soğukta
Yardımın gelmeme nedeni de açıklamada var.
10 kişiden oluşan Deprem Gönüllüleri adına bianet'e konuşan Avukat Gonca Gedikoğlu olanları anlatmaya başlarken, 14 Kasım'da Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay tarafından yayımlanan genelgenin 6. maddesini hatırlatıyor.
"Toplu olarak gönderilen veya kendi imkânları ile giderek valiliklerde oluşturulan karşılama bürolarına başvuran vatandaşların adrese dayalı nüfus kayıt sistemi üzerinden kayıtlarına bakılacak, yalnızca depremin etkilediği Van merkez ilçe ve köyleri ile Erciş ilçe merkez ve köylerindeki adreslere kayıtlı olanlara yer verilecektir."
Bu demek oluyor ki, depremden zarar gören biri kendi imkânlarıyla Bodrum'a gelip karşılama bürosuna başvurunca yardımdan yararlanabilecek.
Avukat Gedikoğlu, "275 kişiye su dahi verilmedi. Çünkü bu insanlar hakkında dokuz farklı kurum soruşturma yapıyor. Prosedür böyle. Bu süreç tamamlanmadan yardım yapılmıyor. Sobalar, yataklar, battaniyeler, kabanlar, botlar depolarda duruyor; depremzedeler boş evlerde kalıyor" diyor.
Çocuklar, babalarının soruşturmasını mı bekleyecek?
Yardım almak için önce şu dokuz kurumun: İçişleri Bakanlığı, İŞKUR, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Gelir İdaresi Başkanlığı, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu hakkınızda araştırma yapması gerekiyor.
Soruşturma belgesinde ailelerin "izin veriyorum" ya da "izin vermiyorum" seçeneğini işaretlemesi gerekiyor. "Ya vermiyorsa?" sorumuzu, Bodrum Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Bayram Aydeniz, "Öyle bir şey olmadı" diye yanıtlıyor.
Gedikoğlu, "Bu araştırmaların sonunda nüfus, sosyal güvenlik ve ekonomik durumlarına bakılıyor. Elbette bir de olaylara karışıp karışmadıklarına. Yani çoluk çocuk beraber babalarının geçmişinin temiz olup olmadığına bakılmasını bekliyorlar" diyor.
Oysa yardım yapılması için gerekli olan tek şey belli: Bu insanların depremzede olup olmadığının belirlenmesi.
Bunun da yolu, "Vatandaşların adrese dayalı nüfus kayıt sistemi üzerinden kayıtlarına bakılması."
32 ailenin soruşturması başlamadı bile
Dokuz kurumun soruşturması henüz 16 aile hakkında başlamış. Diğerlerinin ne zaman başlayıp sonuçlanacağı belli değil. O zamana kadar da sobalar depolarda kalacak ve insanlar üşüyecek.
Süreç şöyle işliyor: Aileler Kaymakamlığa gidiyor. İki matbu başvuru formu imzalattırılıyor. Dokuz kurumu kapsayan böyle kapsamlı bir araştırmadan sonra kimlere yardım yapılabileceği netleşiyor.
Ancak Gedikoğlu, üç haftadır tek ailenin sorunu çözülmediği gibi insanların cevap da alamadıklarını söylüyor.
"Üstelik aileleri ziyaret eden yetkililer 'geç de olsa devlet size yardım edecek, başkasından yardım kabul etmeyin' diyor. Bir belediye görevlisi, yardımını bizim aracılığımızla yapan bir aileye, yardımların resmi makamlar üzerinden yapılması gerektiğini, bizim 'illegal' olduğumuzu söylemiş."
Açıklamada öneriler de var. Bodrum'daki 275 kişinin mağduriyetlerinin acilen giderilmesi için bu önerilere kulak vermekte fayda var.
* Van Valiliğinden alınmış depremzede olduklarına ilişkin belgesi olmayanların adrese dayalı nüfus sisteminden deprem bölgesinden olup olmadığını devlet kendisi araştırmalı, aileleri bu belgeleri yok diye çaresiz, ortada bırakmamalıdır.
* Karşılama masalarına başvuran ve deprem bölgesinden geldiği adrese dayalı nüfusundan anlaşılan herkese, soruşturma sonucu beklenmeksizin yardım edilmelidir. Devletin, afete uğramış vatandaşa yardım etmek için dokuz kurumdan gelecek cevabı beklemesi kabul edilebilir bir durum değildir.
* Depremzedelerle temas edecek, onları karşılayacak personel uyarılmalı, gelenlerin insanca karşılanması sağlanmalıdır.
Vefa, Naile, İsa, Melek ve Ayşe'yle tanışın
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı soruşturmasını tamamlayana kadar onlara yardım etmek isteyen olursa diye aktarıyoruz.
"Biz onları gördük, tanıdık, dinledik.
Yedi yaşındaki Vefa'nın ayakkabısı olmadığı için okula gitmek istemediğini;
Naile'nin bir hafta içinde ulaşım sorununu çözemezse Milas'ta özel diyaliz makinesine artık bağlanamayacağını;
İsa'nın altı çocuğu için servis sorununun çözülmesi gerektiğini;
Çadırda doğan 20 günlük Melek'in annesinin stres nedeniyle sütünün kesildiğini mamaya ihtiyacı olduğunu;
Ayşe'nin ücretsiz bir dershane bulamazsa Eczacı olma hayalinden vazgeçmek zorunda kalacağını ve hepsinin gıda yardımına ihtiyacı olduğunu biliyoruz.
Bunların acilen karşılanması gerektiğini, bekleyebilecek bir konumda olmadıklarını görüyoruz.
Biz, devletin yapması gerekenleri yapmaya talip değiliz. Depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamak, onların insanca bir hayat sürdürmelerini sağlamak devletin görevidir. Devletin görevini yapmasının elbette takipçisi olacağız.
Dünyanın her yerinde büyük afetlerde sivil toplum devreye girer. Bu, devlete karşı girişilmiş maksatlı bir hareket değil, toplum olmanın, insan olmanın gereğidir."
Bu konuda Bodrum Kaymakamlığı'na yazılan dilekçeyi buradan görebilirsiniz. (IC)