Eğitim-sen Ankara 5 Nolu Şube'nin Başkanı Yrd. Doç. Gülseren Adaklı, CHP'nin Eğitim Raporu'nun önemli akademisyenler tarafından hazırlanmış kapsamlı bir çalışma olduğunu söylüyor. Ama hemen ekliyor "Radikal değişim önermiyor. Tıpkı diğer siyasi partilerin beyannameleri gibi kozmetik rötuşlar atıyor."
Adaklı'ya göre tüm beyannameler içinde Emek, Barış ve Özgürlük Bloku'nun söylemi ciddiye alınabilir. Blok beyannamesi "Eğitim kamu hizmetidir ve parasız olmalıdır" diyor. Çünkü Adaklı, Türkiye'de sorunlarının çözümüne gidilecek yolda ön koşulun "Kürt sorunun"nun çözülmesi olduğunu düşünüyor.
Gülseren Adaklı seçimlere hazırlanan siyasi partileri bianet için eğitimci bakışıyla değerlendirdi.
* Seçim beyannameleri bir takım vaatlerle dolu olur, ama önerdikleri genellikle kozmetik değişikliklerdir bunlar. Yapısal dönüşümler önermezler. Öneriyorsa da emekçilerin çıkarına olmaz.
* Bu açıdan baktığımda ne CHP'nin raporu, ne de AKP'nin beyannamesi eğitim alanında radikal bir dönüm ufku görmedim. Çünkü her ikisi de toplumsal eşitsizliği veri alıyor. Bunun kesin olarak değiştirileceğine yönelik bir vurgu yok. Şöyle diyemiyor "Eğitim kamu hizmetidir, parasız olur ve herkesin eşit biçimde ulaşması gerekir ve bunu sağlayacağız". Diyemiyor çünkü şuan ki bakış açılarıyla bu yapamazlar.
* İkinci temel sorun ise eğitimi salt bir gösterge değeri olarak ele alıyor. Nitelikli eğitim, bilgi toplumu gibi kozmetik laflar ediyor, süslüyor ama burada hedefi Bologna Süreci'ne bağlıyor. Bologna Süreci 1999'da 29 Avrupa ülkesi Eğitim Bakanları'nın buluştuğu toplantıda 2012 yılına kadar belirlenen yükseköğretim hedefleridir. Hedef temelde üniversite eğitiminin ticarileşmesidir. Eğitim-sanayi işbirliğinin uluslararası kılıfıdır bu.
* CHP raporun eğitim-istihdam bölümünde açık bir biçimde belirtiliyor zaten. Buradaki tasarım kapitalist formasyonu içindeki verileri alıyor ve bir takım düzenlemeler yapıyor.
* Beyannamelerde kitap sözcüğü çok az geçiyor, o da kırtasiye bölümünde. Kitap konusuna girmeden eğitimin niteliğinden bahsedilebilir mi?
* Toplumsal eşitsizlik, kadına fırsat eşitliği, OECD standartları, AB normları, Bologna Süreci deniyor ark arkaya. Ama bunlar neoliberal söylemden sızmış kavramlar. Biz Eğitim-sen olarak bu söylemi deşifre eden bir kitap hazırladık zaten.
* Eğitim konusunu insan odaklı değiller, istatistik, ekonomi ve sanayi açısından yaklaşıyorlar. Sosyalist tavır beklemiyordum ama en azından biraz hümanist olabilirdi.
* Emek, Barış ve Özgürlük Bloku'nun Beyannamesi genel bir söylemi var. Söyleneni önemli buluyorum. Bir özgürleşme yaşanacaksa bunun için Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor. Bu çözüldüğünde her şey düzelecek demiyorum. Ama bu olmadan diğerleri olmayacak. Çünkü Türkiye kapitalizme bu sorunu çok kötü bir biçimde kullanıyor. Hem siyasetini, hem iktisadını kullanıyor, her düzeyde kullanıyor. Blok beyannamesinde çok açık bir biçimde ifade ediliyor: "Eğitim bir kamu hizmetidir, parasız olmalıdır. Herkese eşit, demokratik ve bilimsel eğitim".
* Kısa vadede ne yapılmalı sorusu için yanıt YÖK'ün kaldırılması olabilir ki CHP bunu söylüyor. MHP de söylüyor; hatta ÖSS de kalkacak diyorlar. Kaldırmak da sorunu çözmüyor ikame bir kurum mu getirecekler. Demokratik eğitim nedir sorusunu nasıl yanıtlıyorlar? Nitelikli eğitimi sağlayacağız demek yetmiyor.
* AKP, Fatih Projesi diye bir şey açıklamıştı, Partiler sanıyor ki eğitim daha bilgisayarla ya da üniversiteyle çözülür. Hâlbuki tam tersi mantar gibi çoğalan üniversiteler, neredeyse faşizme yol açacak toplumsal değişime yol açıyor. Kim kazanacaksa kazansın, yeni üniversite açmasınlar. (HK)