İstanbul merkezli olarak yürütülen Halkların Demokratik Kongresi soruşturması nedeniyle dün İstanbul’da sabaha karşı düzenlenen ev baskınlarında aralarında pek çok gazeteci ve yazarın olduğu 52 kişi gözaltına alındı.

10 ilde HDK'ye operasyon: 60 gözaltı kararı

Sabaha karşı 52 gözaltı: Erdoğan’ın 2021’deki reform sözü ne oldu?
Son dönemde ev baskını yoluyla gazetecilere, siyasetçilere ve insan hakları savunucularına yönelik gözaltı dalgasının sıklaşması, Türkiye’de ifade özgürlüğüne yönelik siyasi baskıları gündeme getirirken soruşturma ve dava süreçlerinin getirdiği hak ihlallerini de tartışmaya açtı.
Tartışmalı dava süreçleriyle tutuklamalar ve üst mahkemelerin tutuklamalara yönelik hak ihlali kararı vermesi yeni bir süreç değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) gazetecilerin ve siyasetçilerin tutuklanmasıyla ilgili emsal niteliğinde pek çok hak ihlali kararı mevcut.
Bağlayıcı nitelikteki bu kararların pek çoğunda AİHM, tutuklanan gazeteci ve siyasetçilerin kişi özgürlüğü ve güvenliği, makul süre içinde yargılanma ve ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine hükmetti.

AİHM'İN DEMİRTAŞ KARARI
AİHM kararları neden bağlayıcı, uygulanmazsa yaptırımları ne olur?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ne diyor?
Madde 5: Herkesin kişi özgürlüğüne ve güvenliğine hakkı vardır. Gözaltına alınan ve tutuklanan herkesin makul bir süre içinde yargılanmaya veya adli kovuşturma sırasında serbest bırakılmaya hakkı vardır.
Madde 10: Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin,
kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar.
Madde 18: Haklara getirilecek kısıtlanmaların sınırlanması: Hak ve özgürlüklere Sözleşme hükümleri ile izin verilen
kısıtlamalar öngörüldükleri amaç dışında uygulanamaz.
Bu süreçlerde tutuklanan gazeteci ve siyasetçilere yöneltilen suçlamaların makul şüpheye dayanmadığına karar veren AİHM, tutuklamaların keyfi ve hukuka aykırı olarak gerçekleştirildiğine hükmetti.
AİHM kararlarının bağlayıcılığı nedeniyle Türkiye, AİHM’nin tespit ettiği ihlalleri gidermek ve benzer vakaların tekrar yaşanmasını önlemek için gerekli düzenlemeleri yapmak zorunda. Ancak bağlayıcı niteliğe rağmen AİHM hükümlerinin yerine getirilmemesi, gazeteci ve siyasetçilere yönelik yargı süreçlerinin hukukiliğini pek çok somut örnekle sorgulatırken hak ihlallerinin boyutlarını da gündeme getiriyor.
Bu süreçlerden bazılarını bianet okurları için derledik.
Cumhuriyet davası

Kasım 2016’da Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ve gazetecileri, gazetenin editoryal tutumu nedeniyle “terör örgütü propagandası” şüphesiyle tutuklu olarak yargılanmak üzere gözaltına alındı.
Çeşitli tarihlerde tahliye başvuruları yapan gazetecilerin talepleri reddedildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Nisan 2017’de hazırladığı iddianamede gazetenin 2013-2016 yılları arasında "editoryal duruşunun değiştiğini" ve “Cumhuriyet’in geleneksel çizgisiyle” çeliştiğini öne sürdü.
Tutuklanan bütün gazeteciler Nisan 2018'de serbest bırakıldı.
Gazeteciler Aralık 2016’da kişi özgürlüğü ve güvenlik hakları ile ifade ve basın özgürlüğü haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle AYM’ye bireysel başvuru yaptı. AYM, başvuruları reddetti.
Ancak AİHM, gazetecilerin gözaltına alınma ve tutuklanma süreçlerinin AİHS’yi ihlal ettiğine hükmetti.
Suçlamaya gerekçe gösterilen haber ve yazıların “terör örgütü propagandası” şüphesi için makul bir kanıt oluşturmayacağını belirten AİHM, tutuklanan bütün gazetecilerin özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmetti.

Cumhuriyet Davası Kronolojisi
Ahmet Şık
Gazeteci Ahmet Şık, Aralık 2016’da “terör örgütü propagandası” iddiasıyla evine baskın yapılarak gözaltına alındı.
İfade sürecinde savcı, Şık’a 11 tweet ve Cumhuriyet gazetesindeki 5 yazısı hakkında sorular sordu.
Aynı gün İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği, yargılama öncesi Şık’ın tutuklanmasına karar verdi. Şık’ın tutukluluğu “kaçma şüphesi olduğu” gerekçe gösterilerek devam ettirildi.

Ahmet Şık’a 3 Gün İçme Suyu Verilmedi
Mart 2018’de Şık serbest bırakıldı. Ancak bir ay sonra Şık’a aynı davadan 7 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Yargıtay 2019’da bu kararı bozdu. Şık’ın davası halen Yargıtay’da bekliyor.
Ahmet Şık, AYM’ye bireysel başvuru yaptı. Ancak AYM başvuruyu “açıkça dayanaktan yoksun” bularak reddetti.
Ancak AİHM, Şık’ın davaya konu olan haber ve yazılarının “araştırmacı gazetecilik” kapsamında değerlendirildiğine ve suç olarak değerlendirilemeyeceğine karar verdi ve Şık’ın ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.
Ayrıca Şık’ın tutuklanmasının makul bir şüphe olmaksızın keyfi ve hukuka aykırı olduğuna hükmeden AİHM, Şık’ın özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Selahattin Demirtaş
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Kasım 2016’da evine baskın yapılarak gözaltına alındı ve aynı gün tutuklandı.
Demirtaş’a yöneltilen suçlamalar arasında ise "terör örgütü yöneticiliği", "terör örgütü propagandası yapmak", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik" gibi iddialar bulunuyordu. Demirtaş hakkında 142 yıla kadar hapis cezası istendi.
Gözaltına alındıktan 13 gün sonra Demirtaş, tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması, ifade özgürlüğü ve siyasi faaliyetlerinin engellenmesi gibi gerekçelerle AYM'ye başvurdu. Ancak AYM, bir yıl sonra verdiği kararda, Demirtaş'ın başvurusunu reddetti.
Daha sonra AYM, Haziran 2020’de verdiği kararda Demirtaş’ın tutukluluk süresinin makul süreyi aştığı nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Bu kararın ardından, Demirtaş'ın avukatları tahliye talebinde bulundu, ancak bu talepler “süre aşımı” nedeniyle reddedildi.
AİHM ise Kasım 2018’de verdiği kararda Demirtaş'ın tutukluluğunun AİHS’nin 5. maddesinin 3. fıkrası (makul süre içinde yargılanma hakkı) ve 18. maddesi (hakların kısıtlanmasının sınırları) kapsamında ihlal oluşturduğuna karar verdi.
Ayrıca AİHM, tutukluluğun makul şüpheye dayanmadığını ve siyasi amaçlarla yapıldığını belirterek, Demirtaş'ın derhal serbest bırakılması gerektiğine hükmetti.
Türkiye'nin itirazı üzerine dosyayı yeniden inceleyen AİHM Büyük Dairesi de Aralık 2020’de verdiği kararda AİHM'nin verdiği kararı onadı. Böylelikle AİHM, Demirtaş’ın tutukluluğunun siyasi amaçlı olduğunu ve derhal serbest bırakılması gerektiğini bir kez daha vurgulamış oldu.
Figen Yüksekdağ

HDP'nin eski eş genel başkanı Figen Yüksekdağ da Kasım 2016'da benzer şekilde evine yapılan baskınla gözaltına alındı ve tutuklandı.
Şubat 2017’de Yüksekdağ'ın milletvekilliği, hakkında kesinleşen hapis cezası nedeniyle düşürüldü. Bu karar, AYM tarafından "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlali" olarak değerlendirildi. AYM, Yüksekdağ'a 30 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Yüksekdağ, tutukluluğunun hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle AYM’ye başvurdu. Ancak, AYM, Yüksekdağ’ın başvurusunu reddetti.
Daha sonra Yüksekdağ, hukuka aykırı tutukluluk ve ifade özgürlüğü ihlalleri gerekçesiyle AİHM’ye başvurdu.
Kasım 2022’de AİHM, Yüksekdağ’ın dokunulmazlığının kaldırılması ve tutuklanmasının özgürlük ve güvenlik hakkı ile ifade özgürlüğü ihlali oluşturduğuna hükmetti.
Mahkeme ayrıca, AİHS'nin 18. maddesinin (hakların kısıtlanmasının sınırları) ihlal edildiğine karar vererek, Türkiye'yi toplamda 184.600 Euro manevi tazminat ödemeye mahkum etti.
Haziran 2023 tarihinde AİHM, Yüksekdağ ve Demirtaş'ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz süreçlerinde etkili bir hukuki yardım alamadıkları gerekçesiyle yaptıkları başvuruyu da karara bağladı. Bu kararda AİHM, Türkiye'nin Yüksekdağ ve Demirtaş’ın özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal ettiğine karar verdi ve Yüksekdağ ve Demirtaş’a manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ ile ilgili bir kez daha ‘hak ihlali’ kararı verdi
(EC)