"Künt travma sonucu meydana geldikleri saptanmış olan yaraların kaba dayak olarak bilinen işkence yöntemi bulgularıyla uyumlu olduğu..."
Engin Çeber'in otopsi raporunda böyle yazıyor. İstanbul Adli Tıp Kurumu'nun hazırladığı 4 Kasım tarihli raporda, Çeber'in ölümünün "künt kafa travmasına bağlı beyin kanaması ve bu nedenle gelişen komplikasyonlar sonucu" gerçekleştiği yazılı.
Doç. Dr. Bülent Şam, Uz. Dr. Yaçın Büyük, Dr. Erdem Okdemir ve Dr. Fikret Yeşiloğlu'nun hazırladığı rapora göre, Çeber'in vücudunda saptanan yaralar 10 Ekim'deki ölümünden 4-7 gün önce, yani Metris Cezaevi'nde bulunduğu sırada meydana gelmiş.
İç kanamalar
Raporda Çeber'in vücudunda fiziksel şiddet nedeniyle oluşmuş birçok yaygın iç kanama alanları saptandığı belirtiliyor.
Sol kalçada uyluğa uzanan 30x17 santimetrelik ekimoz (çürük) Çeber'in ölümünden 5-7 gün önce meydana gelmiş.
En az dört günlük beyin kanaması
Adli Tıp uzmanları, düğer tüm yaraların ve Çeber'in ölümüyle sonuçlanan beyin kanamasınınsa 4-5 gün önce meydana geldiğini yazdı. Bu, 7 Ekim'de hastaneye kaldırılan Çeber'in, cezaevindeyken beyin kanaması geçirdiğini gösteriyor.
Alet kullanılıp kullanılmadığı anlaşılamadı
Raporda, yaraların eskiliği nedeniyle, fiziksel şiddette alet kullanılıp kullanılmadığının anlaşılamadığı yazılı.
Ancak Çeber'le birlikte gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra cezaevine konan arkadaşları Cihan Gün ve Özgür Karakaya, savcıya verdikleri ifadede işkenceyi ayrıntılarıyla anlatmış, Metris cezaevine getirildikleri 30 Eylül'de önce ahşap copla, tekme ve tokatla, ertesi günlerde kapı açma demiri, tahta sopa, plastik sandalye, tekme ve tokatla dövüldüklerini bildirmişti.
İşkence kesinleşmiş oldu
Çeber'in ölümüyle ilgili altı cezaevi görevlisi işkence değil, "kasten insan öldürmek" suçlamasıyla tutuklanmışlardı. Bu suçun cezasıyla, işkenceyle ölüme neden olmanın cezası farklı. İşkenceyle ölüme neden olmak, ağırlaştırılmış ömür boyu hapisle, yani yasadaki en ağır cezayla cezalandırılıyor.
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, işkence nedeniyle Çeber'in yakınlarından özür dilemiş, 19 cezaevi görevlisini uzaklaştırdıklarını açıklamıştı.
Cezaevi "Bize getirildiğinde dövülmüştü" demişti
Cezaevi yöneticisi, Meclis İnsan Hakları Komisyonu'nun Çeber'in ölümünü araştıran heyetine, "Çeber cezaevine dövülmüş olarak getirildi" demişti.
Ancak Çeber ve arkadaşlarına işkence yapılmasıyla ilgili ifadesi alınan 35 polis, serbest bırakılmıştı. Çeber ailesinin avukatı Taylan Tanay, gözaltı sürecinde alınan doktor raporlarının, Çeber ve arkadaşlarına polisin gözaltına alındıkları süre içinde de işkence yapıldığını gösterdiğini söylemişti.
28 Eylül'de gözaltına alındı, 10 Ekim'de öldü
Çeber ve üç arkadaşı, 28 Eylül'de, Ferhat Gerçek'i vuran ve felç kalmasına neden olan polisin hâlâ tutuklanmamış olmasını protesto ettikleri basın açıklamasının ardından gözaltına alınmışlardı. Tutuklama kararının ardından Aysu Baykal Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevi'ne, Çeber, Gün ve Karakaya Metris'e gönderilmişlerdi. (TK)