Boğaziçi Üniversitesi'nde (B.Ü.) gerçekleştirilen "Emek Haftası" etkililikleri kapsamında dün (17 Nisan) "Çokuluslu Şirketlerin Gıda Krizine Etkileri" başlıklı bir panel düzenlendi.
Kolaylaştırıcılığını B.Ü. Sosyoloji Bölümü'nden Yrd. Doç. Zafer Yenal'ın yaptığı panele B.Ü Tarih Bölümü'nden Prof. Dr. Huricihan İslamoğlu, Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, Üzüm Üreticileri Sendikası (ÜZÜM-SEN) Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu ve Tütün Üreticileri Sendikası (TÜTÜN-SEN) Genel Başkanı Ali Bülent Erdem konuşmacı olarak katıldılar.
İslamoğlu: Sosyal demokrasinin söyleyecek sözü kalmadı
Bir süredir Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki tarımsal üretim sahalarında araştırma yürüten İslamoğlu, Türkiye tarımında 2000'den bu yana IMF, Dünya Bankası uzmanlarının önerileri ve Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası doğrultusunda küresel piyasa düzeninin hakim kılındığını ileri sürdü.
Daha verimli bir tarımsal sektör vaadiyle ulusötesi şirketlerin tarladan sofraya üretim zincirine egemen olduğunu söyleyen İslamoğlu, bu sürecin Türkiye'de çoğunluğu oluşturan küçük ve orta büyüklükteki üreticiler için iflas ve açlık anlamına geleceğini savundu.
İslamoğlu yine de "Tütün ve mısır dışında olmuş-bitmiş bir şey yok" diyerek bu sürece karşı mücadelelerle sonuç alınabileceğini iddia etti. Türkiyeli çiftçilerin henüz mülksüzleşmediğini söyleyen İslamoğlu, "Çözüm bürokratik devlet denetimindeki eski ekonomik yapıya dönmekte değil. Küçük ve orta büyüklükteki çiftçiler üretim zincirine kendi örgütlenmeleriyle dahil olmalı" dedi.
Atalık: Krizin nedeni biyoyakıt üretimi
Atalık ise konuşmasında dünyadaki gıda krizinin birincil nedeni olarak gördüğü biyoyakıt üretimine değindi. Çokuluslu şirketlerin ve finans sektörünün yaklaşan ekonomik krize karşı hızla gıda sektörüne yatırım yapmaya başladığını vurgulayan Atalık, tarım alanlarının giderek artan oranlarda biyoyakıt üretimine ayrılmasının milyarlarca insanı açlık tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığını savundu.
Atalık, tarımda kooperatifleşmenin, desteklerin arttırılmasının ve tarımsal altyapının geliştirilmesinin önemine de dikkat çekti.
Çobanoğlu: Çiftçi mücadeleleri yükseliyor
Hükümetin küçük üreticiliği tasfiye etmeye yöneldiğini ileri süren Çobanoğlu, uluslararası tekellerin gıda egemenliği çabalarına sahne olan bu sürecin üretici mücadelelerini de yükselttiğini vurguladı, "21. yy. dünyada çiftçi mücadelelerinin tarihi olacak" dedi.
Erdem: Çiftçi kendi toprağında işçileşiyor
Erdem ise sözleşmeli üreticiliğe dikkat çekerek çiftçilerin artık ananevi üretim biçimlerini sürdüremediğini, üretilecek ürünün cinsini, miktarını, ne zaman ve nasıl üretileceğini gıda tekellerinin dikte ettiğini söyledi. Bu durumun üreticiyi üretim sürecine ve ürününe yabancılaştırdığını savunan Erdem, sonucun çiftçinin kendi tarlasında işçileşmesi olduğunu ileri sürdü.
Konuşmaları kısaca yorumlayan Yenal da "Yeni dönemde tarım ve köy meselesi şehirlerden ayrı düşünülemez, kırsal ve kentsel sektörler iç içe" dedi. (KM/GG)