Avukatlarına göre polis merkezlerinde ve Metris cezaevinde işkence gördükten sonra bugün Şişli Etfal Hastanesi'nde hayatını kaybeden Engin Çeber'le birlikte gözaltına alınan ve işkence gören Cihan Gün ve Özgür Karakaya yaşadıklarını Bakırköy savcısı Cevdet Doğan'a anlattı ve şikayetçi oldu.
Gün, Karakaya ve Sarıyer savcısının "polise mukavemet" suçlamasıyla tutuklama kararı verdiği diğer kişi Aysu Baykal, hâlâ cezaevindeler. Karakaya ve Gündüz, dün (9 Ekim) savcıya cezaevinde verdikleri ifadede, polis aracında, merkezinde ve cezaevinde kendilerine yapılan işkenceyi ayrıntılarıyla anlatıyor.
"Basın açıklaması yasal dedik"
Sarıyer'de, Ferhat Gerçek'i vuran polisin tutuklanması için basın açıklaması yaparken polislerin "yasadışı" dediğini, kendilerinin basın açıklamasının yasal olduğunu söylemelerinden sonra da polislerin kimlik kontrolü yapıp kendilerini gözaltına aldığını anlatan Gün, İstinye Polis Merkezi'ne getirilene kadar kelepçeli oldukları halde dövüldüklerini söylüyor. Nezarethane önünde yere yatırıldıklarını, tekme tokatla dövüldüklerini, kafalarına ayakla basıldığını, kollarını çekerek kelepçenin zarar vermesine neden olduklarını, cinsel organlarına tekme atıldığını, kalçalarının taciz amaçlı sıkıldığını anlatıyor.
"Sizi linç ettiririm"
Daha sonra İstinye Devlet Hastanesi'ne götürüldüklerini söyleyen Gün, çıkışta kısa boylu, esmer bir polisin "Sizleri terörist diye bu insanlara linç ettiririm" dediğini anlatıyor. Daha sonra polis aracında tahta sopalarla dövülüyorlar.
Asayiş Büro Amirliği'nde parmak izi vermek istemediklerinde yine dövülüyorlar. "Teröristler" diye bağırıyor ve küfür ediyorlar. Gün'ün polisin çektiği sol kulağında iki gün işitme kaybı oluşuyor. Karakaya da bu binanın girişinde bir polisin elindeki copu göstererek "bunu k..ına sokacağım" dediğini anlatıyor.
"Aysu bayıldı"
Gün, soyadını bilmediği Aliye adlı bir kadın polisin Aysu Baykal'ı dövdüğünü, saçını çektiğini anlatıyor. Karakaya da Baykal'ın bir süre baygınlık geçirmesi üzere buradan yeniden karakola götürüldüklerini söylüyor.
Sabaha kadar nezarethanede bekletildikten sonra yeniden hastaneye oradan yeniden amirliğe götürülüyorlar. Karakaya hastane çıkışında farklı bir karakola götürüldüğünü burada bir polisin kendini havaya kaldırıp yere attığını, dizinin üstüne düştüğünü, ayrıca tokat da attığını söylüyor. Amirlikte zorla parmak izleri alınıyor. Dövülüyorlar. Karakaya "Bir tanesi ayakkabısını ağzıma sokmaya çalışıyordu. Bir tanesi de kalçalarımı okşar tarzda bir hareket yaptı"diyor.
Metris'te zorla soyarak arama
Sarıyer savcılığının tutuklama kararı vermesinin ardından 30 Eylül'de Metris cezaevine götürülüyorlar. Gün ve Karakaya burada bir jandarma astsubayın ve erlerin soyunarak aranmaya itiraz etmeleri üzerine ahşap copla, tekme ve tokatla dövdüğünü anlatıyorlar. Gün astsubayı "1,80-1,90 boylarında, kısa saçlı, renkli gözlü" diye anlatıyor. Karakaya da bir başka astsubayın kendisine kafa attığını söylüyor. Zorla soyuluyorlar ve aranıyorlar.
Ertesi günlerdeyse, sayımda ayağa kalkıp sıraya girmedikleri bahanesiyle infaz memurları tarafından sürekli kapı açma demiri, tahta sopa, plastik sandalye, tekme ve tokatla dövüldüklerini söylüyorlar. Bir seferinde de üzerlerine yarım saat süreyle su dökülüyor.
"Engin'in burnu kanıyordu"
Karakaya Metris'e getirildikleri 29 Eylül'de gün Çeber'i koğuştan dışarı çıkarıp dövdüklerini, 1 Ekim sabahı da koridorda dövüldüğünde Çeber'in burnunun kanadığını gördüğünü anlatıyor.
"Çok hastayım diyordu"
Gün, havalandırmadan konuştuğu yan koğuştaki Çeber'in kendisine saldırıldığını, çok hasta olduğunu, daha fazla konuşamayacağını kısık sesle söylediğini anlatıyor.
Doktor isteklerine ret
Karakaya ve Gün doktora gitme isteklerini defalarca dile getirdiklerini, ancak cezaevi görevlilerinin bunu hep reddettiğini anlatıyor. Sonunda 8 Ekim'de Bayrampaşa Devlet Hastanesi'ne gönderiliyorlar. Bu süre içinde cezaevi doktoruna da gösterilmediklerini söylüyorlar.