Mevsimlik tarım işçilerine sağlanacak olanaklar, sorumlu birimler, kaynaklar ve alınacak diğer önlemler yeni bir genelge ile düzenlendi.
Mevsimlik tarım işçiliği için daha önce bir düzenleme vardı. 19 Nisan 2017 günü Resmi Gazete’de yayınlanan “Mevsimlik Tarım İşçileri” başlıklı Başbakanlık Genelgesi, 2010 yılında yayınlanan “Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi” hakkında 2010/6 sayılı Başbakanlık genelgesini yürürlükten kaldırdı.
Yeni genelgenin ne değişiklikler getirdiğini ve mevsimlik tarım işçilerin sorunlarını çözüp çözemeyeceğine geçmeden önce iki soruya yanıt verelim:
2010’da yayınlanan genelge neden değiştirildi? Mevsimlik tarım işçilerinin hakları neden mevcut iş kanunuyla karşılanmıyor?
İş Kanunu ve diğer kanunlarda mevsimlik tarım işçileri
4857 sayılı İş Kanunu bağlamında işyerinde çalışan işçi sayısı 51 ve üstü olmadıkça tarım işyerlerinin ve buralarda çalışanların İş Kanunu’na tabi olmadıklarını biliyoruz. Ayrıca İş Kanunu kapsamında olsa bile, niteliği itibarıyla 30 günden az sürecek süreksiz işlere, bazı maddeleri hariç İş Kanunu hükümleri uygulanamıyor. Bu nedenlerle, tarım işlerinin önemli bir bölümü ve doğal olarak mevsimlik tarım işleri İş Kanunundan yararlanamıyor.
Borçlar Kanunu
Buna mukabil tarım işleri ve doğal olarak mevsimlik tarım işleri 6098 sayılı Borçlar Kanunu kapsamında. Ancak, Borçlar Kanunu hükümleri geçerli olsa da, yasa hükümlerini hayata geçirecek birim ve uygulamayı takip edecek denetim sistemi bulunmadığından, Başbakanlığın, 2010 yılında mevsimlik tarım işlerinde çalışanların barınma, ulaşım, güvenlik vb. gereksinimlerini düzenlemek amacıyla kamusal kurum ve kaynakları harekete geçiren bir genelgeyi yürürlüğe koyduğunu görüyoruz (2010/6).
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu
Esasen, 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu tüm sektörleri ve çalışanları kapsadığından, sınırlı olarak tanımlanmış “kapsam dışı” kalanlar arasında tarım sektörü bulunmadığından, tarım işlerinin tümü dolayısıyla mevsimlik tarım işleri ve bu işlerde çalışanlar da İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında bulunuyor. Bu nedenle, mevsimlik tarım işçileri de, sağlık ve güvenlik açısından düzenlenmiş bu yasanın dolayısıyla iş denetiminin kapsamında. Yani, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve ilgili yönetmeliklerinin mevsimlik tarım işyerlerinde de uygulanması gerekiyor. Şu halde, mevsimlik tarım işçilerini çalıştıran toprak sahipleri, hem 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hem 6098 sayılı Borçlar Kanunu, hem de kapsama giren tarım işyerleri için 4857 sayılı İş Kanunu açısından işveren statüsündedirler. Özetle, mevsimlik tarım işçilerine karşı onları çalıştıran toprak sahibi işverenler, onların sağlıklı ve güvenli ortamlarda çalışmalarını sağlamaktan birinci derecede sorumludurlar. Örneğin, işyerinde (tarlada) meydana gelebilecek, sakatlanma veya ölümle sonuçlanabilecek kazalar, 6331 sayılı Kanun kapsamında iş kazasıdır ve toprak sahibi işveren doğrudan sorumludur.
2010 Genelgesinin sorunları
Zaten, toprak sahibi işverenin bu konumundan dolayı, 2010/6 sayılı genelgede, bazı yükümlülükler örneğin mevsimlik tarım işçilerinin barınma yerlerinin temininde işveren öncelikle yükümlü tutulmuştu.
Halbuki, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun hayata geçmesine ve tarım işleri, dolayısıyla mevsimlik tarım işleri de kanun kapsamında olmasına karşın, bu kanundan kaynaklanan yükümlülüklerin işveren tarafından yerine getirilmesi doğrultusunda toprak sahibi işverenlerin geçen sürede etkin ve yaygın biçimde bilgilendirilmesi, eğitilmesi, denetlenmesi söz konusu olmamış, yasal gelişmeler bağlamında 2010/6 sayılı genelge gözden geçirilmeden yürürlükte kalmıştır. Üstelik, geçen süre içinde yerelde bazı iyi niyetli çabalara ve uygulamalara karşın, genelge hükümlerinin hayata geçemediğini söylemek de haksızlık olmayacaktır.
2017 Genelgesi’nde neler var?
Nitekim, uygulamada etkisiz kalan 2010/6 sayılı genelge yürürlükten kaldırıldı ve yerine 2017/6 sayılı genelge yürürlüğe konuldu (RG:19.04.2017/30043). Bugün, özellikle 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında olmaları nedeniyle, mevsimlik tarım işlerinde toprak sahibi işverenlerin yükümlülükleri açık olarak bilindiğinden yeni genelgede, işveren yükümlülüklerini önceleyen ve kamu tarafından üstlenilecek konuları düzenleyen bir yaklaşımın benimsenmesi beklenirdi. Halbuki, 2017/6 sayılı genelgede, yükümlülüklerin tamamen kamu yönetimlerine ve kaynaklarına bırakıldığı, değil yükümlülüklerin hatırlatılması, işveren kavramının dahi kullanılmadığı görülüyor.
Yeni genelgeye göre;
- Valiler, mevsimlik tarım işçiliğinin yoğun olduğu yerlerde eğitim ve sosyal faaliyetleri ile işçilerin temel ihtiyaçlarını giderebilecek ortak kullanım alanları için, emniyetli, ekonomik, estetik, fonksiyonel, prefabrik veya betonarme, çelik iskeletli yeterli büyüklükte bina ile elektriği, suyu, kanalizasyonu bulunan geçici yerleşim alanları oluşturmakla yükümlü kılınıyor.
- Geçici yerleşim alanları, olumsuzluklardan, doğa olaylarından etkilenmeyecek, yol ve altyapı hizmetlerinin kolaylıkla sağlanacağı, işçi sayısına uygun büyüklükte Hazine taşınmazlarından seçilecek.
- Geçici yerleşim alanlarına su ve elektrik verilmesine ilişkin abonelik ve kullanım bedelleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan İl Özel İdaresi bütçesine aktarılacak.
- Belediyeler ve il özel idareleri, haşerelere karşı ilaçlama ve temiz içme suyunu karşılayacak.
- İl sağlık müdürlükleri, sağlık hizmeti götürecek, sağlık personeli yoğunlaştırılacak, bilgiler METİP* sistemine aktarılacak.
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, il müdürlükleri aracılığıyla yaşlı, çocuk, engelliye hizmet götürecek, çocuk gelişim uzmanları, çocuklara eğitim ve bakım hizmetleri sunacak.
- MEB, 2016/5 sayılı iç genelge hükümlerini uygulayacak, okul kıyafetleri, malzemeleri, sosyal yardım ve dayanışma vakıfları tarafından sağlanacak, kayıtlar METİP’e aktarılacak.
- İl müftülükleri, işçilerin, ailelerin inanç ve ibadet ihtiyaçlarını karşılayacak.
- İş Kur, halk eğitim merkezleri, mesleki eğitim merkezleri, mevsimlik tarım işçilerine eğitim, meslek edindirme kursları düzenleyecek.
- Özel istihdam Büroları ve kayıtlı tarım aracıları vasıtasıyla istihdam teşvik edilecek.
- Valiliklerce, İl düzeyinde alınacak önlemler, ilan edilecek, gözlenecek, denetlenecek, idari ve cezai yaptırım uygulanacak,
- Göç veren illerde işçilere ve tarım aracılarına, göç alan illerde ise işverenlere ve yöre halkına bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapılacak.
- Eylem planında ilk önce, geçici yerleşim alanlarının oluşturulmasına yer verilecek.
- Yapılacak harcamaların finans kaynağı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İl Özel İdareleri, Belediyeler ile Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakfı olacak.
Genelgede, yukarda değinilen hizmetler dışında, uygulamaya, sorumluluklara, usul ve esaslara değinen diğer düzenlemeler de bulunuyor.
Mevsimlik tarım işçiliği, başlangıçta da vurgulandığı üzere esas olarak bir işçi işveren ilişkisidir. Mevsimlik tarım işleri, 6098 sayılı Borçlar Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hatta, 51 ve daha fazla mevsimlik tarım işçisi çalıştıran tarım işyerleri İş Kanunu kapsamındadır.
Mevsimlik tarım işçisi olan mülteciler için yenilik var mı?
Ayrıca, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanunu ve “Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik” çerçevesinde özellikle “geçici koruma” altına alınan yabancılara (tanımı gereği Suriyeli, Iraklı vb.), mevsimlik tarım ve hayvancılık işlerinde çalışabilmeleri için “çalışma izni muafiyeti” tanındı.
Bu yasal düzenlemeler ışığında mevsimlik tarım ve hayvancılık işçiliğinin zaman içinde yoğun olarak söz konusu yabancı işçilerle sürdürülebileceği düşünüldüğünde, mevsimlik tarım ve hayvancılık işlerinin, olağan işçi işveren ilişkileri bağlamında ele alınmasını yürütecek idari alt yapının ( izleme, bilgilendirme, eğitim, denetim) bir an önce oluşturulmasına geçilmesi beklenir.
Halbuki 2017/6 sayılı genelgeyle sağlanmaya çalışılan hizmetlerin önemli bir bölümü doğrudan toprak sahibi işverenin yükümlülükleri arasında olmasına karşın, işverenin yasal yükümlülüklerine girenler de dâhil olmak üzere, tüm hizmetlerin kamu kurumları ve kaynaklarıyla ele alınmaya çalışıldığı görülüyor. Mevsimlik tarım işlerinde çalışanların çalışma ilişkisinden kaynaklanan sorunları da kamu eliyle çözümlenmek isteniyor. Üstelik fonksiyonel kılınan kurumlar ve kaynaklar farklı olduğundan, bunların koordineli bir şekilde çalışmalarının sağlanması gerekiyor ki bu da kolay değil. Nitekim 2010/6 sayılı genelgenin yetersiz kalmasının temel nedenlerinden biri de bu olsa gerek.
Mevsimlik tarım işçiliği, bu yıl yeni genelgenin şemsiyesi altında gerçekleşecek. Uygulamayı izleyip gelişmeleri görmek için mevsim sonunu beklemek gerekiyor. (DK/HK)
* METİP: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2014'te yürürlüğe koyduğu Mevsimlik Gezici Tarım İşçilerinin Çalışma ve Sosyal Hayatlarının İyileştirilmesi Projesi. Bu proje 2010 Başbakanlık Genelgesi çerçevesinde oluşturulmuştu.