1968 Baharı Paris duvar yazılarından biridir sanırım. "Bir filozof sizi yanıtladığında ona sorduğunuz soruyu unutmuş olursunuz." Kendine münhasır derinlikte, kafa karıştıran, alengirli cümleler, yanıtlanması istenilmeyen soruları başından kurnazca savar.
Kendimi bildim bileli Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'den bir şeyler isteyip durur. Yok, efendim Fener Rum Patrikhane'si Rum Patrikhanesi'ne iade edilsin, askerliğe alternatif kamu hizmeti sunulsun, uzun tutukluluk süreleri kısaltılsın, düşünce özgürlüğü getirilsin, işkence ve kötü muameleyi engelleyen yasalar çıkartılsın, homofobi ve transfobiyle mücadelede medya, okul ve topluma sinmiş önyargılar üzerinde etkin çalışmalar yapılsın (...) gibi onlarca direktif...
Türkiye Cumhuriyeti ne yapar peki? "Dibim kara ama seninki benden daha kara"nın verdiği cesaretle "One Minute" der, "Reformlarımızı sürdüreceğiz, özgür bir Türkiye inşa ediyoruz" der. Dış politika jargonunun yumuşak üslubuna prim vermez, lafı gediğine oturtur, "Durmak yok, yola devam" der.
"Bir hatip sizinle konuştuğunda onunla ilgili şikâyetlerinizi unutmuş olursunuz." Kendine münhasır özgüvende, has samimiyetin doruklarında, mertliğin tarihini kapak olsun diye tekrar tekrar yazan cümleler, stilli anlatımlar da öyle.
Lafla peynir gemisi nereye kadar yürüsün. İcraatların da uluslararası sözleşmeler ve taahhütlerde geçen yükümlülüklerle alakası olmayınca PR (Public Relations ve Political Relations çift anlamıyla) çalışmalar, projeler şart oluyor.
Nasıl mı? Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye'nin sancılı dönemlerini ve olaylarını anlatan filmlerin de içinde yer aldığı 10 filmlik bir DVD seti hazırlıyormuş. Akşam Gazetesinin haberine göre 'Türk Sineması Prestij DVD Seti' adını taşıyan çalışma için Bakanlığa bağlı Sinema ve Telif Hakları Genel Müdürlüğü bünyesinde bir ekip oluşturmuş.
"Kurul önce 25 film seçti, sayı 10′a düşürüldü. 15 yapım ise telif hakları, vizyonda olması gibi nedenlerle elendi. Filmler için İngilizce, Rusça, Arapça ve Çince altyazılar hazırlanacak. 10 filmlik set, 2012′den itibaren Türkiye'deki büyükelçiliklere, yurtdışındaki Türk temsilciliklerine, ziyarete gelen yabancı siyasiler ve ünlü konuklara verilecek. Çeşitli ülkelerde Türk Filmleri Günleri düzenlenmesi de planlanıyor. Seçilen filmlerde, 12 Eylül darbesi, cezaevleri ve ölüm orucu gibi konulara değinenlerin de olması dikkat çekti."
Prestij DVD setinde, yer yer arşiv görüntüleriyle ölüm oruçlarına ve Hayata Dönüş Operasyonuna değinen "Sonbahar", 12 Eylül sonrası Adıyaman'da bir grup amatör müzisyenin başına gelenleri trajikomik bir dille anlatan "Beynelmilel", tayini Şanlıurfa'ya çıkan genç bir öğretmenin hiç Türkçe bilmeyen öğrencileriyle geçirdiği bir yılı belgesel nitelikte anlatan "İki Dil Bir Bavul" gibi filmler var.
Yalnız ufak bir dil problemi var. Kültür ve Turizm Bakanlığı 'Türk Sineması Prestij DVD Seti" hazırlamış. Bahsi geçen filmler arasında hikâyesini, Kürt bölgelerinde geçen olaylardan, yaşananlardan alan filmler var. Dolayısıyla "Türkiye Sineması" deseymiş daha doğru olurmuş.
Umberto Eco, İtalyan faşizminin bir diktatörlük olduğunu söylerken parantez içerisinde rejimin totaliter olmadığını da belirtir. Bunu da şöyle açıklar: "Ilımlı oluşundan değil, ideolojisinin felsefi zayıflığı yüzünden." (1) (Filmlerin anlaşılabilir senaryolarına istinaden bu şıkkı eliyoruz) Misal, İtalyan faşizmi, Hermetik akımın anlaşılması güç -enigmatic- yazılarının protestolarına izin vermiştir ve her türlü muhalefetlerine göz yummuştur.
Devam eder Eco: "Bütün bunlar İtalyan faşizminin hoşgörülü olduğu anlamına gelmez. Gramsci, ölene kadar hapiste kalmıştır; Giacomo Matteotti ve Rosselli Kardeşler gibi muhalefet liderleri suikastlara kurban gitmişler; özgür basın susturulmuş, sendikalar dağıtılmış, siyasal muhalifler ücra adalara sürülmüşlerdir." (2) İlginçtir, İtalyan faşizmi hakkında bir şeyler bilmiyor olsak dahi bu sıralananlar tanıdık gelebilir bizlere.
Prestij DVD setinin "olayı" basit aslında.12 Eylül geride kaldı. Hayata Dönüş Operasyonu Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlığı döneminde yapılmadı. "İki Dil Bir Bavul" filminde anlatılmak istenenler için göstermelik de olsa bir Kürt açılımı var elimizde. KCK yapılanmasının çökertilmesi için bir süreliğine her şeyin askıya alındığı da unutulmamalı. Yani her şey tastamam.
Hızla kirletilmek üzere temiz bir sayfa açılmış gibi. Kirlenene kadar nice film konusu çıkar bu hükümetten. Bakalım o filmler "Türk Sineması"nın prestijini sağlayabilecek mi? (FG/HK)
1- Umberto Eco, Beş Ahlak Yazısı, Kemal Atakay (çev.), İstanbul: Can Yayınları, 2011, 4. Basım, s. 34
2- Eco, s. 38