Bilim ve Teknik Dergisi'nin Mart sayısının sansürlenmesiyle başlayan süreci hepimiz yakından izledik.
Haziran ayında Bilim ve Teknik evrim kuramıyla ilgili bir dosya hazırlayıp bunu kapak yapınca genel bir memnuniyet havası oluştu.
Ancak bu sayının genel ve ayrıntılı bir değerlendirmesi bildiğim kadarıyla henüz yapılmadı. Biraz gecikmiş olsam da bu vakte kadar yapılmadığından bu ayrıntılı incelemeyi yapma sorumluluğundan kaçınamadım.
"Çekingen" ve "Titiz" Bir Başyazı:
Çiğdem Atakuman'ın görevden alınmasının ardından Bilim ve Teknik'in Genel Yayın Yönetmeni olan Adnan Bahadır'ın başyazısı "Çekingen ve titiz bir dehanın..." diye başlıyor. Doğruya doğru, Charles Darwin hem titiz hem de çekingen bir insandı. Ancak aylar süren sansür tartışmalarının ardından zaten nahoş bir kapakla başlayan evrim sayısı, başyazının da olumsuz bir sıfatla başlamasıyla, ilerleyen sayfalarda karşılaşılabileceklerim konusunda bir karamsarlığa düşmeme neden oldu.
Ancak detaylı incelemenin ardından artık "çekingen"in Darwin'i değil, Bahadır'ın (ve belki de TÜBİTAK'ın) halet-i ruhiyesini nitelediğine ikna oldum.
Titiz mi? Onun da Nükhet Yetiş'in ERC toplantısında sarf ettiği "Biz yaptığımız işi ciddi ve titiz yapmayı seven bir ekibiz" sözlerinden kaynaklandığını düşünüyorum.
Bahadır'ın başyazısında itiraz edebileceğim tüm bir paragraf ve birkaç başka ifade olsa da bunlar başka tartışmaların konusu olduklarından üzerinde durmuyorum.
Ancak bu paragrafları yazarken Türlerin Kökeni'nin uzun adının başyazı da yanlış yazıldığını fark ettim.
Kitabın kısa adı dilimize "Türlerin Kökeni" olarak yerleşmişse de, maalesef uzun ve çetrefilli adının yazımı çeşit çeşittir.
Ancak hiç birisinde "Preservation" kelimesi "konum" diye çevrilmez.
Derginin içinde de aynı yanlışa rastlıyoruz. Belli ki Bahadır kendi yazısının başlığındaki ismi de içerideki çeviriden kopyalayıp yapıştırıvermiş. Sonuç değişmiyor. Yayın yönetmeni olarak elbette bu hatayı görmesi gereken kişi kendisidir. Bu "işlerini titiz yapmayı seven ekibe", 'kitabın adını doğru yazsaydınız bari?' demekten kendimizi alamıyoruz.
Neden Tümüyle Çeviri?
Radikal Gazetesi, Bilim ve Teknik'in evrim dosyasını şu şekilde duyurdu:
"Haziran sayısında gerçekten de Darwin kapak oldu. Ancak Mart sayısındaki sansürlenen Darwin dosyasının aksine, kelebek kapağıyla çıkan haziran sayısında tüm yazıların çeviri olması, Türkiye'den özgün bir çalışmaya yer verilmemesi dikkat çekti."
TÜBİTAK neden tümüyle çeviriden oluşan bir evrim dosyası hazırlama yoluna gitti? Böyle bir dosyayı hazırlayacak yetkinlikte evrimsel biyologlarımız yok mudur?
Türkiye evrimsel biyoloji alanında ileri bir ülke sayılamaz. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan "Darwin: Hassas Bir Konu" başlıklı yazı dizimin ülkemiz biyoloji bölümlerinin durumunu aşağı yukarı yansıttığını düşünüyorum.
Ancak "Bir dosya hazırlayacak kadar da mı yok?" diye sorarsak, yanıtımız "elbette var" olacaktır.
Mart ayındaki sansürün ardından NTV Bilim'in Nisan'da çıkardığı evrim dosyası tümüyle, Türkiyeli evrimsel biyolog ve ekologların kaleme aldığı özgün yazılardan oluşuyordu.
Sadece Üniversite Konseylerinin organize ettiği Evrim Bilim Eğitim Sempozyumu'na konuşmacı olarak katılan onlarca akademisyen vardı.
Böyle bir dosya hazırlanmasına katkıda bulunabileceğini düşündüğüm bilim insanlarının hemen hepsi sansür olayının duyulmasıyla zaten TÜBİTAK'ı protesto etmişlerdi.
Nükhet Yetiş'in sansürü ve vaat edilen evrim sayının "özür sayısı" olduğunu reddeden açıklamasında "biz titiz ekibiz" dedikten hemen sonra "Bu olay olsa da yapacaktık, olmasa da yapacaktık" demişti.
Eee peki kiminle hazırlanıyordunuz? O saatten sonra kendilerini protesto eden insanlara el açmak istenmemiş olabilir.
Dahası bu "evrimci hocalar" artık kaçınılmaz hale gelen evrim dosyasında, TÜBİTAK'ın hiç de girmek istemediği konulara girmek isteyebilirlerdi.
Tümüyle kendilerinin karar vereceği makaleleri basıp kurtulmayı daha risksiz bulmuş olmalılar.
Evrim Dosyasının Tasarımı
Dosyada ağırlıklı olarak, popüler bilim dergisi Scientific American'ın Ocak 2009'da yayınladığı evrim dosyasında yer alan makalelerden yararlanılmış.
Bunun dışında Science'ın 6 Şubat 2009 tarihli sayısından alınan ve "Sanat ve Simgeselliğin Kökenleri Üzerine" yazısı, Brain Connection'dan alınan "Dilin Evrimi" makalesiyle New Scientist'ten alınan "Evrim: Gelecek 200 Yıl" yazısıyla dosya tamamlanmış.
Hem "Sanat ve Simgesellik" hem de "Dilin Evrimi" konularına uzak olduğumdan bunları değerlendirmenin dışında bıraktım.
Zaten dosyadaki yedi başlıktan dördünün alındığı Scientific American makaleleriyle New Scientist yazısı dosyanın büyük bir bölümünü oluşturduğundan anlamlı sonuçlara ulaşmamız mümkün olacaktır.
Scientific American'ın Ocak ayında çıkardığı on makaleden oluşan "Evrimin Evrimi" özel sayısı ile Bilim ve Teknik'in Haziran ayında bu sayıyı temel alarak hazırladığı dördü Scientific American'dan yedi makaleden oluşan "Evrim Teorisi" sayısını konu başlıkları açısından karşılaştırdığımızda en "zararsız" ve tepki çekmeyecek konuların itinayla seçilmiş olduğunu görüyoruz.
İnsan evrimiyle ilgili üç makaleden biri bile dosyaya konmamış ve ABD gibi ülkemiz açısından da ciddi bir sorun olan evrim karşıtlığı makalesiyle, insan zihni ile ilgili bir makale dosya dışı bırakılmış.
Bunların yerini doldurmak üzere seçilen makaleler ise açıkça insana özgü olan "Sanat ve Simgesellik" ile "Dilin Evrimi" konuları.
Burada açıkça görünen insan ve doğa dualizmine dikkat çekmek istiyorum. İnsanın dili ve sanatı bir yanda, insanın yararına kullanılabilecek evrim (yani doğa) bir yanda.
Türkiyeli evrim-karşıtlarının doğadaki canlıların doğal seçilimle evrimleşmesiyle, yani küçük değişimler geçirip ortam koşullarına uyarlanmasıyla bir sorunları yoktur.
Yeter ki türler başka bir türe dönüşmesin, Adem ile Havva'ya dokunulmasın ve yaşamın evriminin hedefsiz, yönsüz, rastlantısal ilahi müdahaleye gerek duymayan, tümüyle doğal bir süreç olduğu ileri sürülmesin.
Bu, "evrimin teknolojisini, faydalarını alalım ama ne anlama geliyor bilmesek daha iyi olur" demek değil midir?
Evrim: Gelecek 200 Yıl
Bilim ve Teknik'in evrim dosyasının son parçası, New Scientist'tan alınan "Evolution: The next 200 years" başlıklı yazı, "Önümüzdeki iki yüzyıl içinde sizce evrim biliminde ne gibi gelişmeler olacak?" şeklindeki soruya ünlü bilim insanlarının verdiği kısa yanıtların alt alta dizilmesinden oluşuyor.
Bizim dosyadaysa bu yazıdaki her bilim insanının yanıtı ayrı bir sayfanın kenarına kırmızı puntolarla yerleştirilmiş.
İlk anda ne olduklarını anlamak zor oluyor, "okuduğum makaleyle bunun ne ilgisi var şimdi" diyorsunuz.
Mesela "Sanat ve Simgeselliğin Kökenleri Üzerine" makalesinde paleobotanikçi David Lincher bize bitki fosillerinden bahsediyor.
Diğer makalelerin aksine kaynak da belirtilmemiş. Sonuç olarak bütün bir dosya boyunca bir takım ünlü bilim insanlarının "evrim hakkında şunu bilmiyoruz, bunu bilmiyoruz, bu konuda daha çok yol almalıyız" vb. konuyla ilgisiz ifadeleriyle karşılaşıyorsunuz.
Bu gerçekten önemli bilim insanlarının söyledikleri bu mizanpaj sayesinde okunmaz hale gelmiş olsa da özellikle okunmalı.
Ancak hiçbir ek bilgi verilmeden serpiştirilen bu görüşlerle sanki bir "evrimcilerin itirafları" tadı yakalanmaya çalışılmış gibi de görünmüyor değil.
Çevirilerin niteliği
Scientific American makalelerini Bilim ve Teknik çevirileriyle karşılaştırdıktan sonra bu "titiz çalışmayı seven ekibin" evrim dosyasındaki her bir makaleyi, konuya hiç de hakim olmayan farklı insanlara çevirtip, yine çok sayıda ya da gerçekte hiçbir işlevi olmayan tek bir redaktörün denetiminden geçirdikten sonra konunun uzmanı birine okutmadan alelacele bastırılmak suretiyle yayınladığı kanaatine vardım.
Bu arada bardağın dolu tarafını gördüğümü de belirtmeliyim, "hayır biz bunu biyologlara yaptırdık" derlerse durum daha da vahim demektir.
Dergi son dakikada matbaadan geri çağrılmadığına göre TÜBİTAK'ın "iç işleyişlerinde bir sorun yaşanmadığını" varsaymak zorundayız.
O zaman hem Ömer Cebeci, hem de yayın kurulunun geri kalanı bu metinleri okudu, öyle değil mi?
Yoksa Ömer Cebeci kesintiye uğratıncaya sürdürülen ve bence çok yanlış olan yayın kurulu üyelerinin dergiyi tüm diğer okurlarla birlikte, yayınlandıktan sonra, görmesi uygulamasına geri mi dönüldü?
Çevirilerin düşük niteliği
Tüm terminolojik hatalar, anlamı bozacak derece kötü çevrilen bölümlerin varlığı Bilim ve Teknik açısından kabul edilemez derecede feci bir nitelik kaybına işaret ediyor.
Bunun derginin geneli içinde geçerli mi yoksa bu dosyaya özgü bir durum mu olduğunun ayrıca soruşturulması gerekir.
"Darwin'in Yaşayan Mirası ndan" adlı makalenin 35. sayfasında yer alan bir resim altı yazısında "üç omurgalı dikenli balık" ile onun "arka kalça yüzgeçleri" her halde bu dosyada yapılmış en absürd hatadır.
"Üç omurgalı" yaratıkları, eğer "yapışık üçüz" diye bir şey yoksa, ancak Harun Yahya'nın hayalini kurduğu geçiş biçimi tasvirlerinde görebiliriz.
O yüzden bu gafı art niyetsiz bir harunyahyasallık olarak tanımlayabiliriz.
Yeri gelmişken belirtelim, resim altı ve şekil içi yazıları genellikle asıl metni çevirenden farklı bir çevirmen tarafından yapılmış gibi duruyor.
Böylece serpiştirilen New Scientist alıntılarıyla birlikte bir sayfada üç farklı çevirmenden ürünlerle karşılaşma şansına sahip oluyoruz.
Bu kargaşa içinde bir resim altı yazısının çevrildikten sonra ikinci bir göze takılmadan yayınlanma olasılığı oluyor demek ki. Yine de bu çeviriyi yapan eğer "google translate" değilse "üç omurga" ve "balık kalçaları"nda bir gariplik olduğunu fark etmemesi yine de enteresan.
Biraz daha açalım: Three spined-stickleback isimli balık Türkçe'ye dikenlibalık ya da dikencebalığı olarak çevriliyor. "Three spined" ise bize bu dikenlibalığın "üç dikeni" olduğunu bildiriyor. "Spine" İngilizce'de dikenin yanı sıra omurga anlamına da geliyor. Ama tabii yeryüzünde bildiğim kadarıyla birden fazla omurgaya sahip bir canlı yok...
İspat, elzem, tavsiye, spesifik
"Bugünün Dünyasında Evrimden Faydalanmak" makalesinde ilk dikkati çeken "ispat, elzem, tavsiye" gibi sözcüklerin varlığıdır. Normalde Bilim ve Teknik'te bunların yerine "kanıt, zorunlu/gerekli, öneri" kullanılır.
Kelime düşmanlığı/ayrımcılığı yaptığım sanılmasın. Yeri geldikçe ben de bu kelimeleri severek ve isteyerek kullanıyorum. Hepimiz de kullanıyoruz, ancak Bilim ve Teknik'de ortak bir dil tutturulması açısından bu ve bunun gibi kelimeler Türkçe alternatifleriyle değiştirilirdi. Dosya boyunca aynı durumun Türkçe karşılığı olan İngilizce kökenli (spesifik gibi) kelimeler için de geçerli olduğunu belirtelim. Bu durumun editoryal bir zafiyete işaret etmenin ötesinde bir anlamı olduğunu sanmıyorum.
Darwin Day sitesinin tanıtımı
Derginin 27. sayfada ana metnin yanında "Blog for Darwin" oluşumunun logosuna ve "Darwin Day" sitesinin tanıtımına yer verilmiş.
Scientific American'ın tümüne değil de sadece metinlerine ulaşabildiğimden emin olamasam da bunların da bu dergiden geldiğini tahmin ediyorum. Darwin Day sitesinin Bilim ve Teknik'teki tanıtımı şöyle "2009: Doğa bilimcinin 12 Şubat'taki doğum günü Darwin Günü olarak kutlandı. Bu kapsamda en azından 10 ülkede pek çok etkinlik yapılıyor. Etkinliklerle ilgili güncel gelişmeler www.darwinday.com adresinde yer alıyor."
İnsan sormadan edemiyor: Peki ya Türkiye'de yapılan etkinlikler, Türkiye'ye evrim konulu konferanslar vermeye gelen dünyaca ünlü bilim insanları, bunlardan herhangi birinin haberi yıl boyunca Bilim ve Teknik'te yer aldı mı? Bu konuda kesin bir görüşüm yok, şu an tüm sayılar elimin altında değil ama bu dosyaya en azından bu konuda bir bölüm, hadi onu da çok gördünüz, bari bu etkinliklerin bir kısmını duyuran TÜBA'nın web sayfasına bir bağlantı verseydiniz, olmaz mıydı?
Kapaktaki harunyahyasallıklar
Sansür tartışmaları ilk patlak verdiğinde de söylemiştim, eğer Mart sayısının kapağında "Darwin 200 Yaşında" başlığı ve Darwin'in ayna gibi bir portresi olmasaydı içerdeki yazılar sansüre uğramadan yayınlanır, kimsenin de ruhu duymazdı.
Çünkü TÜBİTAK yönetimi derginin kapağının içeriğinden çok daha önemli olduğunun farkında.
Eğer Mart sayısını böyle kelebekten ve hâlâ nereye saklayacaklarını bilemedikleri Darwin'in suretini hiç barındırmayan bir kapakla yayınlansalardı, TÜBİTAK evrim sayısı çıkarmış, çıkarmamış kimsenin ruhu duymazdı.
Nitekim Haziran sayısının kapağında Darwin'i ve evrimi görmek herkesi tatmin etmiş gibi duruyor. Yani sansür esas olarak Darwin'li kapağa yapılmıştı.
Peki Haziran ayının kapağı Darwin kapağı mı? Hayır değil. Yani TÜBİTAK evrim dosyası çıkardı ama hâlâ Darwin'i kapak yapmaya cesaret edebilmiş değil...
Haziran kapağı aslında Mart'ta sansürlenen kapağın bir türevi: İlk kapakta yer alan objelerin yeri değiştirilmiş, merkezde duran genç Darwin'in kaldırılıp yerine kelebek monte edilmiş ve kapak baştan aşağı maviye bulanmış. İncir yaprağı koysaydınız bari!.
Genç ve daha sempatik Darwin'in yeriniyse nereye saklanacağını bilinememiş sakallı Darwin almış.
Bunun bilinçli bir tercih olduğundan şüphem yok. Bilim ve Teknik'in ilk kapağında olduğu gibi, Nature ve pek çok başka yerde de bu yıl için Darwin'in gençlik resminin kullanılması aslında Darwin'e yönelik önyargıları kırmaya yönelik bilinçli bir tercihin ürünüydü.
Tıpkı ayyuka çıkmış sansüre rağmen genç Darwin'in yerine sakallı, bir kenara atılmış ve maviye bulanarak neredeyse görünmez hale getirilmiş Darwin suretinin, bilinçli bir tercihin ürünü olması gibi...
"Evrim Teorisi" vs "Evrim Kuramı"
İngilizce'nin "theory"sinin yerine Türkçe'nin "teori" ve "kuram" olmak üzere iki farklı sözcüğe sahip olması bizim açımızdan bir şanstır.
Türkçe teori, "theory" gibi evrim kuramını "sadece bir teori" saldırısına karşı savunmasız kılarken "kuram"da bu zayıflık bulunmaz.
Kuram sözcüğü kulağa her zaman teoriden daha güvenilir gelir. Bu yüzden ülkemizde evrim kuramının anlaşılması amacıyla çalışan insanlar çoğunlukla "teori"yi değil "kuram"ı kullanmayı tercih ederler.
Belki bu hassasiyetten değil ama Türkçe karşılığı olan kavramların Türkçe'lerinin kullanılmasından dolayı Bilim ve Teknik'te bugüne kadar hep teori değil kuram kullanılagelmiştir.
Hatta evrim dosyasının terminoloji ve çeviri hatalarıyla dolu sayfaları boyunca bile bir kez "teori" sözcüğü geçmez, hepsi kuramdır.
Derginin yirmi dördüncü sayfasındaki, dosyanın ilk makalesinin başlığı "150 Yıl Sonra Evrim Kuramı"dır. Dahası, baş yazıyı yazan Bahadır bile "teori" yerine kuram sözcüğünü tercih etmişken kapaktaki başlık nasıl "Evrim Teorisi" olabilmiştir?
Sonuçlar:
TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisinin evrim dosyası içeren 499. sayısı açıkça göstermektedir ki:
TÜBİTAK 20-30 sayfalık bir metni eli yüzü düzgün bir biçimde çevirtecek yetenekten yoksun bir hale gelmiştir.
Kapağında Darwin var diye hazır dergiyi matbaadan döndüren zihniyet kurum içinde hâlâ etkindir ve kapak tasarımdaki maharetlerini Haziran sayısında göstermiştir.
TÜBİTAK niteliksiz ve hatalı bir iş yapmak pahasına konunun uzmanlarına danışmaktan imtina edebilmektedir.
Bilim ve Teknik Dergisi editoryal açıdan çökmüştür.
Tüm belirtiler evrim dosyasının Mart ayındaki sansürün ardından hazırlanmaya başladığına işaret etmektedir.
Ayrıca;
Bu sayının tüm bu trajik sonuçlarının yanı sıra bir de "komik" sonucu vardır:
Adnan Oktar'ın istediği biçimde bir ara form paleontoloji yoluyla olmasa da kötü-çeviri yoluyla TÜBİTAK tarafından ortaya çıkarılmıştır: Üç omurgalı, arka-kalça-yüzgeçli dikenli balık. TÜBİTAK, derhal Adnan Oktar'dan vaat edilen ödülü talep etmelidir. (MG/EZÖ)
Yukarıda ileri sürdüğüm görüşlere dair kanıtlar için tıklayınız