Öyle bir ortamda yaşıyoruz ki, her taraftan yalan, çarpıtma bombardımanına tabi tutuluyoruz. Ölçme, kavramları yerli yerinde kullanma, olayları neden-sonuç bağlamında değerlendirme gibi bilgi ve değerler sistemimizi altüst etmeyi amaç edinen iktidar ve onun ideolojik aygıtlarının bunu büyük ölçüde başardığı kanısındayım.
Teröristler insanlık suçunu işlemeye devam ediyorlar. Toplum olarak bunun acılarını yaşıyoruz derken, katiller Paris’te katliam yaptılar.
Terörizm ve özellikle de gündemde olan IŞİD terörünü bağlamlarıyla birlikte değerlendirmek bu yazının konusunu epeyi aşar. Bu alanda bazı çarpıtmalara değineceğim.
El Kaide, Nusra, IŞİD örgütleri terör eylemleri yaptığında hemen ve ısrarla söylenen bir söz var: Müslüman’dan terörist, teröristten de Müslüman olmaz! Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dilinde pelesenk oldu bu.
Neden böyle söylüyorlar?
Müslüman’ı teröristten ayrı tutmak için!
Böyle söyleyenlerin (tabi Erdoğan ve gibiler hariç) İslam/Müslüman kimliğinin terörizmle yan yana anılmasını istememesini anlıyorum. Ancak Müslüman’dan terörist olmaz demek, gerçeği gizlemektir! On binlerce kafa kesici IŞİD militanı uzaydan mı geldi? Bunlar hangi toplumların içinden çıktılar?
Fransa’daki katliamlar için Erdoğan, Fransa halkına ve Cumhurbaşkanı Hollande'a başsağlığı dileklerinde bulunarak "Terörün dini, milleti, ırkı, vatanı yoktur. Terörizmin hepsi kötüdür. Teröristin hepsi kötüdür. Benim teröristim iyi seninki kötü mantığını bir kenara bırakmak gerekir. Terörün kendi iddialarını ve varlık sebebiyle değerlendiremedikçe bu meselenin üstesinden gelemeyeceğimiz ortadadır" dedi.
Bir kere terörizmin, teröristin hepsi kötüdür demek, yağmur ıslaktır demek gibi bir totolojidir! Geçelim bunları.
Bu açıklamadaki çelişki şudur: Hem terörün dini, milleti, ırkı, vatanı yoktur deniliyor; arkasından da terörün kendi iddialarını ve varlık sebebiyle değerlendirmedikçe bu meselenin üstesinden gelemeyeceğimiz ortadır deniliyor. Aslında son cümle doğru ve yerinde bir tespit. Ancak terörün kendi iddialarını ve varlık sebebini değerlendirebilmek için tam da onun kimlik ve ideolojik dayanaklarını incelemeye tabi tutmak gerekir! Eğer terörün siyasi, etnik, dini, ideolojik, kültürel kimliği yoksa onun iddiaları ve varlık sebebi nasıl bilinebilir?
Teröristin kimliği vardır!
İslamcı teröristleri Müslüman kimlikli saymamak kurnazlıktır, sorumluluktan kaçmaktır!
Bugünkü çatışmalar yüzeyde bir din/mezhep çatışması olarak cereyan etse de, temelinde bölgesel ve uluslararası çıkarlar yatıyor. Ancak hemen her bir IŞİD militanı Allah, İslam ve cennet uğruna çarpıştıklarına inanıyorlar! Şimdi bu inançları onun taşıyıcısı olan militandan ayrı kılmak mümkün mü? Zaten o militan, dini o şekilde yorumladığı için o davanın bir militanı oluyor!
Yani Müslüman’dan terörist olmaz demekle olmuyor bu işler.
Müslüman ülkelerdeki bu çatışmaların, şiddetin, düşmanlığın, mutsuzluğun, fakirliğin, terörizmin ekonomik nedenlerle birlikte İslam dininden ayrı düşünülmesi de imkânsızdır! Tamam, Batı’nın dahli olmakla birlikte her olumsuzluğu Batı’ya yıkmak, halkları aldatmaya yönelik bir başka kurnazlıktır!
Doğru soru şudur: İslam ülkeleri neden geri ve kötü bir durumdadır? Neden Müslümanlar birbirilerini boğazlıyorlar? İslam dininden hareketle yeni bir dünya tasavvur edilebilir mi?
Bu korkunç ve insanlık düşmanı halin nedenleri doğru çözümlenince, değil İslam’dan, herhangi bir dinden hareketle de bir dünya düzeninin, toplum biçiminin tasavvur edilemeyeceği görülecektir!
El Kaide, IŞİD gibi örgütler İslam dini içerisinden ideolojik dayanaklar oluşturarak kendilerince İslamcı bir düzen vaaz ediyorlar. Altını çizerek belirtelim ki, İslamcıların vaaz ettikleri toplum yapılarının hiçbirinde demokrasi yoktur.
Seküler ideolojik dayanakları olan teröristler ile İslamcı teröristleri ayıran çok önemli bir özellik var. İslamcı teröristlerin din uğruna şehit olarak cennete gitmek gibi müthiş bir idealleri var. İşte böylesi bir dogmatik gerekçe, bu tür terörün ne denli derin, yaygın ve tehlikeli olduğunun işaretidir. İslam dininin bir şehidi olmak ve cennete gitmek için bir dünyanın yakılması gerekiyorsa, yakmaktan geri durmayacaklardan oluşan bir terör örgütü, bu referansını hangi dinden alıyor? Şiddetin her türünü büyük bir zevk ve kinle uygulayan ve hatta intihar bombacısı olan bu kişiler, hangi kültürel ve ideolojik kaynaklardan besleniyor? Bunu görmezden gelmek, doğrudan terörün üstünü örtmeye çalışmaktır ki, pisliği halının altına süpürmekten daha beter bir durumdur.
Terörizmi soyut tarzda lanetlemek bir formalitedir. Asıl olan ise, IŞİD gibi örgüt ve görüşler karşısında ideolojik tavır almaktır. İslam dünyasının dışından gelen siyasal ve ideolojik eleştiri ve tavır almalara göre içeriden, yani İslam dünyasından yapılan eleştiriler daha etkin olur. İdeolojik, moral ve kültürel kaynağını dinden alan bir terörizmle mücadele etmek çok daha zordur çünkü bu terör örgütleri çok daha kolay eleman devşirirler ve şehit olmak onlar için en üst mertebedir. Bunun için terör ve şiddeti yalıtmanın en etkin yolu, içerden itiraz ve ayağa kalkmaktır. Ne yazık ki, böyle bir eleştiri, tavır göremiyoruz! İslamcı terör eylemlerine karşı hiçbir İslam ülkesi açık, kesin, ciddi tepkiler göstermedi!
Terörü kimliksizleştirmek, dolaylı olarak teröristlerin işine gelir!
Bu anlayışa sahip iktidarların İslamcı teröristlerle mücadelesinin hep yüzeysel kalması açıktır. Bazen diyorum ki yüzeysel kalsın, yeter ki destek olmasınlar! (HŞ/HK)
* Fotoğraf: Samuel Corum - Washington/AA