Halka ve Olaylara Tercüman gazetesi, Hrant Dink'in öldürülmesinin yıldönümünde, bir yıldır çok çeşitli vesilelerle gündemde kalan olayı birinci sayfasına taşımadı.
Dink, kurucusu olduğu Agos'ta yayınlanan yazılarının anlamı kaydırılıp hedef göstermiş, bu sayede mahkemede "Türklüğe hakaret"ten mahkum edilmişti. 19 Ocak 2007'de bir milliyetçi tarafından öldürüldü. Tercüman, 19 Ocak 2008'de iki yazarı, Perihan Mağden ve Ece Temelkuran'ı hedef gösterdi.
Genelkurmay, gazete, hakaret...
İki yazarın resimlerinin de yayınlandığı "Bu kadınlar yollarını şaşırmış" başlıklı haber şöyle:
"Bayrak düşmanı Mağden'e büyük tepki yağarken bir çirkin daha ortaya çıktı. Ece Temelkuran da, Türk bayrağına hakaret etme cüretinde bulundu, suç işledi.(...) Adı son dönemde polemiklerle anılan Radikal Yazarı Perihan Mağden’in Türk kimliğinden uzak, çirkin sözlerine tepkiler sağanak gibi oldu."
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt, önceki hafta "kan"la boyanmış bir Türk bayrağını gazetecilere gösterdi. Kırşehir'de bir grup öğrenci bu bayrağı parmaklarını kanatarak yapmıştı. Büyükanıt, çocuklarla gurur duyuyordu ve herkesin de gurur duymasını istiyordu. Tercüman, Büyükanıt'ın gösterdiği "bayrak"ı okurlarına promosyon olarak dağıttı.
İki yazarın tepkisi
Mağden, 15 Ocak'ta "Kandan Bayrak" başlıklı bir yazı yazdı. Çocukları bu hale getiren militarist, savaş ve şiddet yanlısı ortama, bunu olumlayan Büyükanıt'a tepkisini gösteriyordu. Derdini şöyle özetliyordu: "Bu topraklarda ARTIK kimse ölmesin. Bu topraklarda ölmeye, öldürmeye methiyeler düzülmesin! Bu topraklarda böyle patolojik dışavurumlara alkış ve gözyaşı tutulmasın. Şehit 'edebiyatı' yapılmasın."
Temelkuran da 18 Ocak'ta "Kan bayrağı, bayrak kanı" başlıklı yazısında, bayrak ve kan üzerinden konuşanlarla ilgili hissettiklerini paylaşıyordu: "Çocuklardan bayrak, bayraklardan ölü çocuklar yapan bu gürültü bitse."
Filmi başa sararken
Hrant Dink, öldürülmeden bir hafta önce yazdığı yazıda "neden hedef seçildiğini" anlatmıştı.
Her şey Sabiha Gökçen'in Ermeni olduğuyla ilgili bir haberin Agos'ta yayınlanması ve ana akım medyada, Hürriyet'te iktibas edilmesiyle başlamıştı. Genelkurmay, "böyle bir [milli] sembolün ne olursa olsun tartışmaya açılmaması gerektiğini" belirten bir açıklama yaptı. Sonra her şey çok hızlı gelişti. Dink, tam tersini kastettiği bir yazı dolayısıyla Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinden, "Türklüğe hakaret"ten mahkum edilen ilk yazar oldu.
Şimdi isimleri, nesneleri, tarihleri değiştirin; Dink'in yazısının başında bir yerlerde durduğumuzu görebilirsiniz. Tercüman gazetesi "kimse ölmesin" diyen ve ölümü övenlere tepki gösteren iki yazarın "suç işlediğini" söylüyor. Bunun sonunun nereye gittiğini 19 Ocak 2008'de herkes bir kez daha hatırladı; bu defa geç kalmadan tepki göstermek gerekiyor. (EÜ/TK)