Etraf ya da ahali, toz duman içinde gün ve gecelerini savuradururken, birileri anlayamama seanslarının yarısında, oksijeni boldur diye kafalarını pencerelerinden İstanbul'un keşfine bırakırken, biz de bize düşen güzergâhtan ve kartlardan tiyatro ile yolumuza devam edelim.
Geçtiğimiz haftaları, Tiyatro Pera'da üçlü seri (oyun izleyerek) yaparak kapattım, ajandamdaki açıklarımı... Sizin de yolunuz Taksim Sıraselviler'deki Tiyatro Pera'ya düşerse, bu üç oyunu mutlaka izleyin, benden söylemesi!
Seyir Defteri ve Şerefe Hatıralar performanslarıyla beni kendilerine hayran bırakan Nesrin Kazakaya ve ekibi, yine tadı damaklarda kalan oyunlarına es vermiyor, tam gaz devam diyor. Bize de usta Ortaçgil (Bülent) kıvamında "oyuna devam" demek düşüyor.
Dobrinja'da düğün
İlk oyunumuz Nesrin Kazankaya'nın yazıp-yönettiği ve aynı zamanda önemli rollerden birini üstlendiği Dobrinja'da Düğün.
Sahnede büyüleyen oyunculuk ustalığıyla, bende her daim heyecan patlaması yaratan Nihat İleri, Levent Öktem, Kayhan Teker, Başak Meşe ve Zeynep Özden'in başrollerini paylaştığı eser, "Çehov"severlerin kadrajından da kaçmayacak türden. Dobrinja Düğün, Eleştirmenler Birliği "Yılın Oyunu" Ödülü dahil, 5 ödüllün de sahibi.
Oyun, 1993'te, Yugoslavya iç savaşının ikinci yılında geçiyor. Dobrinja ise Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'nın bir mahallesi. Müslüman Boşnaklar'ın yaşam mücadelesi verdiği Saraybosna, Sırp kuşatması altındadır.
1992-1996 yılları arasında, Avrupa'nın ortasında ve tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen, milliyetçilik adına "etnik temizliğe" dönüşen Yugoslavya iç savaşı, tarihin en büyük kıyımlarından biri haline gelmiştir.
Özellikle çok uluslu, çok dinli ve çok kültürlü bir kent olan Saraybosna'da, savaşın en ağır yıkımı yaşanmıştır. Kentte iki günlük ateşkes ilan edilmiştir ve yıkıntılar arasında yan yana iki evde yaşayan iki aile, evin yıkılmakta kurtulmuş küçük bahçesinde, gece bir düğün yapacaklardır.
Düğün, kendi yaptıkları canlı müzikle, dansla ve yoksunluk içinde hazırlanmış bir sofrayla kutlanır. Hazırlıklarla geçen sabah, öğleden sonra ve düğünle sonlanan akşam; savaşın içinde bir günün trilogyasını oluşturur.
Bu zaman kesitinde, savaşta yaşanan acılar, ölümler, kırık hayatlar, kayıp aşklar ve savaşla yitirilen insani değerler sorgulanır. Bu insanların varoluşlarının tek dayanağı ise; savaşa rağmen müzikle ve dansla buluşturdukları umutları, tutkuları ve direnişleridir.
Venedik taciri
Tiyatro Pera'daki serimin ikinci eseri ise; W. Shakespeare'in yazdığı, hem beyazperdeyi, hem de tiyatro sahnelerini şereflendiren, yine Nesrin Kazankaya'nın çevirip-yönettiği "Venedik Taciri".
Mehmet Ali Kaptanlar, Nesrin Kazankaya, Can Başak, Muhammet Uzuner, Başak Meşe ve Kayhan Teker gibi usta oyuncuların rol aldığı bu klasik eseri neredeyse bilmeyeniniz yok gibidir. Şimdi bir de Tiyatro Pera'nın gözünden seyir edelim diyorsanız, işte size güzel bir fırsat daha.
Önemli bir ticaret merkezi olan İtalya'nın Venedik kentinde geçen oyuna adını veren, yüksek burjuva Antonio, deniz aşırı ticaret yapmaktadır. Antonio'nun yakın dostu Bassanio ise burjuva dünyasının ihtişamı içinde tüm servetini savrukça yitirmiştir.
Bassanio, Belmont'ta zengin bir kadın olan Portia ile evlenebilmek için Antonio'dan borç para ister. Antonio bütün parasını gemilere yatırdığından dostu için para taciri Musevi Shylock'tan faiziyle borç para ister. Shylock, piyasada kazancına engel olan ve kendisini her fırsatta aşağılayan Antonio'ya borç para vermeyi ilginç bir koşul öne sürerek kabul eder. Shylock, paranın vadesi karşılığında faiz yerine Antonio'nun vücudundan kalbine yakın bir yerden yarım kilo et ister.
Antonio ise gemilerinden kazanacağı paraya güvendiği için bu ölümcül senede imza atmayı kabul eder. Oyunda Hıristiyan ve Museviler'in iş dünyasının eğlenceli ve gerilimli ilişkilerinde para, güç, mevki, aşk, ticaret, adalet kavramları sorgulanıyor.
Venedik kenti, para ilişkilerinin ve borsanın olduğu gibi; aşkların ve karnavalların da merkezidir. Sularla çevrili kentin kanalları hem büyüleyici, hem de ürkütücüdür.
Rahat yaşamaya övgü
Serimin son izlenceliği ise; (Benim adamım tanımında tiyatro dünyasında asla yan çizemeyeceğim şahsiyet) Bertolt Brecht'in "Schweyk İkinci Dünya Savaşı'nda", "Arturo Ui'nin Önlenebilir Tırmanışı" ve "Üç Kuruşluk Opera" oyunlarından ve "Faşizm Üzerine Yazılar"ından Nesrin Kazankaya'nın uyarlayıp yönettiği "Rahat Yaşamaya Övgü (Brecht Kabare)" adlı müzikli eser.
Oyunda; Kurt Weill, Hanns Eisler ve Turgay Erdener'in müzikleri kullanılıyor. Çeviriler Yücel Erten ve Nesrin Kazankaya tarafından gerçekleştirilmiş. 5 kişilik bir orkestranın da yer aldığı oyunda; Levent Öktem, Başak Meşe, Erdinç Anaz, Volkan Aktan, Zeynep Özden ve Ezgi Kasapoğlu başrolü paylaşıyor.
"Rahat Yaşamaya Övgü (Brecht Kabare)" oyunu, kapitalist sömürü düzenini, paylaşım savaşlarını, faşizmin yükselişini ve bunun karşısında küçük burjuvazinin vurdumduymaz tavrını ve genelde ahlak anlayışını konu alıyor.
Sıradan insanın kendi sonunu hazırlayan olaylar karşısındaki aymazlığı, komik ve ironik bir yaklaşımla sorgulanan oyunda; Brecht'in dediği gibi: "Kapitalizm çarkı zorbalığa başvurulmazsa dönememektedir. Koşullar ne denli kötüleşirse, akıl da o denli azalır."
Oyunlardan seçilen sahneler ve sahneler arasında köprü oluşturan Brecht'in "Faşizm Üzerine Yazılar"ı, bir kabare dünyası içinde sergilenmekte.
Müzikli, danslı ve eğlenceli kabare görüntüsünün ışıltıları, vahşi kapitalist sisteminin göz boyayan görünümü gibidir. Kazınınca altında yatan yoksulluk, savaş ve ahlaksızlık ortaya çıkacaktır.
Tarihin bize sahneden düştüğü notu çok da uzaklarda aramaya gerek yok, ne dersiniz? Şimdilik benden bu kadar... Size ise "Biz Hiç Yorulmadık / Biz Hiç Yenilemedik / Desem Yalan / Oyuna Devam / Biz Hiç Kaybolmadık / Biz Hiç Kaybetmedik / Desem Yalan / Oyuna Devam.." Ortaçgil naifliğinde iyi seyirler diliyorum!..(EBM/EÖ)
(*) www.tiyatropera.com (212) 245 30 08