Sol Cephe Bastile'i geri aldı. Nation'dan (Ulus'tan) yola çıkan yürüyüş kolu Bastille'i işgal etti.
Havanın yağmurlu olacağı açıklanmıştı ama şans Sol Cephe'nin adayı Jean-Luc Melenchon'un yanındaydı. Hava güneşli değildi ama yağmur da yağmadı.
30 bin kişi mi dediniz?
18 Mart Pazar miting öncesi Sol Cephe yöneticileri 30 bin kişi beklediklerini duyuruyorlardı. Katılım beklenenden çok fazla oldu. Melenchon'u dinlemeye polise göre 50, düzenleyicilere göre 120 bin kişi geldi.
Onbinler "Sivil ayaklanma, sivil devrim" sloganı etrafında toplandılar. Sol Cephe adayı 20 dakikalık konuşmasında "Halkların ilkbaharını başlatma" çağrısı yaptı.
Melenchon "oylarınızla bir gedik açın, buradan geçecek Yunanlı ve ardından Alman yoldaşlarımızın oyları liberal modelin nefesini kesecek" sözleriyle "Fransa'nın her köşesinde Cumhuriyetin sokaklarının ve meydanlarının doldurulması" çağrısını yaptı.
Miting Enternasyonal ve La Marseillaise (Fransız ulusal marşı) söylenerek son buldu.
Yüzde 11 başarısı
Seçim kampanyasının başlarında sesini duyurmakta zorlanan Melenchon, önce komünistleri daha sonra da solun solunu etrafında toplamayı başardı, sola yeni bir dinamik kazandırdı.
Melenchon'nun kampanyasının yükünü büyük ölçüde komünist militanların çekmesi de başlangıçta kendisiyle kuşkuyla bakan Komünist militanların güvenini kazandığını gösteriyor.
1974 yılında sosyalistlerle gerçekleştirilen "ortak program''dan bu yana ilk kez komünistlerin kendi adayları Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yer almıyor; ama buna karşılık uzun zamandır ilk kez komünist partinin düşünceleri, sürekli küçülmekte olan tabanlarının dışında daha geniş bir çevrede yankı buluyor.
Gençlerin katılımı gözle görünür bir şekilde artmış durumda. Kampanyanın yürütücüleri arasında gençler çoğunlukta. Gençliğin bir kesiminin harekete katılması, kuşkusuz, Melenchon'nun en büyük başarısı.
Bugün, Melenchon, Yeni Antikapitalist Parti'nin (NPA) ve İşçi Mücadelesi'nin (LO) oy tabanlarını da çekim alanı içine alarak kamuoyu yoklamalarında oy oranını yüzde 11'e yükseltti.
Melanchon'a oy verme çağrısı
22 Mart tarihli Liberation Gazetesi'nde, Antikapitalist Parti Ulusal Konseyi'nin iki üyesinin imzaladığı bir çağrı metni yayınlandı.
Daha önce LCR'in (Troçkist Devrimci Komünist Mücadele) üyesi olan ve kendilerini antikapitalist solun militanı olarak niteleyen imzacılar, Yeni Antikapitalist Parti'nin kuruluşunda kararlaştırılan 'antikapitalist bir kitle partisi" oluşturma düşüncesinden çark edildiğini, tekrar "marjinalleşme" yoluna girildiğini ileri sürüyorlar.
Sol Cephe'nin adayı Melanchon'nun liderliğinde sürekli yükseliş gösteren dinamiğin, krizin sosyal-liberal yönetimini ve kemer sıkma politikalarını reddeden bir militan bir güç ve seçim potansiyeli oluşturduğuna vurgu yaparak, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunda, 22 Nisan'da Melanchon'a oy verme çağrısında bulunuyorlar.
Oyunuz boşa gitmesin
Sosyalist tabanda bile Melenchon sempatiyle karşılanıyor. Ama bu sempati aynı zamanda kuşku ve endişe de yaratıyor.
Solun adaylarının 2002 yılında olduğu gibi elenerek, ikinci turda adaysız kalma korkusu ağır basıyor. 2002'de sol, sağ ile aşırı sağ arasında bir seçim yapmak zorunda kalmıştı.
Sosyalist Parti yöneticileri de oy tabanındaki kaymayı engellemek için, "oyununuz boşa gitmesin-oyununuz değerini bilin" çağrısı yapıyor.
Sosyalist aday ile Sol Cephe'nin adayı arasındaki oy kaymalarının analizi oldukça ilginç. Melenchon'un lehine her yarım puanlık artış aslında Hollande'dan bir puanlık bir kayışa karşılık geliyor. Çünkü aynı zamanda Melenchon'tan Hollande'a yarım puanlık bir kayma var.
Hollande'dan Melenchon'a kayışın ana nedeni, Hollande'ın solculuğuna duyulan kuşku ve Melenchon'un konuşma yeteneği.
Melenchon, Sosyalist Parti'nin "oyununuz boşa gitmesin-oyununuz değerini bilin" çağrısına, "oyunuzun değerini bilmek bize oy vermektir" sözleriyle yanıt veriyor.
Sol Cephe'nin oylarının yüzde 12'ye hatta bazılarının umduğu gibi yüzde 15'e çıkmasının Sosyalist aday Hollande'ı daha da sola çekebileceği düşünülüyor.
Şimdiden gözler, ikinci turdan hemen sonra, Haziran ayında yapılacak milletvekilliği seçimlerine dönmüş durumda. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazanılan dinamik aracılığıyla Hollande üzerinde baskı unsuru oluşturulmaya çalışılıyor.
Bazıları daha da umutlu. Kampanyanın sürprizinin, seçimin sürprizine dönüşmesini bekliyorlar.
Seçim barometresi, 19 Mart't açıklanan kamuoyu yoklamalarına göre oy verme eğilimleri:
Nicola Sarkozy: Yüzde 27,5 (Halk Hareketi Birliği)
François Hollande: Yüzde 27 (Sosyalist Parti)
Marine Le Pen: Yüzde 17,5 (Ulusal Cephe Partisi)
François Bayrou: Yüzde13 (Demokratik Hareket Partisi)
Jean-Luc Melanchon: Yüzde 11 (Sol Cephe)
Eva Joly : Yüzde2,5 (Yeşiller Partisi)
Seri cinayetler ve kampanyanın yeni çehresi
19 Mart Pazartesi günü, Toulouse'da bir Yahudi okulunun önünde üçü çocuk dört Yahudi'nin öldürülmesiyle birden olağanüştü bir boyut kazanan seri cinayetler dizisi, cinayetleri işleyen 24 yaşındaki Muhammed Merah'ın ölümüyle son buldu.
Yukarıda okuduğunuz bölüm olayların bu boyuta ulaşmasından önce yazılmıştı. Seri cinayetler ve sonrasında yaşananlar bütün seçim çalışmaları durdurdu. Seçim kampanyasını alt üst ettiği gibi belki de bazı dinamikleri kırdı.
Kuşkusuz seçim kampanyası yeniden başlayacak. Ama yaşanan olayın kampanyayı etkileyeceği kesin ama nasıl etkileyeceği belirsiz.
Aşırı sağ, şimdiden entegristlere (köktendinci) karşı "savaş açılması" çağrısında bulunuyor. Globalleşmeye ve "Avrupa bürokrasisine" karşı Fransızların koruyucusu rollerine soyunan Sarkozy, entegrizme karşı da bu rolü üstlenmeye çalışacaktır.
Cinayetleri işleyen gencin "İslamcı" çıkması olayı ırkçı bir fanatiğin işi olarak yorumlayan ve Sarkozy ile aşırı sağı suçlayan Melanchon'u zor durumda bırakırken belki de aşırı sağı ve Sarkozy'i güçlendirecek. (MSŞ/HK)