Seçim sonuçları belli olduktan sonra sık sık karşılaştığımız sorularla başlayalım.
Seçimler manipüle edildi mi? Edildiyse nasıl edildi? Oylar çalındı mı? Çalındıysa nasıl çalındı?
Bu tür sorulara ilişkin iki tavır var: Ya şimdi bunları tartışmanın sırası değil, ikinci kez sandığa gidecek seçmenin moralini bozmayalım tavrı ya da soruları ciddiye almakla birlikte, varsayımları sorunlu, abartılı tahlilleri alelacele yaparak kesin doğrular gibi yaygınlaştırma tavrı.
Özellikle sosyal medyada sık sık rastladığımız bu iki tavrın örnekleri ile karşılaştırıldığında TİP Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün'ün basın toplantısı nitelik olarak farklıydı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'ı, milletvekili seçiminde ise MHP'yi kayıran farklı manipülasyon yollarının denendiğini soğukkanlı bir üslupla aktarıyordu. Söylenenler akla yatkındı, dolayısıyla etkilenmemek elde değildi.*
Ergün'ün söz ettiği ve sosyal medyada gözümüze çarpan kimi çarpıcı tespitler şöyle:
- Zaten hayli yüksek olan ülke düzeyinde seçime katılım oranının (%87.04) tüm sandıkların yaklaşık %10'una tekabül eden 20 bin civarında sandıkta %95 (4.2 milyon seçmen), yaklaşık 7 bin sandıkta ise %98 (825 bin seçmen) olması. Bu kadar yüksek sayıda seçmene tekabül eden %95-%98 seviyelerinde bir katılımın gerçekleşme ihtimalinin çok zor olduğu açık.
- %100 ve üzeri katılımın gerçekleştiği 4841 sandık ve 422 bin seçmen sayısının azımsanmayacak kadar yüksek olması da dikkat çekici. Ayrıca, bu sandıklarda hem Erdoğan'ın (%61+) hem de MHP'nin (%13+) oranında, yani Türkiye genelinde sağlayabildikleri desteğin hayli üstünde destek bulmuş olmaları da şaibeli. Söz konusu sandıkların 154'ünde Millet İttifakı'na hiç oy çıkmamış olması da cabası.
- Depremden etkilenen illerdeki seçmen sayısında ölümler ve göçler yüzünden beklenen azalma yerine diğer illerdeki artışların üstünde artış olması.
- Sinan Oğan'ın seçim sonuçlarının açıklanmaya başladığı ilk saatlerden sonuçların kesinleştiği güne kadar geçen süre içinde desteğinin hep %5 civarında sabitlenmesi.
Biz bu yazıda sandık seviyesinde seçim sonuçlarını il il inceledik. Birçok ilde şüphe uyandırıcı durumlarla karşılaştık. Aşağıda sadece üç ilden örnek vermekle yetineceğiz. Bu gibi örneklerin seçimin nihai sonucunu etkileyip etkilemeyeceğini şimdilik kestirememekle birlikte, hatırda tutulmaları gerektiğine inanıyoruz.
Şanlıurfa
- Sandık sayısı: 4082
- Seçmen sayısı: 1.219.859
- Oy sayısı: 997.763
- Katılım: %81,8
- Geçerli oy: 973.367
- RTE oyu: 606.195
- RTE yüzdesi: %62,3
Bu ilde şüpheli bulduğumuz bir durum, 242 sandıkta (yani sandıkların %5,9'unda) katılımın %100'den fazla olmasıdır. Örneğin Akçakale ilçesi, Çokalan mahallesi, 1060 numaralı sandıkta 105 kayıtlı seçmen varken oy kullananların sayısı 108'dir. Bunların 107'si geçerli sayılmış olup hepsi de RTE'ye verilmiş oylardır. Bir iki münferit durum belki "görev kâğıdı" ile açıklanabilirdi ama tam 242 sandıkta katılımın %100'ü geçmesi, hattâ bunların 21'inde RTE'nin oyların %100'ünü almış olması, 80 sandıkta ise RTE'nin oylarının %98'i aşması en azından izah edilmeye muhtaçtır. Söz konusu 242 sandıktan RTE 32.589 oy almıştır, yani Şanlıurfa'da aldığı toplam oyların %5,4'ü bu şaibeli sandıklardan toplanmıştır.
Durumun ne kadar düşündürücü olduğu aşağıdaki grafikten anlaşılabilir. Grafikteki her benek bir sandığı temsil etmekte, belirli bir sandıktaki geçerli oy sayısını ve bu oylardan RTE'ye giden oy yüzdesini göstermektedir. Turuncu noktalar, katılımın %100'ü aştığı sandıklardır ve görüldüğü gibi birçoğunda RTE oyların %100'ünü yahut %100'üne yakınını almıştır. Bunun yanı sıra kayıtlı seçmen sayısı düşük olan sandıkların neredeyse tamamında katılım %100'ü aşmış görünmektedir. Bu durumu nasıl yorumlamamız gerekir?
Şanlıurfa oylarına bir de aşağıdaki grafik ışığında bakılabilir. Burada RTE'nin aldığı her oy yüzdesine kaç sandık düştüğü gösteriliyor. Çan eğrisine benzeyen dağılımın sağ ucundaki iki yüksek sütun, RTE'nin beklenmedik yükseklikte oy aldığı sandıklara tekabül ediyor. Bu iki sütun toplam 712 sandığı temsil ediyor, ki çan eğrisinin üstünde kalan bölümleri, yaklaşık 440 sandıkta RTE'nin beklenenden fazla oy topladığını gösteriyor. Bunların ise yarıdan fazlası %100'den yüksek katılım gösteren sandıklardır.
Hatay
- Sandık sayısı: 3152
- Seçmen sayısı: 1.062.519
- Oy sayısı: 883.446
- Katılım: %83,2
- Geçerli oy: 867.701
- RTE oyu: 418.117
- RTE yüzdesi: %48,2
Burada birkaç sorun birden göze çarpıyor. Katılımın %100'ü geçtiği sandıklar Hatay'da da dikkat çektiği gibi yakın geçmişte harabeye dönmüş olan bir ilde %83,2'lik bir katılımın nasıl gerçekleşebilmiş olduğu doğrusu inanılırlığı zorluyor. Katılımın %100'ü aştığı 25 sandıktan, Hatay'da aldığı toplam oyun %0,9'unun çıktığı RTE'nin oylarının seyri aşağıdaki grafikte görülmektedir. Kayıtlı seçmenlerin az olduğu sandıklarda da, RTE'nin oylarının %100'e yaklaştığı sandıklarda da katılımın %100'ün üzerinde olması bir kere daha izah edilmeye muhtaçtır.
Malatya
- Sandık sayısı: 1900
- Seçmen sayısı: 531.110
- Oy sayısı: 433.832
- Katılım: %81,7
- Geçerli oy: 425.465
- RTE oyu: 296.096
- RTE yüzdesi: %69,6
Son örnek olarak yine AKP'nin güçlü olduğu bir ile bakalım. Malatya'da 1900 sandıktan 55'inde, yani sandıkların %2,9'unda katılımın %100'ü aştığı görülüyor. RTE'nin Malatya'da aldığı oyların %0,6'sına tekabül eden bu sandıkların da özellikle kayıtlı seçmenleri az olan ya da RTE'nin oy oranının yüksek olduğu sandıklar olması dikkate değer. Aşağıdaki grafikte turuncu noktalar yine katılımın %100'ü aştığı sandıklardır ve görüldüğü gibi birçoğunda RTE oyların %100'üne yakınını almıştır. Ayrıca seçmen sayısı düşük olan sandıkların neredeyse tamamında katılım %100'ü aşmış görünmektedir.
Yukarıda özetlenen Şanlıurfa, Hatay ve Malatya gibi birçok başka ilde de benzer tutarsızlıklar vardır. Bu tutarsızlıklar açıklanmadığı sürece seçim sonuçlarının töhmet altında kalması kaçınılmazdır. İkinci turda "görev kâğıdı" uygulamasının sıkı bir denetime tâbi tutulması, en azından her sandıkta oy veren "görev kâğıdı" hâmillerinin adları kaydedilerek birden fazla yerde oy vermelerinin önlenmesi, parmakların eskiden olduğu gibi mürekkeplenmesi, seçim sonuçlarının inanılırlığı için şarttır.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Oy ve Ötesi temsilcileri gibi seçim sonuçlarının sağlığı için çalışanları hedef alması, "İktidarın acaba gizleyecek bir şeyi mi var?" sorusunu kaçınılmaz olarak akla getirmektedir. Demokratik ülkelerde seçimlerin amacı ne pahasına olursa olsun kazanmak değil, halkın iradesini hayata geçirmektir. Seçimi amacından saptırmak için çalışanlara bunu hatırlatmakta yarar var.
*Doğan Ergün'e verileri edinmemizi kolaylaştırdığı için de müteşekkiriz.
(İCS/EAT/VC)