Müzeler birbirimizi duyabileceğimiz alanlar sunabilir. Kendimizi ve dünyayı algılamanın sınırlarını genişletebilir. İlham verici karşılaşma fırsatları yaratabilir. Cesur konuşmalar için alanlar açabilir.
İşte bugün, 21 Ocak Salı günü saat 19.30-21.00 arasında açılış kutlaması yapılacak Savunuculuk Günlüklerimiz sergisi de ilham verici karşılaşma fırsatları sunmak için 12 kişilik bir genç küratör kolektifince hazırlandı.
Çevrimiçi yapılacak açılışa katılmak için bu linkten kayıt yaptırmak gerekli: Kayıt Linki
Her şey bir açık çağrı ile başladı
İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Çatışma Çözümü Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin açık çağrısını okuyan 18-25 yaşlarındaki bir grup genç bir araya geldi.
Türkiye’nin farklı bölgelerinden katılıma olanak veren hibrit buluşmalarda, gençler yaşamlarını ve yaşam kalitelerini etkileyen alanlar, durumlar ve sorunlar üzerine birlikte düşündü.
Olumlu dönüşümlerin gerçekleşmesi için hangi alternatif yollar denenebilir? Hangi savunuculuk yöntemlerini hayata geçirebiliriz? soruları üzerine düşündüler ve aradıkları yanıtlarla ilgili Savunuculuk Günlüklerimiz isimli bir sergi ile, hayatlarının ilk küratörlüğünü yaptılar.
Sergilerin içeriklerini söyle özetliyorlar:
Hem kendimiz hem de herkes için onurlu bir barınma hakkı talebiyle, engellilerin ve toplumda dışlanan grupların barınma hakkını konu edinen Dört Duvarın Dışında sergisini, kendi yaşamlarımızdan yola çıkarak başka hayatlara bakmak ve onlar için de barınma hakkını savunmak için yaptık.
Arzu Anğay & Aydanur Akkut
Güçlenmek ve güçlendirmek amacıyla, 8 Mart’ın ve kadın dergilerinin tarihini ve bugünkü anlamını feminist bakış açısıyla ele aldığımız Bir Adım – Bin Ses sergisini hazırladık. Bu sergiye, kadınların mücadelesini keşfettiğimiz bir film seçkisi de ekledik. Her adımda kendimizin ve kendimizden önceki kadınların gücünü yeniden keşfettik.
Eylül Devrim & Luna Erguvan
Tarih boyunca sanat yapmak isteyen kadınların cinsiyet kimlikleri ve çoğu zaman etnik kökenleri nedeniyle sayısız ayrımcılıkla karşı karşıya kaldığını keşfettim. En önemli keşfim, bu müzisyenlerin bireysel ya da kolektif direnişle kendilerini engelleyen sınırları aşmalarıydı. Kadın müzisyenleri dinlerken hissettiğim direnci ve mücadeleyi sergimin ziyaretçileriyle de paylaşmak amacıyla Müzikle Direnmek sergisini tasarladım.
Deniz Derin
#DeBeje (#HadiAnlat) isimli sergimizde anadillerimizi kutlamanın keyfini yaşadık. Dans eder gibi özgürce kendi anadillerimizde konuşmanın ve kendimizi ifade etmenin önemini vurguladık. Sergimiz, kadınların anadiline dayalı ayrımcılık ve dışlanma deneyimlerinden oluşuyor ve coşkuyla anadili kullanmaya özendiriyor.
Ecenur Alan & Halide Berçem Özçelik
LGBTQI+ hareketini ve bu hareketi taşıyan herkesi kutladığımız Dönenlere Dönmeyenlere sergisinde, LGBTQI+’lara yönelik nefret kampanyaları ve saldırılara karşı dayanışmamızı güçlendirdik; ziyaretçilerimizi de bu dayanışmaya katılmaya davet ettik.
İbrahim E. Sarı & İrem Uçar & İrem Yağcı & Sevgi Çevik
Dağlara, taşlara, akarsulara, kuşlara, atlara, geyiklere, kısacası tüm canlı ve cansız doğaya duyduğum hassasiyeti yansıttığım Beşeri bir Gezegenin Reddinde sergimde, doğanın insan için korunması gerektiğini savunan, insan merkezli anlayışlara eleştirel bir bakış sundum.
Derin Okur
Tüm sergiler interaktif. Ziyaretçileri tartışmaya katılmaya teşvik eden olanaklar var. Serginin logosu ise sakin, kararlı ve akıllı bir ahtapot.
Müzeler politik alanlardır
Müzeler, güç ve kimlik kavramlarının tanımlandığı ve yeniden üretildiği politik alanlardır. “Biz kimiz” sorusuna yanıt veren bir çeşit aile albümleridir. Müzelerde, görünür veya görünmez yapılmak güç ilişkileriyle bağlantılıdır. Müzelerde kim ve ne sergilenmeye değer bulunuyor? Kim ve ne neden sergilenmiyor? Müzeler, toplumsal cinsiyete dair tutumlarımızı nasıl etkiliyor? Bu etkinin nasıl farkına varabiliriz? Müzelerde üretilen güç ilişkilerine nasıl işaret edebiliriz?
İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi, Çalışmalarıyla bu ve benzeri sorulara dikkat çekiyor.
Bunları yaparken de geleneksel müzecilik anlayışını sorgulayan bir alan açıyor. Kapsayıcı, kesişimsel ve katılımcı çalışma anlayışıyla gerçekleştirilen sergilerde, ekonomi, siyaset, kültür, sanat, eğitim, iklim krizi, tarih dahil her alanda toplumsal cinsiyet rolleri tartışılıyor.
Savunuculuk Günlüklerimiz sergisi açılıyor
(EMK)