Avrupa Birliği ülkelerinde 9 Haziran Pazar günü yapılan seçimlerde 24 yaşına kadar genç seçmenlerin yüzde 16’sı Avrupa Parlamentosu'nun sağcı üyelerine oy verdi. Aşırı sağcılar ve popülistler yıllardır TikTok’u kullanıyor. Karmaşık sorunlara basit çözümler sunuyorlar. Milyonlarca insana ulaşıyorlar.
TikTok’un yapısı gereği, takipçiler burada kısa olduğu için kapatılması zor olan videolara bakıyor. TikTok kullanıcılarında, bağımlılar gibi, giderek sürekli olarak daha fazla video tüketme ihtiyacı oluşuyor. Kendini keşfetme aşamasında onaylanmak ve duyulmak önemlidir. TikTok bunların hepsini sağlıyor. Beğeniler ve izlenmeler endorfin salgılıyor ve bu duygunun daha sık yaşanmak istenmesine yol açıyor. Beğeniler ve izlenmeler, gençlerin kendilerini giderek ayrımcı ve cinsiyetçi yorumlar arasında, sert ve acımasız görüşlere karşı korunaksız duruma düştükleri bir balonun içinde bulmalarına kadar gidebiliyor. İşte şu sıralar Avrupa Parlamentosu’nun pazar günü yapılan seçimlerinde 24 yaşına kadar olan genç seçmenlerin yüzde 16'sının sağcı politikacılara oy vermesi, Almanya medyasında bu bağlamda tartışılmakta.
Türkiye’de gençlerin sağ parti tercihi konusundaki bilgileri ise GoFor ve KONDA işbirliğiyle gerçekleştirilen “Gençlerin Politik Tercihleri Araştırması 2024” belgesinde okuyoruz. 18-30 yaş aralığındakiler arasında Zafer Partisi’nin popülaritesinin yüzde 5,1 oranında olduğu belirtilen raporda, bu oranın görece yüksek olduğu da saptanıyor. Bu popülaritenin Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın gençlere yönelik söylemlerini, milliyetçilik ve göçmenlere olumsuz bakış üzerine kurmasının etkili olduğu belirtiliyor.
Genellemek ve yaftalamak
Öte yandan “gençler” ifadesini kullanarak, tüm gençleri yaftalamak, gençlere yapılacak en büyük haksızlık. Gençlerin %16’sı Avrupa Parlamentosu’nun sağcı üyelerine oy verirken %84’ü tercihini başka partilerden yana kullandı. 18-30 yaş aralığındakiler arasında, Zafer Partisi’nin popülaritesinin oranı yüzde 5,1’ken, 94,9 oranında gencin tercihi böyle değildi.
Sağ politikalara eğilimi olan gençler yanında insan, doğa ve hayvan haklarına saygılı ve toplumsal barış hedef ve hayalini yaşamının anlamı yapan gençlerin varlığını da hatırlamak, onları onaylamak ve seslerinin duyulmalarını sağlamak için önemli. Örneğin İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi’nde gençlerle yaptığımız her projede onların güçlü farkındalığını gözlemliyor ve bu farkındalığın daha görünür olmasını destekliyoruz. “Konuşma Zamanı: Kenti Kadın+ların Sözü ve Sanatıyla Donatmak” sergisinde feminist sloganları, yaratıcılıklarını kullanarak farklı sanatsal yöntemlerle yorumladılar. “Sonsuza Dek İstedikleri Gibi Yaşadılar” feminist öyküler çalışmasında ve daha nice birliktelikte, politik anlayışlarını, tavırlarını, beklentilerini farklı yollarla dile getirdiler. Politikayla ilgileniyorlardı çünkü gelecekleri konusunda endişeleri vardı. Ve daha da önemlisi sorumluluk almaya hazırdılar. İklim için Cumalar Hareketi’ne katılıyor, 8 Mart, 25 Kasım eylemlerinde veya İstanbul Sözleşmesi için sokağa çıkıyorlardı. İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi’nin kapsayıcı konseptli sergi çalışmalarına katıldıklarında, bu buluşmaların “ilham verici” olduğunu söylüyor ve çalışmalar sırasında kendilerini “coşkulu”, “heyecanlı”, “mutlu”, “aktif” gibi sözcüklerle tanımlıyorlardı.
Gençlerin endişelerinin ciddiye alınması, siyasi süreçlere katılmak için onlara daha fazla fırsat sağlanması anlamına geliyor. Gençleri Türkiye’deki enflasyon, barınma, yoksulluk, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ayrımcılık, kadın ve LGBTQI+ bireylere yönelik şiddet, iklim krizi, eğitim sistemi ve mültecilerin konumu gibi konular meşgul ediyor. Politika yapanlara seslerini duyurmak istiyorlar. Müzelerin, toplumsal adaletin sağlanması ve eşitsizliklere karşı mücadele için bir eylem ve politika platformu olma görevi ve sorumluluğu olmalıdır.
Bu anlayışla İstanbul Toplumsal Cinsiyet Müzesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Çatışma Çözümü Araştırma ve Uygulama Merkezi, gençlerin endişelerinin ciddiye alınması için hangi alternatif yollar denenebilir sorusunu hedef yapan “Birlikte Öğrenmek - Birlikte Uygulamak” çalışmasını başlatıyor. 29 Haziran - 30 Kasım 2024 tarihleri arasında 18-24 yaş arasındaki katılımcılarla hak savunuculuğunu güçlendirme çalışmaları yürütülecek. Tüm Türkiye’den katılıma olanak vermek için hybrid buluşmalar planlandı. Çalışma sırasındaki deneyimleri belgeleyecek bir sanal sergi ve bir sanal el kitabı ile de eylem örneklerinin daha fazla genci esinlendirmesini sağlanacak. Gençlerin endişelerini ciddiye almak ve onların siyasi süreçlere katılmasını teşvik amaçlı “Birlikte Öğrenmek - Birlikte Uygulamak” çalışmasını planlarken, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Gezi” dörtlüğü, müze ekibini esinlendirdi: Anlamak / Bir gezidir / Bir başkasının / Ülkesinde.
(MA/VC)