2023 Bütçesinin komisyon görüşmeleri bu hafta tamamlandı. Aralık ayı içerisinde TBMM Genel Kurulu'unda görüşüldükten sonra her yıl olduğu gibi "yasalaşıp" 1 Ocak 2023 itibariyle uygulanmaya başlanacak.
Bütçenin birçok açıdan kamuoyunda tartışıldığı bilinmektedir. Ancak "Sağlamcıların, sağlamcı bakış açısıyla, sağlamcılar için yaptığı, bu sağlamcı bütçede" engellilerin payı neredeyse yok hükmünde.
Erişilebilir bütçe
Engelliliğe yönelik en temel sorunların bütçesel sorunlar olmadığını, söylem, kültürel önyargılar, şiddet, eğitim ve diğer bazı boyuların da olduğunu önceki yazılarda ifade etmiştik. Ancak bütçedeki sorun; bütçe hazırlanma sürecinde, kamu kurumlarında, yerel yönetimlerde, baskı ve kamuoyu gruplarında engellilerin temsil düzeyinin düşüklüğü.
Engellilere yönelik sistematik ayrımcılık rejimi olan sağlamcılık bütçe hazırlanma süreçlerinde engellilere ilişkin kamusal hizmetlerin planlanmamasına yol açmaktadır. Erişilebilirliğin ertelenmesi bir bütçe gündemi olamamasından kaynaklı.
2022 yılı bütçesinin ilk halinde yüzde 1,6 olan "Engellilerin Toplumsal Hayata Katılımı ve Özel Eğitim Programı (ETHKÖEP)" payı Temmuz ayındaki ek bütçede "engelliler unutulduğu" için yıl sonunda yüzde 1,2'ye düşmüştür. Bu oran (yüzde 1,2) 2023 ve 2024 bütçelerinde aynı düzeyde tutuluyor ve 2025 yılında ise yüzde 1,3 olarak teklif ediliyor.
2023 yılında 4 trilyon 808 milyarı aşan toplam bütçede ETHKÖEP için ayrılan miktar 60 milyarın TL'nin altındadır. Nüfusun yüzde 10'unu oluşturan engelliler ve yakınları için iktidarın öngördüğü ana bütçe kalemi malesef bu kadar.
2023 bütçesinde itiraf niteliğinde olan başka bir düzenleme de iktidarın engelli memur almada çok kısıtlı bir sayıda planlama yaptığını ifade etmiş olması.
Bütçe teklifine göre "2025 yılı sonuna kadar" hedeflenen "ilave" engelli kamu personeli alım sayısı sadece 4 bin 350 kişidir. EKPSS'ye giren 125.000'den fazla engellinin kamudaki istihdam hakkının bu şekilde kısıtlandığı bilinmeli.
Kamudaki zorunlu istihdam kotası olan yüzde 3'ün yetersiz olduğu bilinmekle birlikte bu oranın bile doldurulması durumunda, toplam istihdam daha fazla olacak.
Türkiye'de şu an üniversite okuyan engelli kişi sayısı 56 bin kişi civarındadır. Erişilebilir iş veyaşam koşullarında, engelli işgücü arzının milyonlarla ifade edilebileceği bir yerde, planlanan bu istihdam (4.350 kişilik) çok yetersiz.
Bütçe teklifinde "Özel Eğitim Alan Kişi Sayısının" 2023 yılında tüm Türkiye genelinde sadece bin 777 kişi artacağı öngörülmüştür. 2024'te bu sayı sadece 5 bin, 2025'te ise 10 bin olarak tahmin edildi.
Yüzbinlerce engellilinin insan onuruna yakışır, erişilebilir, anadilinde, kamusal ve nitelikli bir eğitim alamadığı bilinmektedir. Bunun çözümü bu amaçla kadro ve bütçe ayırılması ve kurumsal yapının desteklenmesinde.
Mevcut durumda engellilerin okur-yazarlık oranlarının çok düşük olduğu ve bu konuda bir seferberlik yaklaşımının esas alınması gerektiği bilinmeli. Ancak iktidarın bütçede itiraf ettiği durum, mevcudun dahi korunamayacağı ve haklar daha da gerileyeceği bir döneme girilecek.
Sağlamcı ayrımcılık
Bütçe'de engellilere verildiği/verileceği ifade edilen bazı düzenlemelere dair kamuoyuna yeterli düzeyde veri sunulmamaktadır. Örneğin herkese verilen 50 bin TL'lik KOBİ girişimci destek kredisinin engelliler için 70 bin TL verileceği ifade edildi.
Ancak yıllardır uygulamada olan bu teşvikten kaç engellilinin yararlanabildiğine dair yıllıksayıların dört haneli olmadığını biliyoruz. 2022 yılı boyunca bu teşvikten sadece 140 engellinin yararlandığı bütçe metinlerinde açıklanmıştır.
Her ay yayınlanan ama içerisinde güncel olmayan (2011'de, 2017, 2019'da kalan veriler içermektedir) birçok veriyi barındıran "Engelli ve Yaşlı İstatistik Bülteni" verilerine göre “Engel oranı yüzde 70 veya üzeri olan bakıma muhtaç engelli" sayısı 2021 yılı için 280 bine yakın.
Asgari ücretin 3'te ikisi kadar ödeme alan engelli "Bakıcılarının" bu miktarla kendilerine veya baktıkları engelliye nasıl bir yaşam kuracağı bu ülkenin temel meselesi olmalı.
2022 temmuz zammıyla bu miktar 3.340 TL'ye yükselmiştir. Açlık sınırının yarısı bile olmayan bu miktarlarla bir yaşamın idame edilmesi mümkün değil. Ayrıca onbinlerce engellilinin çeşitli bahanelerde bu miktardan dahi mahrum bırakıldığı, bu yardımların siyasi saiklerle istismar edildiği de bilinmeli. Özetle 2023 bütçesinin engelli yoksulluğunu, işsizliğini ve muhtaçlık durumunu azaltacak yeni bir teklif sunmadığı ifade edilmelidir.
Sağlamcı ayrımcılığının azaltılması ve engellilerin engelsizlerle, hak ve sunulan kamusal hizmetler bağlamında "denkleştirilmesi" amacıyla engellileri de kapsayan bütçeler hazırlanmalı.
Yerel yönetimler başta olmak üzere hazırlanan bütçeler için "Engelliliğe Duyarlı Bütçeleme" çalışmaları yürütülmelidir.
Hem bütçe gelirlerinin toplanmasında hem de bütçe harcamaları için alınan kararların tüm toplum kesimlerini aynı şekilde etkilemediği biliniyor.
Bütçelerin engelliliğe, erişebilirliğe ve sağlamcılığın azaltılmasına etkileri, ilgili kurul ve meclislerde engellilerin de katılımıyla tartışıldığı zaman, engelliler için bir bütçe çalışması yapılmış olacak.
O zaman engellilere hak olarak sunulması gereken kamusal hizmetler "birilerinin lutfu" olmaktan çıkabilecektir. Engelli yurttaşlar vergilerini ödedikleri toplumsal hizmetlerden tüm eşit yurttaşlar gibi yararlanabilecek.
Bu yaklaşımın dışında muhtaçlık, yardım, ödenek, bağış, bakım ve çeşitli adlar altında yapılan "açlık sınınırın altında tutma ödenekleri" engellilere ve ailelerine eşit yurttaşlık alanı açamaz. Her engelli, en az asgari ücret tutarında "temel yurttaşlık gelirine" sahip olma hakkına erişebilmeli.
Engelliler için bütçeyi konuşmaya başlayabilmemiz için öncelikle kamu personeli, yerel yönetim meclisleri, TBMM, daire başkanıve üzeri kadrolarda engelli oranının en az yüzde 10'u geçmiş olması gerekir.
Bu temsilde de adil olunup her engel grubuna nufüs ve seçmen içerisindeki "varlığı kadar" uygun kotalar sağlanmalıdır. Çünkü bütçeler siyasal metinlerdir. Siyasal temsilde eşitlik sağlanmadan bu siyasal metinlerden eşitlik çıkmaz.
Eşitlik yoksa sağlamcıların, kendi düzenleri ilelebed sürsün diye yasa adı altında "hukukdışı" ve kamuya zararlı bütçeleri her sene çıkar ve engelliler açısından olumlu anlamda hiçbir şey değişmez. 2005 yılından bu yana minibüslere, otobüslere, toplu taşıma araçlarına, mekanlara bir biniş aparatının takılamamasının nedeni budur! Kentsel dönüşüm adı altında ekolojik felaketler yaşanmasına rağmen kentlerin engelliler için dönüşememesinin sebebi de bu. (SO/EMK)