Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb, Hollanda ile yaşanan diplomatik krizde AKP iktidarının elini zayıflatan bir unsur olarak gündemde. Ahmed Aboutaleb 5 Ocak 2009'dan beni Rotterdam belediye başkanı.
Türkiye’nin bu krizde savlarının başında İslamofobi geliyordu ancak Rotterdam Belediye başkanı bir Müslüman.
Üstelik her açıklamasıyla Türkiye’nin diplomatik kriz çıkartmak için elinden geleni yaptığını açık açık söylüyor. Mesela 13 Mart günü kendilerine yalan söylendiğini açıkladı ve "’bakanın (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya) konsolosluğa gitmeyeceğine’ dair garanti verdiler" dedi.
Dün (14 Mart) “Hollanda’da ateş emri verilmiş” şeklinde basına yansıyan açıklamanın Türkiye basınına yansıma şekli ilgi çekici.
Açıklama şöyleydi:
“Abutalip, "Bir sürü koruma vardı ve biz onların silahlı olup olmadığını bilmiyorduk. Bu da bizim özel birimlerimizi getirmemize neden oldu. Böylece olası bir temasta bizim üstün olduğumuzdan emin olmak için ateş açma izni verilmişti".
BBC Türkçe Lahey muhabiri Yusuf Özkan imzalı haberi “Rotterdam Belediye Başkanı Aboutaleb: 'Bakan'ın konvoyunu vurun' dedim” başlığıyla verdi.
Türkiye’deki gazeteler Aboutaleb’in adını başlığa çıkartmadan özneyi genelde Hollanda olarak gördü.
Bunların arasında Akşam gazetesinin başlığı ayrı bir öneme sahip.
Başlık şöyle: “Alçaklar ateş emri vermiş!”.
Haberin tarihi 15 Mart 2017.
Filmi Akşam gazetesi için biraz geri saralım. 22 Ekim 2012 Pazar günü Akşam gazetesinde özel bir röportaj var.
Gazeteci Şenay Yıldız, Türkiye ile Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin başlangıcının 400'üncü yıldönümü etkinlikleri için Türkiye’ye gelen Rotterdam Belediye Başkanı ile konuşmuş.
Başlık şöyle: “Faslı İmamın oğlu Rotterdam'a başkan oldu”.*
Şenay Yıldız, Aboutaleb ile röportaj yapma nedenini açıklarken şöyle yazmış:
“Kendisinin hikayesini oldukça ilginç bulduğum için aşağıda okuyacağınız söyleşiyi gerçekleştirdim. Avrupa'dan sıkça gelen göçmenlere yönelik ayrımcılık, İslamofobi haberlerinin ortasında güzel bir başarı öyküsünün sizi de keyiflendireceğini düşünüyorum...”
Röportajdan Ahmed Aboutaleb’in “Faslı bir imamın oğlu” olduğunu; “15 yaşında tek kelime Hollandaca bilmeden Hollanda’ya” geldiğini; mühendislik eğitimi aldığını, gazetecilik yaptığını ve “Avrupa'daki sayılı Müslüman belediye başkanlarından biri” olduğunu öğreniyoruz.
Aboutaleb, Yıldız’a şöyle diyor:
“Herkes benim Müslüman olduğumu biliyor. Ama Yahudi ve Hıristiyanlar da benim için dua ediyor. Bundan daha güzel ne olabilir? Göçmenlerin de güzel hikayelere ihtiyacı var”.
Röportajın ilginç bir özelliği daha var. Aboutaleb bugün Hollanda Türkiye diplomatik krizinden nemalandığı söylenen Partij van de Vrijheid (Özgürlük Partisi) lideri Geert Vilders için 2012’de “popüleritesini yitiriyor” yorumunu yapmış olması.
“Wilders siyasi anlamda popülaritesini kaybediyor. Son seçimlerde 25 sandalyeden 15 sandalyeye düştüler. Bence Hollandalı seçmenler kendisine çok net bir mesaj verdiler. Biz demokratik bir ülkeyiz. Sayın Wilders demokrasimize hoş geldi. Fakat aynı zamanda demokrasi çok iyi bir temizlik makinesidir ve sistemdeki en iyi şey de bu.”
Sonuçta zaman geçiyor, konjektür değişiyor dün atılan olumlu başlıklar, bugün hakaretle yer değiştiriyor. Dün Faslı bir imamın Müslüman oğlu belediye başkanıyken, bugün adı başlıktan düşürülüp “Hollanda” ya da “Alçaklar” öznesinin ardına konuluyor.
Yazıyı Aboutaleb‘in “Avrupa'da Müslüman olmak zor mu” sorusuna verdiği yanıtla bitirelim. Bu yanıt neden Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya meselesinde böyle bir tavır sergilediğinin ve AKP iktidarının doğrudan onu hedef almayı düşünmediğinin de yanıtı:
“Herkes benim Müslüman olduğumu biliyor. Ama en önemli şey şu ki, ben belediye başkanı olarak hukuku savunmak zorundayım ve en başından beri söylediğim şey şu ki benim kimliğim sadece beni ilgilendirir. Eve gittiğimde ilk yaptığım şey ibadet etmek.” (HK)
* Akşam gazetesinin sitesinden röportaja ulaşılabiliyor ancak fotoğrafları görüntülenmiyor (Erişim: 15 Mart 2017, 13.30)