Facebook'un sunduğu ilk "imkan" üyelerin profillerine ekledikleri fotoğrafları paylaşmaktı. Sonra imkanlar genişledi; içki yollamalar, rakı sofraları kurmalar, halay çekmeler başladı. Şimdilerdeyse Nuri Alço hayranları birbirlerine ilaçlı içkiler yolluyor...
Neden Nuri Alço?
Çünkü Alço cinsel istismar konusunda filmlerde canlandırdığı "kötü adam" karakterlerinden sonra "bilir kişi" kabul ediliyor. Zaten Alço bu coğrafyanın kadına yönelik şiddet konusuna bakışını iyi özümsemiş görünüyor...
Filmlerde "tecavüzcü" rolünü canlandırmak, cinsel istismar konusunda erkekleri uzman yapar mı sorusu kafamızı kurcalayadursun, Alço'nun Sabah gazetesinde dün yayımlanan röportajına bir göz atalım...
"Erkek kadından daha güçlüdür ama kadının koluna bassan, zorla tutsan bile, vücudunu sağa sola kaçırır, yine ilişki kuramazsın. Zorla nasıl soyacak, nasıl ellerini tutacak, nasıl ağzını kapatacak? Öyle kadınlar var ki, insanı parçalar. İki-üç kişi olursa ya da elinde silah varsa iş değişir ama tek kişiyle bu tip tecavüzlerin hiçbir zaman gerçekleşeceğine inanmıyorum."
Tanıdık geldi mi?
31 Mayıs'ta Yargıtay, Samsun'da iki komşu arasında yaşananların tecavüz davasına taşınması üzerine iki önemli kriter belirlemişti:
"Kadın, bağırıp çevreden yardım istemedi ve şikayetçi olmadı. Durgun hali tecavüze uğradığını göstermez. Bu nedenle sanığın beraatı gerekir."
Adana'da Ö.T, yedi yıl önce zehinsel engelli kızına tecavüz edildiğini ileri sürmüş Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi "15 dakikada tecavüz olmaz" diyerek sanığı davadan beraat ettirmişti.
Zihin değişmezse daha çok kadın mağdur olur...
Yeşim Arat ve Ayşe Gül Altınay'ın Türkiye'de kadına yönelik şiddet üzerine yaptığı araştırma ortaya koydu ki, Türkiyeli her üç kadından biri şiddet görüyor ve bu kadınların yarısı gördükleri şiddeti kimseye anlatmıyor.
Çünkü hala ispat yükümlülüğü kadının üstünde; çünkü hala fiziksel, cinsel ya da psikolojik şiddet gören kadınlar buna kimseyi inandıramıyor. Emsal mahkeme kararları kadınların çözümü yargıda aramasını cazip olmaktan çıkarıyor. Kadınlar düşünüyor ki şiddete "hayır" deyip, durumlarını yargıya taşısalar mahkemeler yanlarında değil karşılarında olacak.
Ve kadın bir kez daha mağdur...
Belki de facebookta adına eklentiler programlanan Alço tüm bunları pekiştirmek yerine kadınların yanında yer almalıydı. Muhakkak ki bu, kadınları korumak (!) için kadınlara nasihat vermekten (!) daha fazla işe yarayacaktı...
Alço'dan kadınlara nasihatler...
"Hayranlar bana. Karakter yapımda bozukluk olsa, o anda her şeyi vermeye hazır kızlar bunlar. Onları kandırmak için iki kelime etmeye bile gerek yok. Yani direkt tavlanır. O genç kızlara, sadece benimle değil, kimseyle yapmamaları gerektiğini söylüyorum."
Alço'nun buram buram ataerkillik kokan söylemine karşılık kadınların bedeninin kadınlara ait olduğunu hatırlatmak gerekiyor. Genç kadınlar (18 yaşından büyükse biz onlara kadın diyoruz, çünkü biz kadınların bekaretiyle ilgilenmiyoruz) eğer istiyorlarsa, istedikleri erkekle beraber olmalarına engel olacak bir yasa ben bilmiyorum...
Madem ki Türkiye bir hukuk devleti (!), yasaların "hayır" dediği kurallara "ama..." demekten vazgeçmeli, bunu yaparken de yazısız ataerkil kuralları artık yok sayabilmeliyiz... (GG)