Tarihin bilinen ilk "feminist" kadın savaşçıları olan "Amazonların" adı, 21. yüzyılın başında, Libya devlet başkanı Muhammer Kaddafi'nin yaklaşık 30 kişiden oluşan ve korumalığını yapan kadınlara verilen popüler bir isim olarak da anılıyor.
Kaddafi'nin, geçen hafta gerçekleştirdiği üç günlük Roma gezisi sırasında her zaman olduğu gibi gündem yaratan mesele; Bedevi çadırında konaklaması haberi ile ona eşlik eden yaklaşık 30 kişilik koruma ordusunun tamamının kadın olmasıydı. Ve bir de göğsüne iliştirdiği Ömer Muhtar'ın fotoğrafı.
Kaddafi'nin, her yurt dışı gezisinde nedeni bilinmez bir şekilde bedevi çadırında konaklaması, kadın koruma tercih etmesi gibi bir ilk değil elbette. Birkaç yıl önceki Fransa gezisinde de bedevi çadırı talebi yüzünden gündeme oturan Kadaffi, "batı dünyasını dize getiren, modern zamanların çöl efendisi" imajından kurtulmak bir yana, oryantalizmin tüm nimetlerinden sonuna kadar yararlanıyor.
Libya'yı geçmişte yaşatma pahasına, Batı sömürgeciliğine direnişin bir simgesi olma iddiasındaki Kaddafi, geleneksel Bedevi çadırlarını ve Doğu haremlerini hatırlatan kalabalık kadın koruma ordusunu yanında ayırmayarak, Şarkiyatçılığın, Batılı aynadaki Şarklı kadın ve erkek imgesinin devamlılığını sağlayarak, ironik bir biçimde, aslında ne kadar modern bir perspektife sahip olduğunu da tüm dünyaya gösteriyor.
Bu durum, Kaddafi'nin her diplomatik yurtdışı ziyaretinde sergilediği çadırlı, kadın korumalı mini çöl sirki gösterisinin yanına, "şov" aracı olacak, takviye bir ulusal direniş olayını ya da simgesini kullanmasını da ülke adına meşru kılıyor.
Bir Diktatörün İzdüşümü: "Şarklı Çöl Aslanı"
Bu anlamda özellikle, İtalya gezisi sırasında yaptığı bir konuşmada göğsüne Libya'nın, İtalya'nın Libya'yı işgali sırasında önemli bir direniş simgesine dönüşen ismi Ömer Muhtar'ın fotoğrafını asmış olması ise, Kaddafi'nin dış politika oyununu perçinler nitelikteydi.
Peki Kaddafi'nin, İtalyanlar tarafından protesto edilen Roma'nın orta yerine kurduğu portatif çadır sahiden onun savunduğu gibi şanlı geçmişin bir simgesi olarak Libya liderinin ülke tanıtımını yaptığı zorunlu bir gösteri mi ya da sadece, dünyanın sayılı diktatörlüklerinden biri olan bir Arap ülkesinin liderinin kendini ölümsüzleştirme adına oynadığı politik bir oyun mu?
Yoksa her iki durumun da söz konusu olması mümkün mü? Aslında Kaddafi'nin konumunda, her iki durumunda söz konusu olması mümkün. Anma misali bir hatırlatma olarak Muhtar'ın resmini göğsüne iliştiren Kaddafi, İtalya'da protesto gösterilerinin hedefi olmayı başardığında diktatörlüğünün devamlılığını sağlayan "Batıya karşı zafer kazanan kumandan" edasını bir defa daha perçinlemiş oldu bir bakıma.
İtalyan basınında, çadırları ve kadın korumaları için hafifçe dalga geçmenin ötesinde ciddi anlamda tek söz edilmeyen Kaddafi'nin çadırını da bir anda hatırlayan İtalyanlar, Libya lideriyle karşılıklı sürdürdükleri sömürgecilik-oryantalizm ve ulusalcılık oyununu başarıyla tamamlamış oldular. Sürekli yinelediği "Şarklı çöl aslanı" imgesinin birer göstergesi olan çadırlara ve kadınlara ek olarak, Ömer Muhtar gibi bir ulusal kahramanı "anma amaçlı" kullanan Kaddafi gibi bir diktatörün küçük oyunlarına alet olmaktan öteye geçemedi yazık ki Ömer Muhtar'ın İtalya'da hatırlatılması.
"Şarkiyatçılık ve Doğu Miti"
Jale Parla, "Efendilik, Şarkiyatçılık, Kölelik" adlı kitabının "Şarkiyatçılık ve Doğu Miti" bölümünde Avrupa'nın, Doğu'yu düşlemesinin bir sonucu olan edebi ürünleri incelerken Şarkiyatçılık bilimine dair önemli saptamalarda bulunur.
Şarkiyatçılığın, Avrupa'da sömürgecilikle hem eşzamanlı hem de çoğu yerde eşamaçlı olduğunu belirten Parla, Edward Said'in "Şarkiyatçılık" adlı çalışmasına da değinerek Said'in, "Şarkiyatçılık, Avrupa'nın yaşantısında özel bir yeri olan Doğu'yu tanımlama çabasıdır" sözünü de hatırlatır.
Bu bağlamda, Avrupa'nın sömürge sonrası iktidarını perçinlemek adına hayati önem taşıyan Arap ülkelerinin devrik kralları, çöl aslanları ve sayısız petrol zengini prensleri gibi Libya lideri de, Batıya kafa tutan diktatör rolüne bürünerek klasik bir şova dönüştürdüğü İtalya gezinde, ulusal kahraman Ömer Muhtar'ın adını anma adına İtalyanlar tarafından direniş mücadelesi nedeniyle idam edilen bir bağımsızlık liderinin hatırasını hiçe saydı.
Sonuçta Kaddafi, sömürülmenin acısını çıkaran bir lider olarak İtalya'da boy gösterirken, İtalyanlar ise bu devirde minyatür çöl maketlerine -çadırlara- tahammülleri olmadıklarını ancak, İtalyan işgalinin hatırlatılması üzerine başlattıkları protestolarıyla göstererek, Batı'nın ezeli ikiyüzlülüğünü de sergilediler.
Ve Libya lideri bir defa daha, üçüncü dünya ülkeleri ile birinci dünya ülkeleri arasında oynanan iktidar oyunun da mağrur çöl aslanını oynayarak Batılı ülkelerin, neden direniş liderleri yerine "çöl aslanı diktatörleri" yeğlediğini de gösterdi. (YK/EÖ)
* Jale Parla, "Efendilik, Şarkiyatçılık, Kölelik", İstanbul: İletişim Yayınları, (2. Basım: 2002), s. 19-20.