“… Ve hâlâ bilmiyordun sevgilim / Ben sende bütün aşklarımı temize çektim / Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana / Bütün kazananlar gibi / Terk ettin” diyordu, herkesin içine kazınan uzun mısralarıyla Murathan Mungan. Şiirle ilgilenir ya da ilgilenmezsiniz ama muhakkak Mungan’ın “Yalnız Bir Opera” adlı bu şiirini duymuşsunuz ya da kulak kabartmışsınızdır, en azından bir sevgili-yi mest etmek adına…
Roman ve denemelerinde de şiir tadında diyarlara yolculuğa çıkaran Mungan’ın "Yaz Geçer", "Kırk Oda", "Dört Kişilik Bahçe", "Büyümenin Türkçe Tarihi", "Geyikler Lanetler", "Çador", "Omayra", "Eski 45’likler", "Mahmud ile Yezida" ve "Üç Aynalı Kırk Oda" gibi daha birçok eserini bilmeyen var mıdır?!
Mungan’ın bu kadar çok kağıda kaleme sarılması biz okuyucuları için ise es geçilmeyecek bir güzellik. Bu yıl “Hayat Atölyesi” ve “Bazı Yazlar Uzaktan Geçer” adlı kitaplarından sonra son çalışması ise “Eldivenler, Hikâyeler” adıyla geçtiğimiz ay Metis Yayınları’ndan çıktı.
“Eldivenler, Ansızın Her Şey, Kaset, Yaz Gibisi Var mı?, Kötü Adamla Kötü Kadının Aşkı Üzerine Küçük Bir Film, Krepen’in Duvarı, Islık, Çarpışma, Tabut, Geçici Kesinlikler” başlıkları altında 10 farklı hikâyeden oluşan kitap, yine Mungan'ın kelimelere hakimiyetinden, merak uyandıran üslubundan, keyifli dilinden nasibini almış bir çalışma niteliğinde.
Eldivenler, hikayeler: Hayat...
Murathan Mungan'ın yaşama dair derin ve incelikli gözlemlerle zenginleştirdiği bu öyküler, kadınlar, erkekler, ilişkiler, tesadüfler, ebeveynler, zamanın geçiciliği ve bazen de 'oturup kalıcılığı' hakkında yine sonsuz bir vahada “kendinizi – evreni” çıplak görmenizi sağlayacak türden. Bir es vermek adına; kısaca benim en sevdiğim-kullandığım kelime ve bazı soru-sorunlar karşısında verdiğim cevap olan “hayat” şimdi bu kitapta tam da yerini buluyor.
Bu kadar reklam kokan hareketler içinde devinen bünyeler varken etrafta, sessiz sedasız kitaplarını çıkaran ve yine de kitlesine her daim buluşabilen bir yazar-şair Mungan. Bu yüzden bu hareketiyle –nazarımda- sol yanımızda daha da takdirimizi kazanıyor.
“Eldivenler” adlı hikâye ile başlayan kitap, ağır edebiyat yapmadan, yalın bir anlatımı ile dikkat çekiyor. Hikâyeyi biçimle zorlamıyor. Kısaca karşımızda duran bu yapıt, koştura koştura yetişmeye çalıştığımız ya da dünyayı kurtaracak sihri bulduğumuzu sandığımız ortalıklarda, mola verdirerek algıları zorlayacak türden.
* Murathan Mungan, Eldivenler Hikayeler, Metis Yayıncılık, 168 sayfa, 12.50 TL.
Semaver’den “Lursin Sokağı Cinayeti”
Nihayet tiyatro sezonu başladı. Ekim’in ilk haftası tiyatro perdesini açanlardan bir tanesi de Semaver Kumpanya idi. 8 yıl önce tiyatro tutkunlarıyla buluşan Işıl Kasapoğlu önderliğindeki Semaver, bu yıl da dopdolu programıyla ağırlayacak konuklarını. Semaver’in geçtiğimiz akşam izlediğim açılış oyunu ise; Eugène Labiche’nin yazdığı, Fransız yönetmen Daniel Soulier’in yönettiği “Lursin Sokağı Cinayeti”…
Oyunculukları ve anlatımıyla ayarında bir seyirlik sunan eserin konusu ise şöyle;
“Bir sabah Moda’da, mirasyedi Şeref akşamdan kalmış bir şekilde uyanır. Bir gün öncesinden aklında kalan sadece kuzeninin şemsiyesinin kaybolmuş olduğudur. Yatağında kendisiyle aynı durumda olan bir yabancı da vardır: baş aşçı Argun. O da isminin baş harfleri olan işlemeli mendilini kaybettiğini hatırlamaktadır. Kahvaltıda Şeref’in karısı, Lursin Sokağı’nda işlenen korkunç bir cinayetle ilgili bir haber okur. Katiller, cinayet mahallinde, bir şemsiye ve bir mendil bırakmışlardır. İki adam, katillerin kendileri olabileceğinden şüphe duyarlar…” Sonrasında ise her şey arapsaçı şeklinde zincirleme birbirini izler. (Oyun, Semaver ekibi tarafından Türkiye formatına uyarlanmış.)
Oyunun konusu bilindik ama benim gezinmek istediğim saha kesinlikle Serkan Keskin, Tansu Biçer ve Nadir Sarıbacak’ın oyunculukları. Tek kelime ile şahane bir oyun çıkarmışlar. Keskin ve Biçer’in şahsına münhasır “oyunculuk tempoları” ise göz dolduruyor. (Murtaza ile Tansu Biçer, Cesaret Ana ile de Serkan Keskin, geçen yıllardan oyunculuklarıyla hafızamda yer edinenler.) Şimdi ise bambaşka rollerde iki oyuncu da tiyatroya ve sahneye çok yakışıyor. (Benim naçizane fikrim) Usta Işıl Kasapoğlu’nun memleketim deryasında her şeye rağmen tiyatroyu devam ettirme sevdası karşısında da saygıyla eğiliyorum. Nice yıllara Semaver ve ekibi…
Şimdilik benden bu kadar, ama sokak da hayat devam ediyor, karışmak lazım…
Koca Mustafa Paşa’daki Semaver Kumpanya’yı yakından takip etmek isteyenlere: (0212) 585 59 35 (BÖ/BÇ)