Birleşik Krallık’ta organize edilmiş olan 30. Sheffield DocFest’te kadınlara dair belgeseller mühim yer tuttu. Sansasyonel hayatlar kadar mütevazı hikâyelere de odaklanan bilhassa kadın yönetmenler hemcinslerini ön plana çıkarmaya devam ediyor.
Doğum kontrolü için kullanılan hormonlar, porno dünyasına rızası dışında dahil edilmiş bir kadın, 65 sene boyunca bir aileye hizmet etmiş Titi’nin hüzünlü hikâyesi, dünya çapında şöhrete kavuşmuş siyah bir süper model ve yalnız şarkılarıyla değil, kıyafetleriyle de ikon haline gelmiş Cyndi Lauper, yüzyıllar sürmüş ataerkilliğin sonuna yaklaşırken kadına hak ettiği ehemmiyetin verilmesi yönünde bizi uyaran belgesel içerikleri.
Hormonlarla oynamak hassas iş
Üç kadın, hormon tedarik edilerek uygulanmış doğum kontrol tecrübelerini aktarırken hormonların beyinleri ve bedenleri üzerindeki tesirlerine dair keşiflerini paylaşıyor.
2023 Hollanda yapımı 22 dakikalık "Hormonal" adlı filmin yönetmeni Pien van Grinsven.
Filmin tanıtım metninde aktarıldığı kadarıyla birçok kadın genç yaşta hormonal doğum kontrol metoduna başvurmakta. Mevzubahis müdahalenin faydaları sık sık dile getirilse de yan tesirleri hakkında fazla konuşulduğunu duymayız.
Belgesel ile kurmacayı birleştiren bu kendine has hibrit filmde bir kadın dansçı, tecrübelerini aktarmış olan üç kadının bedensel ifadesi haline geliyor.
Müdahalenin etkisiyle yaşanmış bu tecrübeler libido ve enerji azalmasından ruh hallerindeki derin iniş çıkışlara, stresli durumlara karşı muhtelif tepkilerden kendi imajını algılama biçimlerine varan geniş bir spektrum oluşturuyor.
Neee! Porno mu ?
Korkunç bir keşif Helen’ın hayatını altüst eder. Başka bir kadının vücuduna montajla eklemlenmiş çehresinin sureti, porno sitelerinde cinselliğin açık seçik yansıtıldığı seks sahnelerinde yer almaktadır.
2023 Birleşik Krallık yapımı 19 dakikalık My blonde GF adlı filmin yönetmeni Rosie Morris.
Bir tanıdığı Helen’ın kapısını çalıp onun çıplak fotoğraflarını bir porno sitesinde gördüğünü söyleyince Helen’ın başından aşağı kaynar sular dökülür.
Kendiyle ilgili mahrem görüntüleri hiçbir zaman kimseyle paylaşmamıştır; sonuçta yüzü dijital olarak monte edilmiş, şiddetle harmanlanmış bazı seks senaryolarında kullanılmıştır. Yapay zekâ kullanılarak üretilmiş bu sahte görüntülerin hikâyesi aktarılırken Helen hayatında büyük tesir bırakmış bu epizodu samimiyetle paylaşıyor.
Filmi seyredecek olanların nahoş ifadelere ve cinsel tacize yönelik referanslara hazırlıklı olması gerektiği belirtiliyor.
Minnet...
Hayatı boyunca bir evde hizmetlerini sunmuş olan bir kadın yerine başkasının alınması durumuyla karşı karşıyadır. 87 yaşında, hizmet etmiş olduğu aile içerisindeki rolünü sorgulamaya başlar.
2023 İspanya yapmı 24 dakikalık A maiden sings adlı belgeselin yönetmeni Max Torres Altés.
Adı Titi olan mevzubahis kadın Torres ailesine 65 sene boyunca hizmet etmiştir; bu üç ayrı jenerasyona tekabül etmektedir. Hayatının sonuna yaklaştığı bu zamanda, eve onun yerini dolduracak yeni bir eleman alınırken hem aile için ne ifade ettiğini, hem de kendi seçimlerini sorgulamaya girişir.
Bu arada filmin yönetmeni ailenin torunudur. Etkileyici bir samimiyetle Titi’nin hayatının kendine has özelliklerini ortaya çıkarırken bunu iş, sevgi, iktidar, şefkat ve otorite dinamiklerini harmanlayarak yansıtıyor.
Süper model olmak kolay değil
Dünyanın ilk siyah süper modellerinden Donyale Luna’nın devrim yaratan hayatı hakkında, seyirciyi tesir altında bırakan bir keşif yolculuğu.
2023 ABD-Birleşik Krallık ortak yapımı 93 dakikalık Donyale Luna: Supermodel adlı belgeselin yönetmeni Nailah Jefferson.
Donyale Avrupa’da Vogue ve Harper’s Bazaar dergilerinin kapaklarında yer alabilmiş ilk siyah mankenlerden biri olmuştu. Fakat günümüzde birçok insan onun adını bile duymuş değil.
Detroit’te Peggy Ann Freeman adıyla doğmuş olan Donyale 1960’lar ve 1970’lerde moda sanayisini altüst edecek, 20’inci yüzyılın belli başlı fotoğrafçılarının ilham perisi haline gelecek ve 1979 yılında 33 yaşında hayata veda edecekti. Andy Warhol’un stüdyosu Factory’nin müdavimlerinden olduğu gibi sanatçının 1964 yapımı Camp filminde arzıendam edecek, ayrıca Fellini, Preminger, Klein gibi sinemacıların eserlerinde de rol alacaktı.
Filmde gayet zengin ve tatmin edici arşiv malzemesi Donyale’nin hayatına baştan sona şahit olmamızı sağlıyor. Ayrıca, akrabaları ve arkadaşlarıyla yapılmış muhtelif röportajlar sayesinde dünya çapında meşhur olmasına giden yolda karşılaştığı binbir türlü engeli nasıl aştığına da ayrıntılarıyla vâkıf oluyoruz.
Kızlar sadece temel insan haklarını istiyor
Cyndi Lauper deyince bir nesil için akan sular durur. İlk piyasaya çıktığı zaman Madonna’yla aşık atabilen bu çok yönlü şarkıcı rakibinin aksine gezegen çapında sansasyonel bir kariyere sahip olmamasına rağmen isyankâr tavrındaki samimiyetle gönüllerde taht kurdu; bazılarını rahatsız edebilecek ses rengi ise ayrı mesele!
2023 ABD-Birleşik Krallık ortak yapımı 96 dakikalık Let the canary sing adlı belgeselin yönetmeni ödüllü Alison Ellwood.
Cyndi’nin şiarı “Nereden geldiğini bilmiyorsan, nereye gittiğini de bilmiyorsundur”, sanki muhtelif Grammy, Emmy, Tony ve American Music Award ödüllerine layık görülmesine yol açmış gibi duruyor.
Belgesel çeşitli arşiv malzemesini, amatör çekimleri, fotoğrafları ve röportajları harmanlayarak, yaşamı New York’un Queens mahallesinde gayet mütevazı şartlarda başlayıp dünya çapındaki bir şöhrete dönüşen kahramanına adeta saygı duruşunda bulunuyor.
Sahnedeki taşkın enerjisinden şahsi ilişkilerine, feminist çevrelerdeki rolünden LGBTQI+ davasına desteğine, geniş bir spektrumla karşı karşıyayız.
2015 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nde evsiz kuir gençlerin korunmasına yönelik konuşması zaten onu idol seviyesine taşımıştı.
"Kızlar Sadece Eğlenmek İstiyor" olarak tercüme edilebilecek en meşhur şarkılarından biri Girls just want to have fun’ın güftesi bir ara değiştirilmiş ve Kızlar sadece temel insan haklarını istiyor şekline getirilmişti.
Belgeselde Cyndi’yi bir protesto sırasında 1983 yapımı şarkısını Girls just want to have fundamental human rights şeklinde şahsen yorumluyor, daha ne!
(RL/EMK)