“Dünyada cinsel şiddete maruz kalmış sayısız insan olduğunu biliyorum.
Lütfen bu filmdeki tetikleyici unsurlara karşı dikkatli olun.
İhtiyaç duyarsanız gözlerinizi kapatıp derin bir nefes alın.
Bu bana çok defa faydalı olmuştur.
Şimdi size bir hikâye anlatmama müsaade edin.”
Prömiyerini geçen sene Sundance’te yaptıktan sonra gezegenin 40’a yakın festivaline kabul edilmiş, 20 ödüle layık görülmüş Kara kutu günlükleri (Black box diaries) adlı belgeselin hadiselere zemin oluşturan Japonya’da hâlâ gösterilmemiş olması manidar değil mi?
Tecavüz sanığının uzun süre boyunca memleketin başbakanı vasfıyla iktidarda kalmış Şinzo Abe’nin “kankası” olmasının bunda payı yüksek olsa gerek.
Sanığı gözaltına alması gerekirken bundan nedense vazgeçen emniyet yetkilisi Itaru Nakamura’nın da aynı zümrenin ferdi olarak görevini ihmal etmesi, hatta daha sonra Ulusal Polis Ajansının başına getirilmesi de tesadüf olabilir mi?
Neyse ki filmin dayandırıldığı kitabın yazarı, filmin hem yönetmeni, hem senaryo yazarı, hem de kahramanı olan Şiori Itô’nun gazetecilik tecrübesi sayesinde de adalet bir şekilde yerini buluyor, uzun ve gayet zorlu bir mücadeleyle geçen senelerden sonra kahramanımız derin bir nefes alabiliyor.
Muktedir olmanın sorumsuzluğu
Tokyo’daki Sheraton otelinde, güçlü bir medya patronu olan Noriyuki Yamaguçi’nin 2015 yılında Şiori’ye tecavüzüyle başlayan hadiseler silsilesi adaletsizliklerin gömüldüğü bir kara kutuya evriliyor. Beraber akşam yemeği yedikleri restoranda bünyesinin kaldıramadığı miktarda alkollü içki tüketmesini sağlayan, Şiori’den 23 yaş büyük Noriyuki’yi avını taksiden çekmek suretiyle çıkarıp ayakta zor durmasına rağmen odasına doğru sürüklediğini görüyoruz. Otel girişindeki güvenlik kamerasının görüntüleri bir yana, taksi şoförünün belgesel kamerasına verdiği beyanata göre Şiori’nin birden fazla kere otele değil, evine bırakılmak istendiğine dair ısrarları Noriyuki tarafından bertaraf ediliyor. Davanın ileri safhalarında, işini kaybetme pahasına otel teşrifatçısının da, Şiori’nin o dakikalarda kendine mukayyet olamayacak kadar alkolün tesiri altında olduğunu ve Noriyuki tarafından odaya neredeyse bir çuval gibi taşındığını aktarması da çarpıcı.
Şiori’ye yardımcı olan bir emniyet yetkilisi ve kahramanımızın ebeveyni açılacak bir davanın sonuçsuz kalma kesinliği bir yana, itibarını ve kariyerini kaybetme riskinden dolayı genç kadını vazgeçirmeye çabalıyor. Ne de olsa Japonya’da tecavüzler bir tabu olmaya devam ettiğinden hem ihbarların, hem de mağdurun lehine sonuçlanmış davaların yüzdesi aşırı seviyede düşük.
Şiori tecavüzün üzerinde bıraktığı tesirden asla kurtulamayacağının farkına vardıktan sonra dirayetle davasının peşine düşüyor, normalde yapılmaya cesaret edilmediği şekilde basının karşısına mağdur olarak çıkmak durumunda kaldığında lince uğramaktan da zor kurtuluyor.
Şiori yalnız taraflı medyanın hedefi olmakla kalmıyor, güvenliğinden de şüphe duymaya başladığı için mümkün olduğunca gizli bir hayat sürmeye başlıyor. Annesinden, babasından, meslektaşlarından ve bilhassa kadınlardan destek görmesine rağmen memleketin yönetici zümresinin hışmına uğruyor ve açtığı ceza davasını kaybediyor…
Durdurulamayan direniş!
Japonya’nın #MeToo hareketine ivme kazandıran, hatta lokomotif siması haline gelen Şiori’nin belgeseli seyirciyi 102 dakika boyunca peşinden sürüklüyor. Kâh Şiori’yle birlikte karalar bağlıyor, kâh adalet peşinde koşmanın asil duygularını paylaşıyoruz. Gayet estetik Tokyo sekanslarıyla arada soluklanıyor, Japonya gibi ilkelerine bağlı bir coğrafyada iktidarı elinde tutanların iğrençliğine ve çürümüşlüğüne inanmakta güçlük çekiyoruz.
Öldürülerek susturulma tehlikesi baş gösterdiğinde verilebilecek intihar görüntüsüne karşı bir “vasiyet” videosu hazırlamış olan Şiori’nin sonradan intihara hakikaten teşebbüs etmesi mücadele etmek zorunda bırakıldığı canavarın korkunçluğunu ayrıca ispatlıyor.
Şiori ceza davasını kaybettikten sonra hakkını bir hukuk davası açarak aramaya devam ediyor; fakat filmin sonunda Japonya Yüksek Mahkemesinin Şiori’nin lehine olan kararı onamasının Başbakan Abe’nin 2022’de öldürülmesinden sonrasına isabet etmesi de bir tesadüf müdür, bilinmez! Film boyunca Şiori’yle derin empati kuranlar filmin sonunda neyse ki gözyaşlaryla bir stres atma ve rahatlama seansına da dahil olabiliyor; üstelik ataerkil gücünden feragat etmeye hiç de niyetli görünmeyen, pişman olduğunu ifade etse de yasadışı bir fiilde bulunmadığını sonuna kadar beyan etmeye devam eden tiksinç Noriyuke’ye rağmen! Neyse ki Japonya’ya artık kalıplaşmış “Kara kutu” ifadesi gibi birçok hediyesi olan Şiori ve icraatı sayesinde ülkenin kanunlarında tecavüzle ilgili kısımlar revize edilerek bir nebze iyileştirilmiş vaziyette; darısı dünyadaki tüm ülkelerin başına!
(RL/RT)